Soğuk algınlığı ve bademcik şişmesi şikayetiyle hastaneye gelen (H)’ye hastanede…
SORULAR/CEVAPLAR
1) (H)’nin hastaneden tazminat talep etmesi mümkün müdür? (H), bunun için hangi hükümlere dayanmalıdır?
Burada zarar gören (H)’nin hastanaye karşı yöneltebileceği tazminat talebi, ifa yardımcısının sorumluluğuna ilişkin BK m. 116’ya dayanabileceği gibi, adam çalıştıranın sorumluluğunun düzenlendiği BK m. 66’ya da dayanabilir. Başka bir deyişle bu halde ifa yardımcısının sorumluluğu ve adam çalıştıranın sorumluluğu talepleri arasında bir yarışma mevcuttur.
BK m. 116, “Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemektedir. Hastaneye tedavi olmak amacıyla gelen (H) ve hastane tüzel kişisi arasında, vekalet sözleşmesine dayalı bir borç ilişkisi bulunmaktadır. Hastane, bu borcun ifası için çalışanı doktor ve hemşirelerin yardımından faydalanmaktadır; başka bir deyişle (D) ve (A), hastane tüzel kişisinin ifa yardımcısıdır. (H)’ye gerekli özen gösterilmediği için yanlış tedavi uygulanması, borcun ifa edilmesi esnasında alacaklıya zarar verildiğini göstermektedir. Bu durumda hastane, yardımcı kişilerinin verdiği zarardan dolayı sorumludur. Aşağıda açıklanacağı üzere BK m. 66’da düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğunun aksine, ifa yardımcısının sorumluluğunda bir kurtuluş kanıtı getirmek mümkün değildir.(1)
Bununla birlikte, (H)’nin hastaneye karşı BK m. 66’ya dayandığı bir tazminat davası açması da mümkündür; zira ortada bir borca aykırılık olduğu gibi; bir haksız fiil de mevcuttur. BK m. 66 uyarınca “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” Adam çalıştıranın sorumluluğunun bir kusursuz sorumluluk hali olduğu genel olarak kabul edilse de,(2) bunun bir kusur sorumluluğu olduğunun da öğretide savunulduğu ifade edilmelidir.(3) Adam çalıştıranın sorumluluğunun bir kusursuz sorumluluk hali olarak değerlendirilmesi durumunda, bunun bir olağan sebep sorumluluğu olduğunu söylemek gerekir. Başka bir deyişle burada kanun koyucu, adam çalıştırana objektif bir özen sorumluluğu yüklemiştir.
Adam çalıştıranın sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için hukuka aykırı fiil ve zarar arasında nedensellik bağı bulunması gibi genel şartların yanı sıra, birtakım özel şartların da bulunması gerekir. Bunlar, adam çalıştıran kişi ve zarar veren kişinin arasında bir bağımlılık ilişkisinin bulunması (ifa yardımcısının fiilinden sorumluluk için buna gerek yoktur!) ve zararın çalışanın işini gördüğü sırada verilmesidir.(4) BK m. 66/2, adam çalıştırana sorumluluktan kurtulmak için bir şans tanımıştır. İlgili hükme göre “Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.” Bu bilgiler ışığında, hastane tüzel kişisinin kendisinden beklenen objektif özeni gösterdiğini ispat etmediği müddetçe, çalışanlarının verdiği zarardan dolayı sorumlu olacağı kabul edilmelidir.
BK m. 66 ve BK m. 116’nın yarıştığı bu somut örnekte, tazminat talebinin hangi hükme dayandırılmasının daha avantajlı olacağı düşünülmelidir. Öncelikle zamanaşımı bakımından BK m. 116, sözleşmesel zamanaşımına tâbi olduğu için çok daha avantajlıdır. Bunun yanında, yukarıda açıklandığı üzere ifa yardımcısının fiillerinden sorumlulukta, adam çalıştıranın sorumluluğunun aksine bir kaçış imkanı tanınmamıştır; bu nedenle BK m. 116’nın bu açıdan da avantajlı olduğu söylenmelidir. Son olarak, ifa yardımcısının fiillerinden sorumluluk için BK m. 116/2’de belirtildiği üzere bir sorumsuzluk anlaşması yapılması mümkündür (“Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir.”) Buna karşılık, böyle bir sorumsuzluk anlaşmasının çalışanların haksız fiilleri bakımından geçerli olup olmayacağı öğretide tartışmalıdır.(5) Bu yüzden bir sorumsuzluk anlaşması bulunduğunda, BK m. 66’nın daha avantajlı olacağı düşünülebilir. Bununla birlikte, bazı hallerde yardımcı kişilerin fiillerinden doğan sorumluluğun bir sorumsuzluk anlaşmasıyla kaldırılamayacağı da ilgili hükümde düzenlenmiştir. BK m. 116/3 uyarınca “Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” Bir hastane işletilmesi bu hükmün kapsamına gireceği için, hastane tüzel kişisinin yardımcı kişilerin fiillerinden doğan sorumluluğun kaldırılmasına ilişkin bir anlaşmayı zaten yapamayacağı belirtilmelidir. Bu nedenle zarar gören açısından BK m. 116 hükmüne dayanılarak bir tazminat talebinde bulunulması her açıdan avantajlı gözükmektedir.