Bu pratik çalışma Eşya Hukuku Pratik Çalışmaları kitabından alınmıştır. Kitabın detaylarına
SORULAR/CEVAPLAR
Aşağıda verilen olayları, zilyetlik türü, zilyetliğin kazanılıp kazanılmadığı, kazanılmış olması ihtimalinde hangi yolla kazanıldığı hususları bakımından değerlendiriniz.…
1) Murat, bisikletini Kemal’e kiralar. Kemal de bisikleti, Murat’ın da olurunu alarak, bir hafta süre ile kullanması için Altan’a verir. Bir hafta sonra bisikleti Altan’dan geri alan Kemal, kira süresi dolmasına rağmen tartıştığı Murat’a bisikleti iade etmez ve bisikletin sahibi olduğunu iddia eder.
Aynî haklar, eşya üzerinde, hak sahibine doğrudan doğruya hâkimiyet sağlar. Mutlak hak olmaları sebebi ile aynî haklar herkes tarafından ihlâl edilebilir ve ihlâl eden herkese karşı ileri sürülebilir. Bununla birlikte insanların aynî hakları ihlal etmemeleri için aynî haklardan haberdar olması gerekir. O sebep ile eşya hukukunda aleniyet ilkesi getirilmiştir. Zilyetlik kurumu taşınırlarda aynî hakkı alenileştiren araç işlevi görmektedir.
Türk Medenî Kanunu’nda zilyetliğin tanımı yapılmamıştır. Ancak TMK m. 973/I hükmü “Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” şeklindeki sözü ile zilyet tanımına yer vermektedir. Bu hükümden de yola çıkarak zilyetlik, bir kimsenin eşya üzerinde yürüttüğü fiilî hâkimiyet şeklinde tanımlanabilir.
Zilyetlik çeşitli yönlerden sınıflandırılabilir.
İlk olarak aslî - fer’î zilyetlik ayrımı bulunmaktadır. Bu ayırım Türk Medenî Kanunu’nun 974. maddesine dayanır. Hükmün I. fıkrasına göre, “Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse bunların ikisi de zilyet olur”; II. fıkrasına göre “Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer’î zilyettir”. Ancak benimsediğimiz görüş uyarınca, bir olayda fer’î zilyetlik yoksa, aslî zilyetlikten de söz edilemez.
Bir diğer ayırım dolaylı - dolaysız zilyetlik ayrımıdır. Bu ayırım Türk Medenî Kanunu’nun 975. maddesine dayanır. Hükme göre “Bir şeyde fiilî hâkimiyetini doğrudan doğruya sürdüren kimse dolaysız zilyet, başka bir kişi aracılığı ile sürdüren kimse dolaylı zilyettir”.
Üçüncü ayrımda, hangi sıfatla olduğu dikkate alınarak, zilyetlik, kendisi için zilyetlik - başkası için zilyetlik şeklinde bir ayırıma tâbi tutulur. Buna göre bir kimse bir eşyaya, o eşyayı kullanma veya yararlanma hakkı veren bir hak iddiasıyla zilyetse o kimseye kendisi için zilyet denilir. Yok eğer eşya üzerinde zilyet olan kişi, başkasının işini görmek için, başkasının menfaatine olarak bu hâkimiyeti elde etmişse o kişi başkası için zilyettir.
Başkası için zilyet kavramı, zilyet yardımcılığı kavramı ile karıştırılmamalıdır. Bakıldığında fabrikadaki işçi, evdeki hizmetçi ya da bahçıvan, patronunun kendisine bıraktığı iş, araç ve gereçlerinde, onun menfaatine fiilî hâkimiyet yürütürler. Ancak bu kimseler zilyet değil, sadece zilyet yardımcısıdırlar. Aradaki fark şu noktadadır. Başkası için zilyet, bağımsız bir iş görme sözleşmesi çerçevesinde, profesyonel bir meslek edimi olarak, başkasının işini görmek amacıyla o eşyaları fiilî hâkimiyetinde tutar. Bu sebeple başkası için zilyet, eşya üzerindeki fiilî hâkimiyetini nasıl yürüteceği hakkında inisiyatife sahip olan kimsedir. Buna karşın, bağımlı bir iş görme sözleşmesi çerçevesinde belirli bir işi görmesi için kendisine bırakılan eşya üzerinde, emir, talimatlarla ve mutlak bir bağımlılık çerçevesinde yürütülen fiilî hâkimiyet, zilyetlik değil, zilyet yardımcılığıdır. Bu ayırımın Ceza Hukuku bakımından önemi şurada ortaya çıkar. Başkası için zilyet eşya üzerinde sahiplik iddia ederse güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olur. Oysa sahiplik iddiasında bulunan zilyet yardımcısı, hırsızlık suçunu işlemiş olur.
Hakka dayanıp dayanmamasına göre ise zilyetlik, haklı - haksız zilyetlik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Buna göre eğer zilyetliğin arka planında bir aynî ya da kişisel (nisbî; şahsi) hak bulunuyorsa bu, haklı zilyetliktir. Zilyetlik ardında bir hakka dayanmıyorsa bu, haksız zilyetliktir.
Son olarak zilyetlik, tek başına ve birlikte yürütülmesine göre tek başına zilyetlik - birlikte zilyetlik şeklinde sınıflandırılmaktadır. Buna göre bir kimse bir eşya üzerinde zilyet sıfatı ile sahip olduğu yetkileri tek başına kullanabiliyorsa bu, tek başına zilyetliktir. Yok eğer eşya üzerindeki zilyetlik, birden fazla kimsenin aynı anda ve aynı yetkilerle zilyet olmaları biçimindeyse birlikte zilyetlik söz konusu olur.