OLAY
(A), İzmir’de faaliyet gösteren bir havai fişek fabrikasında çalışmakta iken, amiri…
Yargılama sırasında talep edilen ücretlerin hesaplanması için dosyanın bilirkişiye…
Yargılama sonunda hâkim kurduğu hükümde, iki haftalık istinaf yoluna başvuru süresini…
SORULAR/CEVAPLAR
1. (A)’nın hâkimin reddini sözlü olarak talep etmesinin hukukî niteliği nedir? Bu işlemin geçerliliğini tartışınız.
(A)’nın hâkimi reddetmesi hukukî niteliği itibarıyla birer taraf usûl işlemidir. Taraf usûl işlemi davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar yargılamanın ilerlemesi amacıyla tarafların aralarında yaptıkları ya da tarafla mahkeme arasında yapılan işlemlerdir. Taraf usûl işlemi yapabilmek için dava ve taraf ehliyeti ve dava takip yetkisini haiz olmak gerekir. İlaveten kural olarak yapılmaları herhangi bir şekle tabi olmasa da kanunun şekil şartı öngördüğü hallerde usul işleminin o şekle uyularak yapılması gerekir. Şekle aykırılığın yaptırımı bakımından usul işleminin kamu düzeninden olup olmadığı ayrımı yapılmalıdır. Zira kamu düzenine ilişkin olmayan usul işlemlerinde şekle aykırılığın düzeltilmesi mümkündür. Oysa kamu düzenine ilişkin usul işlemlerinde şekle aykırılığın yaptırımı geçersizliktir. Hâkim bu durumda şekle aykırılığı kendiliğinden gözetir. Dolayısıyla hâkimin reddi için HMK m.38’de düzenlenen dilekçe şekil şartı olmadan yapılan ret istemi hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Geçerli bir usûl işlemi değildir.
2. (B), (A)’nın açtığı davaya delil ve belgelerin toplanmasının zaman alacağı gerekçesiyle süresinde cevap veremeyeceğini düşünmektedir. Kanun tarafından öngörülen iki haftalık cevap süresinin uzatılması mümkün müdür?
Hâkim taraflar için tanınan süreleri istisnaî hallerde ve ancak Kanun’da öngörülen azami sınırlar içinde uzatabilir. HMK m. 127’ye göre, cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir. 127’nci madde cevap süresinin uzatılmasına olanak tanımaktadır.
3. (A)’nın süresi içinde masrafları yatıramamasının yaptırımı nedir? Söz konusu işlem için yeniden süre verilebilir mi? Süresinde yapılmayan bu işlem için diğer taraf muvafakat ederse yapılması söz konusu olabilir mi?
Hâkim tarafından verilen süreler kesin ve kesin olmayan süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Hâkim tarafından verilen süreler kural olarak kesin değildir. Kesin olmayan süre içinde yapılmayan usul işlemi için yeni bir süre verilebilir. Yeni bir süre verilmesi ile ilk sürenin uzatılmasının sonuçları arasında bir fark yoktur. İkinci süre, kararında belirtilmemiş olsa bile bu süre kesindir. Yargıtay ikinci bir sürenin verildiği ya da sürenin uzatıldığı hallerde bu sürenin kesin olup olmadığı ve sonuçları hakkında kararda açıkça bir hatırlatma olması gerektiğini savunmaktadır. Bu yaklaşım doktrin tarafından kanunda yer alan açık hüküm sebebiyle eleştirilmekte ve kararda belirtilmese de bu süre kesin olarak kabul edilmektedir. HMK 94/2 uyarınca, bu sürede yapılmayan usul işlemi için yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılmayan usul işlemi için diğer tarafın muvafakati halinde usul işleminin yapılabileceği doktrinde kabul edilmektedir. Ancak bir görüşe göre, bu sonucun doğması diğer tarafın zımni değil açık muvafakatine bağlıdır.
4. (A)’nın süresinde yapamadığı işlem için başvurabileceği bir yol var mıdır?
(A), koşulları mevcutsa eski hale getirme yoluna başvurabilir. Buna göre, kesin bir süre içinde yapılmayan bir işlem, tarafın elinde olmayan bir sebeple kaçırılmış ve başka bir hukukî yola başvuru olanağı kalmamış ise engelin ortan kalkmasından itibaren iki hafta içinde eski hale getirme talebinde bulunulabilir.
5. Hükümde istinafa başvuru süresinin bir ay olarak gösterilmesi taraflar bakımından sonuç doğurur mu?
Bu konu bir Yargıtay kararına da konu olmuştur. Bu vesile ile Yargıtay, kanunda belirtilen sürenin kanun öngörmemesine rağmen, hâkim tarafından daha uzun olarak hükme yazılmasının taraflar için bir hak doğurmayacağına hükmetmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi bu durumun adil yargılanma hakkına aykırı olacağına karar vermiştir. (AYM 1. B.,T. 9.6.2016 B. 2014/819 Başvuru numaralı kararı) Doktrindeki bir görüş, daha uzun olarak belirlenen süreye inanarak yapılan kanun yolu başvurusunun reddedilmemesi gerektiği yönündedir. Ağırlıklı görüşe göre ise, hâkimin kanundaki süreyi uzatması ilgilisi bakımından sonuç doğurmayacağı yönündedir.