Mirasbırakan Bay (M) öldüğünde geride kalan yakınları eşi, kızı ve önceki evliliğinden…
1) Bay (M)’nin ölümünün ardından, yukarıda sayılan borçlarından kimler sorumlu olabilir? Açıklayınız.
Mirasın kazanılmasını düzenleyen MK m.599 uyarınca yasal ve atanmış mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.(1) Ayrıca, atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile külli halef yolu ile kazanırlar (MK m.599, f.3).
Külli halefiyet ilkesinin en önemli boyutu mirasbırakanın tüm aktif ve pasifinin mirasçılara eksiksiz bir bütün olarak geçmesidir. Yasa koyucu mirasçıya mirasbırakanın malvarlığı üzerinde miras alma hakkı tanırken, onu mirasbırakanın borçlarından kurtarmamıştır. Bu itibarla, miras, getirisi ve götürüsü ile bir bütündür; hem nimet, hem külfettir.(2) Mirasçıların mirasbırakanın borçlarından sorumluluğu, miras yolu ile kendilerine geçenler ile sınırlı değildir. Bu nedenle, mirasçının mirasbırakanın borçlarından sorumluluğu kişisel ve sınırsız sorumluluktur.
Mirasçıya geçen borçlar, mirasbırakanın sözleşmesel borçları olabileceği gibi, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar, MK m.370 uyarınca ana ve baba veya büyük ana ve baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini ya da gelirlerini aileye özgüleyen ergin altsoyların denkleştirme alacağı istemi, vergi borçları gibi devri mümkün borçlar olabilir.(3) Buna karşılık, mirasbırakanın borçlandığı şahsi edimler, nitelikleri gereği borçlunun ölümüyle sona ererler, mirasçılara geçmezler.
Somut olayda, Bay (M)’nin devri kabil olan tüm malvarlığı hakları ve borçları, ölüm anında kendiliğinden (ipso iure) mirasçılarına geçmiştir. Bu nedenle mirasçılar, mirasbırakan aleyhine hükmedilen 30.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatı ödeme borcundan, Bay (M)’nin Organik Market A.Ş. ile aralarındaki sözleşmeden doğan borçlarından ve vergi borcundan sorumludur.
2) Bay (M)’ye ait soda fabrikasında iş kazası geçirerek yaralanan işçi Bay (M)’nin ölümünden önce davayı açmamış olsa idi, bu davayı mirasçılara yöneltebilir miydi?
Mirasçıların mirasbırakanın malvarlığından kişisel ve sınırsız sorumlu olmalarının bir sonucu da mirasbırakana karşı açılan alacak davasının kaldığı yerden mirasçılara karşı sürdürülmesi ve eğer hiç açılmamışsa, davanın mirasçılara karşı açılabilmesidir.(4)
Bu durumda, iş kazası sonucunda yaralanan işçi, bu davayı Bay (M)’nin mirasçılarına yöneltebilirdi.
3) Organik Market A.Ş., ölümünden önce Bay (M)’ye karşı icra takibine girişmiş olsa idi, bu takibin akıbeti ne olurdu?
Mirasçıların pasif halefiyet sorumluluğunun cebri icra alanına da etkisi vardır. Alacaklı borçlu aleyhine icra takibine giriştikten sonra ve takip sonuçlanmadan önce borçlu ölürse, alacaklının elinde iki hukuki imkân vardır: Alacaklı ya terekeye karşı cebri icra takibini sürdürür ya da dilediği mirasçıya karşı takibe geçer.(5) Alacaklı bu ikincisini seçerse, mirasçının diğer mirasçılarla elbirliğiyle malik olacağı malın haczini isteyemez, yalnızca paylaşımdan kendisine düşecek olanın haczini istemesi mümkündür.(6)
Somut olayda, Organik Market A.Ş., isterse terekeye karşı takibe devam eder, isterse de mirasçılardan birine karşı takibe girişir.
4) Organik Market A.Ş. icra takibine girişemeden Bay (M) ölmüş olsa idi, yukarıdaki soruya vereceğiniz cevapta değişiklik olur muydu?
Mirasbırakan cebri icra takibinden önce ölmüş ise, terekeye karşı takip yapılamaz zira terekenin bir kişiliği yoktur.(7) Alacaklının bu durumda tek imkânı vardır: mirasçıya karşı takibe geçmek. Belirtmek gerekir ki, İsviçre ve Almanya’da alacaklıya bu durumda terekeye karşı takibe geçme imkânı verilmektedir.
Somut olayda, Organik Market A.Ş. mirasçılardan birine karşı takibe girişebilir.
5) Bay (M)’nin mirasçılarının kişisel sorumluluklarını ortadan kaldıran bir hukuki imkân var mıdır?
Mirasbırakanın alacaklıları ve bizzat mirasçılar, kişisel malvarlıklarının mirasbırakanın terekesiyle karışmasını önlemek üzere terekenin resmi tasfiyesini (separatio bonorum) isteyebilirler (MK m.632, 633). Bu durumda, mirasçı, mirasbırakandan kendisine intikal eden mallarla sınırlı biçimde sorumlu olur.