Dr. Cenk AKİL*…
- Metin
- Referans kopyala
-
Git
: - Sayfaya Git
-
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü
Yayın tarihi: Mart 2012
Cilt: 28 Sayı: 1
Cenk Akil
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
Aşık, İbrahim: İcra Sözleşmeleri, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara 2006,…
Uygulamada zaman zaman bireylerin icra hukuku alanında etki doğuracak sözleşmeler…
Birinci bölümün “Sözleşme Özgürlüğü ve Sınırları” isimli ikinci paragrafında, icra sözleşmesi yapma özgürlüğüne çizilen sınırın belirlenmesi amacıyla öncelikle icra hukukunun genel hukuk düzeni içerisindeki yerine değinilmiş ve icra hukukunun kamu hukukuna dâhil olduğu sonucuna varılmıştır. İcra hukukunun kamu hukukunun bir parçası olması nedeniyle bu hukuk dalı, tarafların sözleşme özgürlüğünü bütünüyle ortadan kaldırmamakta ise de taraflara özel hukuktaki kadar geniş bir sözleşme özgürlüğü de tanımamaktadır. Yine, icra sözleşmesi yapma özgürlüğüne getirilecek sınırın belirlenmesi bakımından icra hukukunun amaçları üzerinde durulmuş ve icra hukukunun bir yandan
Yazar, birinci bölümün “İcra Sözleşme Özgürlüğü ve Sınırları” başlıklı ikinci…
İcra sözleşmeleri bakımından sözleşme yapma özgürlüğünün çerçevesi belirlenirken…
Yazar birinci bölümün “İcra Sözleşmelerinin Hukuki Niteliği” başlıklı son paragrafında önce hukuki niteliği belirlemenin gereksiz olduğunu savunan görüşe, sonra maddi hukuk görüşüne, son olarak da sözleşmelerin etkilerini doğurduğu alanı esas alan görüşe yer vermiştir. Hukuki nitelik belirlemenin gereksiz olduğunu savunan görüşü eleştiren yazar, maddi hukuk ile icra hukukunun farklılaştığı en önemli noktalardan biri olarak maddi hukuktaki sözleşme özgürlüğü ile icra hukukundaki sözleşme özgürlüğünün kapsamlarının değişik olduğuna dikkat çekmiştir. Buna göre maddi hukuk, taraflara, icra hukukuna göre daha geniş bir yetki alanı tanımaktadır. İcra hukukunda sıkı şekil kurallarının yanında, kanunun emredici hükümlerinin yoğunluğu hüküm sürerken, maddi hukuk alanında sözleşme özgürlüğüne ilişkin ilkeler geniş bir uygulama alanı bulmaktadır. Bu nedenle, sözleşmenin hukuki niteliğini tespit etmeden bu sözleşmeye uygulanacak hukuk kurallarını belirlemek mümkün olmayacaktır. İcra hukuku alanında yapılan sözleşmelerin birer maddi hukuk sözleşmesi olduğu görüşüne de karşı çıkan yazar, bu görüşün temelindeki tutarsızlığın, alacaklı ve borçlu arasında yapılan ve icra sürecinin işleyişini etkileyen sözleşmelerin bu boyutunu görmezden gelmesi olarak tespit etmiş ve yapılan sözleşmelerin aslında maddi hakkı ilgilendirmediğini, aksine yapılan sözleşmelerin etkilerini icra sürecinde gösterdiğini dile getirmiştir. Yazar, bu konudaki araştırmasını, kendisinin de “sözleşmelerin etkilerini doğurduğu alanı ölçü alan görüşe”…
Çalışmanın “İcra Sözleşmelerinin Türleri” başlıklı ikinci bölümü üç paragraftan oluşmaktadır. “İcrayı Daraltan Sözleşmeler” başlıklı…
“İcra Sözleşmelerinin Türleri” isimli ikinci bölümün ikinci paragrafını ise icrayı genişleten sözleşmeler oluşturmaktadır. İcrayı genişleten sözleşmeler ile alacaklıya kanun tarafından verilen icra imkânlarının genişletilmesi kastedilmektedir. Bu ise genellikle borçlunun kanunda öngörülen koruyucu hükümlerden sözleşmeyle vazgeçmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Örneğin, kanunen haczedilemeyeceği öngörülmüş bulunan bir malın haczedilmezlik vasfından borçlunun vazgeçmesi. İcrayı genişleten sözleşmelerin geçerli olup olmadığı konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. İcrayı genişleten sözleşmelerin geçerliliğini reddeden görüşler olduğu gibi, bu sözleşme tipini kabul eden görüşler de vardır. Reddeden görüş sahipleri, alacaklının kanun tarafından sınırlanan icra yetkilerinin sözleşmeyle genişletilmesini, borçlunun kanun tarafından kendisine tanınan koruyucu hükümlerden vazgeçmesi olarak değerlendirmekte, bunun ise kamu düzenine aykırı düşeceğini savunmaktadırlar. İcrayı genişleten sözleşmeleri kabul eden görüş sahipleri ise, belirli sınırlar içerisinde icrayı genişleten sözleşmelere de geçerlilik tanınması gerektiğini savunmakta ve borçlunun aleyhine olarak alacaklının icra yetkilerini artıran, icrayı genişleten sözleşmelerin, ancak borçlunun, sözleşmeyle vazgeçtiği icra haklarının vazgeçilebilir olması durumunda geçerli olacağını belirtmektedirler. İkinci görüşe katılan yazar da icrayı genişleten sözleşmelerin kural olarak geçerli olacağını, bununla birlikte icrayı genişleten sözleşmelere diğer sözleşme türlerine kıyasla daha ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini; çünkü burada icrayı genişleten sözleşmenin alacaklıya göre daha zor bir konumda olan borçlunun durumunun ağırlaşmasına yol açabileceğini vurgulamıştır. İcra takibinin temel veya emredici kurallarına aykırı düşecek biçimde icrayı genişleten sözleşme yapılması ise mümkün değildir. Örneğin, borçluya ödeme emri gönderilmeden borçlunun mallarının haczedilebileceğine, haczedilen malların o günkü değer üzerinden alacaklının alacağı için mahsup edileceğine ilişkin sözleşmeler geçersiz olacaktır.