Sayfa 169PROF. DR. HAMDİ YASAMAN: Evet, Anlam Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Sorulara geçeceğiz ama ben kısa bir şey söylemek istiyorum. O da Anlam Altay’ın görüşü, bu ortaklar sözleşmesinin bir adi ortaklık olduğunu savunuyor. İsmail Esin de bunun sui generis bir sözleşme olduğunu savundu. Ben de İsmail Esin’e katılıyorum. Yani bu bir sui generis bir sözleşme. Burada sui generis sözleşme ne demek? Birden çok sözleşmenin uygulanabildiği, onlarında bulunduğu bir sözleşme. Zaten ismi de öyle. Burada şunu düşüneceğiz eğer, somut olayda, bir ihtilaf çıktığında veya uygulamasında, buna hangi hükümleri uygulayacağız? Genellikle bu tip anlaşmalarda adi ortaklık hükümleri daha çok uygulanıyor. Ama bu demek değil ki bu adi ortaklık haline gelmiş. Adi ortaklık hükümleri çoğunlukla uygulanıyor. Ama buraya içindeki hükümlerden bazıları başka bir sözleşme tipine uygunsa, o zaman onun uygulanması lazım. Zaten sui generis olmasının da sebebi o. O bakımdan burada ben de, İsmail Esin ile aynı düşünüyorum. Yani adi ortaklık değil ama buradaki sözleşmelerin içeriği ve niteliği bakımından, büyük ölçüde adi ortaklık hükümleri uygulanıyor. Benimde buradaki fikrim bu. Evet, tabiî ki fikirler tartışılarak ortaya geliyor. Kürsüde ikilik oldu zannetmeyin. Ben kısa bir şey daha anlatayım. Bir ticaret mahkemesi, Prof. Dr. Ercüment Erdem, beni ve Ali Dural’ı, üçümüzü bilirkişi tayin etmişti. Ali Dural dedi ki, hocam ben aynı fikirde değilim, ayrı yazabilir miyim? Bizde biat kültürü olmadığı için dedik ki tabiî ki, ne istiyorsan onu yaz. Ercüment Erdem de pek ses çıkarmıyordu, renk vermiyordu. Sonra da O da gizlice katılmış. Biz raporumuzu verdik, ben azınlıkta kaldım. Öyle bir rapor verdik. Ticaret Mahkemesi Başkanı çok şaşırmış buna, yani kürsü başkanı böyle iki kürsü elemanı, aksi görüşte. Çok şaşırdık dedi ama şöyle de bir şey oldu dedi. Böyle olduğu için biz de oturduk tartıştık bu konuyu dedi. Çok enteresan geldi yani kürsüdeki bu şey. Onların da tartışma ufkunu açmış. Onun için bu tartışmaları herkes serbestçe yapmalı zaten fikirler tartışılarak ortaya gelir. Şimdi söz vereceğiz. Tabi yine her zaman
KATILIMCI- AV. SADİYE ÖZÜLKÜ: Sadiye Özülkü ben, merhabalar. Merhabalar ağzınıza, aklınıza sağlık, hepsi birbirinden güzeldi. Sayın Ayoğlu’nu özellikle çok heyecanla dinledim. Çok çok güzel hususlar anlattı bize. Şöyle maruzatım var. Şimdi, ticaret hukuku açısından mahkemelerde ortakların menfaatlerindense şirketin menfaatinin daha üstün olduğu kabul ediliyor. Sizin örneğinizdeki ortak, herhangi bir sebeple yönetim kurulu üyesi seçimine katılmıyor sonra da gidiyor call option’ını kullanıyor.…
DOÇ. DR. TOLGA AYOĞLU: Ben soruyu yanıtlamaya çalışayım. Sonra belki Ziya Hocam, ek yapmak ister. Öncelikle teşekkür ediyorum hem soru için hem de ifadeleriniz için. Sorunun teknik olarak çok haklı bir soru olduğunu söyleyerek başlamak lazım. Şirketler hukuku düzleminde değerlendirme yaparken, şirketin menfaati kavramı çok temel ve önde gelen bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Yani ortakların kendi arasındaki ihtilafın dışında birde bir tüzel kişi olarak şirketin menfaati var bizim için ve bu, yönlendirici çok önemli belirleyici bir faktör. Dolayısıyla, önerinize katılacağım esasında, mutlaka bu değerlendirmeyi yaparken, şirketin menfaatine de bakmak lazım. Şirketin menfaati aksi yönde hareket etmeyi gerektiriyorsa ortaklar arasındaki pay sahipleri sözleşmesine dayanan ihtilafı öyle bir bekletici mesele olarak kabul etmeyebiliriz. Ama bu, her zaman şirketin menfaatiyle ortakların menfaati aksi yöndedir gibi
PROF. DR. ZİYA AKINCI: Çok teşekkür ederim. Hocama da sorusu için ve ISTAC klozunu koyduğu için özellikle teşekkür ediyoruz. ISTAC’a şu anda emergency arbitrator (acil…
PROF. DR. HAMDİ YASAMAN: Evet, ikinci soruları alabiliriz. …
KATILIMCI- DOÇ. DR. SEDA ÖZMUMCU: Teşekkür ederim bütün bu konferansı düzenleyen ekibe ve sunum yapan Hocalarıma teşekkür ederim. Ben, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Seda Özmumcu. Tolga Bey’e benim bir sorum olacak. Çünkü benim alanıma girdiniz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 165’inci maddeden girdiniz. Biliyorsunuz, her bekletici meselede bir ön mesele aslında. Yargılamayı duraklatır. İlginç bir yaklaşım açınız var konuya ilişkin. Usul hukuku bakımından bağlandınız ama orada soru işaretleri var, düşünmek lazım. Çünkü acaba hakim orada bekletici mesele yapacak mı yapmayacak mı? Hakimin hukuku orada söz konusu. Bunu düşünmenizi öneririm özellikle. Bir diğer konu da genel kurul kararlarına karşı açılan iptal davalarında görüşünüzün tahkime elverişlilik açısından uygun olduğunu söylediniz. Eğer tahkime elverişli dersek o zaman 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda da aynı noktaya geliriz. Çünkü HMK ile 6325 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri paralel gider. Hangi konular tahkime elverişli, hangi konular arabuluculuğa elverişli, bunlara bakmamız lazım. Çünkü bunlarla, birini kapatsak diğerini de kapatacağız. Birini açarsak, diğerini de açacağız. Mesele bir başka bakımdan acaba, genel kurul kararlarına karşı açılan iptal davalarının, tahkime elverişliliğini düşünürken, bu davaların, yargılama hukuku bakımından hukuki niteliğinden yola çıktınız mı? Çünkü biz hukuki himaye talebi bakımından davaları üçe ayırırız. Eda