Medeni Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrası açıkça ayırt etme gücüne sahip küçüklerin ve kısıtlıların haksız fiillerinden sorumlu olduklarını düzenlemiştir. Bu hüküm yukarıda açıkladığımız kusur ilkesi ile uyum içerisindedir. Bir kişi ayırt etme gücüne sahip değil ise davranışının sonuçlarını da öngöremez. Böyle bir kişinin de iradi ve dolayısıyla kusurlu bir davranışından bahsedilemez. Bununla birlikte eğer kişi ayırt etme gücüne sahipse küçük veya kısıtlı olsa bile artık davranışının sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğundan kusurlu sayılabilir ve haksız fiillerinden sorumlu tutulabilir. Bu nedenle sınırlı ehliyetsizler haksız fiillerinden sorumlu olacaktır.