OLAY
(A), henüz 2017 yılının başında satın aldığı BMW X5 marka otomobilini içinde bulunduğu…
SORULAR/CEVAPLAR
1. (A) ve (C)’nin (B) aleyhine başlattıkları takiplerin haciz aşamasına geldiğini varsayalım. (C), (B)’ye ait olduğunu düşündüğü BMW X5 marka otomobili haczettirebilir mi? Bu şekilde bir haciz vuku bulursa (A) mülkiyetin kendisine ait olduğu gerekçesiyle istihkak iddiasında bulunabilir mi? Söz konusu halde paraların paylaştırılması nasıl yapılmalıdır?
Mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satışlarda mal alıcının elinde olsa da mülkiyet satış bedelinin tamamı ödeninceye kadar satıcıdadır. Bu halde, alıcının alacaklıları ya da satıcının alacaklılarının söz konusu malı haczedip haczedemeyeceği ve istihkak hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır. Şöyle ki, bir görüşe göre mal satıcının mülkiyetinde kabul edilip satıcının alacaklıları malı haczedebilir. Alıcı ise kalan bedeli ödemek suretiyle istihkak iddiasında bulunmalıdır. Yine bu görüşe göre, alıcının alacaklıları malın kalan bedelini ödemek suretiyle mala sahip olma hakkını haczettirebilirler. Yargıtay tarafından da benimsenen diğer görüşe ise, mal alıcının mülkiyetine geçmiş gibi muamele görür. Bu durumda satıcı kalan alacak için rüçhanlı alacaklı olarak kabul edilir. Buna göre, alıcının alacaklıları söz konusu malı haczedebilir. Satıcının alacaklıları ise alacaklıdan olan alacağı haczedebilir. Satıcının istihkak iddiasında bulunmasına da gerek yoktur.
2. (C)’nin başlattığı genel haciz yoluyla takibe (B), borcu ödediği iddiasıyla itiraz etmiştir. (C)’nin itirazın iptali davası açtığı varsayımında; Mahkemece itirazın iptali ile birlikte bedelin tahsiline yönelik bir eda hükmü kurulabilir mi? Bu dava sonunda icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesinin koşulları nelerdir? Söz konusu dava bir yıllık süreden sonra açılsa idi, yargılamanın akıbeti ne olurdu?
İtirazın iptali davası genel mahkemelerde görülen bir davadır. Yargılama usulü, görevli ve yetkili mahkeme genel hükümlere göre tespit edilir ve dava sonunda verilen karar kesin hüküm teşkil eder. Bu davanın amacı duran takibin devamını sağlamaktır. Yoksa dava konusu alacak bakımından ayrı bir eda hükmü kurulamaz. Uygulamada kimi zaman bu yönde talep ya da kararlar olduğu görülmektedir. Bu durum itirazın iptali davasının hukukî niteliğine de aykırıdır. Zira böyle bir ihtimalin varlığında elinde eda hükmü bulunan kimsenin takibin devamını sağlamak yerine doğrudan ilamlı icraya başvurması söz konusu olurdu. Bu dava itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Süresinden sonra açılan iptal davasına ancak ıslah ve karşı tarafın rızasıyla alacak davası olarak devam edilebilir. Dava sonunda borçlunun itirazında haksız olması halinde; alacaklının ise haksız ve kötü niyetli olması halinde tazminata hükmedilir.
3. (C), (B)’nin takibe itirazı üzerine itirazın kaldırılması yoluna başvurmuş, takip masraflarını ödemekten kaçınan (B) de, bu sırada (C)’ye elden bir ödeme yapmış, ödemeye dair (C)’nin imzasını ve ödeme tarihini içeren noter onaylı bir belge almıştır. Ancak (C), itirazın kesin kaldırılması yoluna devam ederek itirazı bertaraf etmiş, haciz aşamasına gelmiştir. (B)’nin elindeki belge ile takibe karşı koyma ya da takibi iptal ettirme olanağı var mıdır?
Somut olayda öncelikle İİK m. 71 hükmünü irdelemek gerekir. Buna göre, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede itfa ya mühlet verilmesinin noter onaylı ya da imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde takibin iptali ya taliki talep edilebilir. Ancak dikkat edilirse olayımızda takip henüz kesinleşmemiştir. Dolayısıyla her ne kadar m.71 hükmünün uygulanacağı akla gelse de bu mümkün değildir. Bu durumda henüz takip kapsamında borç ödenmediği için menfi tespit davası açılabilir. Ya da takip içerisinde borç ödenmiş ise sebepsiz zenginleşme davası açılması mümkündür.
4. (C)’nin (B) aleyhine başlattığı takipte haczedilen bir apartman dairesinin ihalesine fesat karıştırıldığı, ihale tarihinden yaklaşık 6 ay sonra öğrenilmiş ve satılan dairenin paylı maliklerinden birisince ihalenin feshi talep edilmiştir. Ancak alıcı bu esnada daireyi bir başkasına satmıştır. Bu durumda ihalenin feshinin sonuçları nelerdir? Dairenin ihale tarihinden itibaren alıcı tarafından kullanılmasını ve ihalenin feshini paylı maliklerden birisinin talep etmesini de dikkate alarak cevaplayınız.
İhalenin feshini taşınmazlar bakımından tapu sicilindeki ilgililer talep edebilir. Doktrinde paylı mülkiyet ortaklarından birisinin ihalenin feshini talebi noktasında farklı yaklaşımlar söz konusudur. Bir görüşe göre, yalnızca payı satışa çıkarılan kimse talep edebilirken, diğer görüşe göre tapu kaydındaki ilgili olması münasebetiyle diğer ortaklar da talepte bulunabilir. İhalenin feshi ihaleye fesat karıştırıldığı sonradan öğrenilmişse öğrenmeden itibaren 7 gün içinde talep edilebilir. Bu halde alıcı yararlandığı süre için ecrimisil bedeli ödemek zorunda değildir. Alıcı iyiniyetli zilyet sayılır. Taşınmaza yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları talep edebilir. Bu sürede mal satılmışsa ihalenin feshi ile birlikte üçüncü kişinin mülkiyet hakkı son bulmaz. Burada üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığına göre bir ayrım yapılmalıdır. Üçüncü kişi iyiniyetli ise mülkiyet hakkı korunur. (TMK m.1023) Bu halde fesih sonrası dava konusu tazminat olur. Kötüniyetli ise taşınmaz yeniden ihaleye çıkarılır.