Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer. Onun için şimdilik 1976 yılını unutalım…
Kulaklarıma inanamıyordum, ben kimdim ki, ünlü bir profesörün üstelik doktora ihtisas…
İşte Hocamız profesör Hirsch ile tanışmam böyle başladı.…
Bir kez olanlar olmuş, karar verilmiş, ölmek var dönmek yok idi. «Fikrî Sây» isimli…
Prof. Hirsch yalnız benim «Hocam» değildi, sayıları binleri bulan başkaları da, O'nun öğrencisi olmak mazhariyetine erişmiş
«Fikrî Sây» isimli eserin çevirisi ile başlıyan ilk müşterek çalışmamızdan sonra,…
Karşılıklı hürmet, saygı ve sevgi temeli üzerinde oturtulmuş, otuzbeş yılı bulan…
Şimdi, dilerseniz, yeniden gün yüzü görecek «Pratik Hukuk ta Metot» isimli eserin…
Bunun müellifi Prof. Hirsch (Hirş), kitabın ikinci baskısının Ankara'da 1948…
«Sayın meslektaşım ve dostum avukat Volf Çernis'e sevgilerimle,…
Mahkemelerin sayısız davaların yükü altında inlediği, Yargıtay'ın yılda 280.000,—…
«Aziz Hocam,…
Bu mektubu, her zaman olduğu gibi Almanca yerine bu kere türkçe olarak yazmış olmamı,…
Hemen tahmin buyuracağınız üzere, bu mektupta «Pratik Hukukta Metot» isimli eserinize…
Mevcudu bitmiş olan böyle bir esere günümüzde, hele içinde bulunduğumuz hal ve şartlar…
Böylece sizin fazlaca yorulmanıza hacet kalmadan, tasvibinize iktiran edeceğimi umduğum,…
Cevabınızı bekler, sağlık ve huzur dolu günler dilerim.…
«Volf Çernis»…
Gelin, görün de, tarihin tekerrürden ibaret olduğuna inanmayın, çünkü 1941 yılında,…
«Pratik Hukukta Metot» adlı eserin, birkaç aya kadar sunulabileceğini kuvvetle umduğum…
Prof. Hirsch'i tanıyanlar belki düşünecek ve diyeceklerdir ki, «Arife tarif he hacet!». Doğru. Elbette hâlen işbaşında olan olgun çağdaki hukukçu nesli için buna hiç gerek yok; ama, Profesör Hirsch’in, İstanbul ve Ankara hukuk fakültelerindeki hocalığı bıraktığı tarih olan 1952’den bu yana aradan uzun yıllar, köprülerin
Gönül dilerdi ki, bu son derece zor vazifeyi fahrî olarak üstlenmiş olan yazar, Onun…
İzninizle, şimdi kısa ve kısır çizgilerle takdim vazifesine geçelim :…
Prof. Hirsch, İstanbul Üniversitesi tarafından görev kabul etmiye davet edildiği zaman, Kara Ticareti Hukuku için ordinaryüs profesör olarak göreceği vazifeden ayrı olarak, hükmü 15.10.1933'ten başlamak üzere ilkin beş yıl süreli bir özel mukavele ile Üniversite ye bağlanmıştır. Bir yıl geçtikten sonra kendisine Deniz Ticareti Hukuku kürsüsü de tevdi edilmiştir. Bu mukavele 1938'de daha beş yıl süre ile uzatılmıştır. Kendisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabulünden sonra Ankara'daki Hukuk Fakültesi'nden bir davet alarak, bu fakültede 1943 Kasım'ından 1952 Kasım'ına kadar Ticaret Hukuku, Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi kürsülerinin başına memur olarak geçmiştir. İşte bu kür-
Fakat bol sayıdaki yayınlar, verimli çalışmalarını, Üniversite’nin dışına da taşırıp,…
Yasama çalışmalarında da O'nun katkısı ve büyük etkisini görmemezliğe gelmek, olanaksızdır.…
O’nun olumlu tesirini gösteren diğer misaller şunlardır :…
a) 1946 tarihli Türk Üniversiteler Kanunu'nun düzenlenmesi münesebetiyle, O’nun tarafından…
b) 1924 tarihli Esas Teşkilât Kanunu’nun 2. maddesinin değiştirilmesinde oynadığı…
c) Türkiye’nin Bern Andlaşması’na katılmasında, O’nun 1939/1940 ders yılında tercüme…
Hukukî bibliyografyaların çıkarılması için ilk olarak ön ayak olan, yine O'dur. Kendisi…
O'nun adı, Türkçe yazılışı ve okunuşu itibariyle kısaca «Profesör HIRŞ»tir, kendisi…
1942-43 ders yılından önceki ve sonraki dönemlerde diğer binlercesi arasında O'nun…
Profesör sıfatını haiz bulunan her daldaki meslekdaşları arasında öylelerine de rastgelinmektedir…
O’nun geçilemeyecek vasıfları arasında, yalnızca hukuk ilmine olan ve zaman geçtikçe…
İstanbul Üniversitesinde yapılacak reform münasebetiyle ecnebî memleketler ve özellikle…
Ünlü Alman şairi Gothe : «Âlemin mükâfatı, nankörlüktür» demişti. Doğruluğu tecrübe ile sabit bulunan bu isabetli sözlerin, hiç olmazsa Türkiye’deki faaliyetine ilişkin olduğu nisbette profesör Hirş bakımından…
Memleketimizde, öğrencinin, kendisine cidden bir şeyler öğretebilmiş olan öğretmenine;…
Bilgi, formasyon, kabiliyet ve başarı bakımından bir dev olarak vasıflandırılması…
Meşhur Fransız yazarı Emile Zola, «Evangiles» adlı eserinin birinci cildinde…
Prof. Hirsch için böyle bir davete lüzum yoktu, çünkü, O, kendi yaratıcı faaliyetinden…