OLAY
İş adamı (A), bilişim sektörüne atılarak yeni bir yatırım yapmaya karar verir ve…
Hala 100.000 TL’ye ihtiyacı olan (A), yakın dostu (D)’den borç ister ve (D), (A)’ya…
Ne yazık ki işleri iyiye gitmeyen (A), Etiler’deki evinin Temmuz 2018 ve Ağustos…
SORULAR/CEVAPLAR
1) (B) bankası, (A)’dan olan alacağını ne zamana kadar talep edebilir?
Bir alacağın ne kadar süre talep edilebilir olduğu, bu alacağa ilişkin zamanaşımı süresinin belirlenmesiyle eş anlamlıdır. Zamanaşımı, mevcut ve muaccel bir alacak hakkı için belirli bir sürenin geçmesiyle birlikte artık borçluya ifadan süresiz kaçınma hakkı verir.Borçlu, zamanaşımı def’ini ileri sürerek borcunu ifa etmekten kaçınabilir. BK m. 146 uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.”
(B) bankasının alacağının da kural olarak genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımına tâbi olması gerekir. Bununla birlikte söz konusu alacak bir taşınmaz rehniyle teminat altına alınmış olduğu için durum değişecektir. Medeni Kanun’un 864. maddesi uyarınca “Rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra alacak için zamanaşımı işlemez.” Bu hükme göre bir taşınmaz rehniyle teminat altına alınmış olan alacaklar için zamanaşımı işlemez. Dolayısıyla bu taşınmaz rehni hakkı kaldırılmadığı sürece (B) bankasının alacağı için zamanaşımı işlemeyecektir.
2) (A)’nın verdiği ayni teminat bir taşınmaz rehni değil de bir taşınır rehni olsaydı yanıtınız değişir miydi?
(A)’nın vermiş olduğu ayni teminat bir taşınır rehni olsaydı, MK m. 864 benzeri bir hüküm bulunmadığı için yanıt değişirdi. MK m. 864 sadece taşınmaz rehnine ilişkin olduğundan, bir alacak hakkı taşınır rehniyle teminat altına alınmış olsa dahi bu alacak hakkı için zamanaşımı işleyecektir.BK m. 159 uyarınca “Alacağın bir taşınır rehniyle güvenceye bağlanmış olması, bu alacak için zamanaşımının işlemesine engel olmaz; bununla birlikte alacaklının, hakkını rehinden alma yetkisi devam eder.” Bu hükümle birlikte kanun koyucu taşınır rehniyle teminat altına alınmış olan alacaklar için zamanaşımının işleyeceğini açıkça belirttikten sonra yine de alacaklının lehine bir düzenleme getirmiş, adeta “orta bir yol” benimsemiştir.Buna göre taşınır rehniyle teminat altına alınmış olacak alacak zamanaşımına uğramış olsa da, taşınır rehninin paraya çevirlmesi yoluyla alacağın karşılanması mümkün olacaktır.
3) (D)’nin (A)’dan olan alacağı hangi tarihte zamanaşımına uğrayacaktır?
(D) ile (A) arasındaki tüketim ödüncü sözleşmesi uyarınca (D)’nin sahip olduğu alacak hakkı genel zamanaşımı olan 10 yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır.Bununla birlikte, sözleşmenin kurulmasından sonra borçlu (A)’nın borcu için kefil gösterdiği görülmektedir. Borçlunun kefil göstermesi, borcu kabul etmesi, teknik ifadeyle borcunu ikrar etmesi anlamına gelir. Borçlunun borcunu ikrar etmesi Kanun’da zamanaşımını kesen haller arasında düzenlenmiştir. BK m. 154/1 uyarınca “Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir: 1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse…”
Borçlunun borcunu ikrar etmesi zamanaşımının kesilmesi ya da başka herhangi bir hukuki sonuca yönelmiş bir hukuki işlem değildir, bir hukuki işlem benzeri fiildir.Bu nedenle borçlunun borcunu ikrar etmesiyle zamanaşımını kesileceğini bilip bilmemesinin bu bakımdan bir önemi bulunmamaktadır. Borçlu (A)’nın (K)’yi kefil olarak göstermesi işlemekte olan zamanaşımını kesecektir. Borçlunun borcunu ikrar etmesi durumunda kesilmeyi takip eden günden itibaren yeni zamanaşımı (sıfırdan) işlemeye başlayacaktırZamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek olan yeni süre, eski sürenin aynısı (10 yıl) olacaktır.Bu kuralın istisnası, borçlunun borcunu bir senetle ikrar etmesi durumudur. Bu halde zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek olan yeni zamanaşımı BK m. 156/2 uyarınca 10 yıl olacaktır. Somut olayda borçlunun borcunu verdiği bir senetle ikrarı söz konusu değildir.Yeni işleyecek olan sürenin yine genel zamanaşımı süresi olan 10 yıl olduğu kabul edilmelidir.
4) (D), kefil (K)’nin yıllardır görmediği çocukluk arkadaşı olduğunu fark eder ve ona telefon ederek kendisine borcunun kalmadığını söyler. (D)’nin bu irade beyanını hukuken nitelendiriniz ve geçerliliğini değerlendiriniz.
Alacaklının, alacağından vazgeçmek suretiyle borçluyu borcundan kurtarmasına yönelik sözleşme “ibra” olarak isimlendirilmektedir. Borçlar Kanunu’nun 132. maddesi uyarınca “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” Buna göre ibranın öncelikle bir sözleşme olduğu ve tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları üzerine kurulabileceği ifade edilmelidir. Alacak hakkına doğrudan etki eden (onu ortadan kaldıran ya da azaltan) ve bu yönüyle bir tasarruf işlemi olan ibra sözleşmesinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı da BK m. 132’de açıkça belirtilmiştir.