Mirasbırakan Bay (M) öldüğünde geride kalan yakınları eşi (E), (E) ile evliliğinden…
SORULAR/CEVAPLAR
1) Somut olayda Bay (M)’ye kimler mirasçı olabilir? Mirasçı olamayacaklar varsa da bunların kimler olduğunu gerekçesi ile birlikte yazınız.
Mirasbırakanın ölümünün ardından geride bıraktığı terekeyi kimlerin bir kül olarak ve kendiliğinden, bir başka deyişle külli halef sıfatıyla, iktisap edeceği yasaya ya da mirasbırakanın arzusuna göre belirlenir. (1) Buna göre, yasa doğrultusunda kazananlar “yasal mirasçı”; mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan anlaşılan iradesi doğrultusunda kazananlar ise “atanmış mirasçı” sıfatını taşır. Mirasbırakanın yasal mirasçısı sıfatını taşıyabilecek kimseler ise; kan hısımları, kan hışmı olmamakla birlikte evlatlığı, sağ kalan eşi ve Devlet olarak sıralanabilir.
Medeni Kanun’un Üçüncü Kitabı olarak düzenlenen Miras Hukuku kitabında zümre esası benimsenmiş olup, yasal mirasçılık üçüncü dereceye kadar kabul edilmiştir. Yasal mirasçılık (intestate succession), ise MK m.495 ve devamı hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre, birinci zümrede mirasbırakanın altsoyu ve ondan türeyenler (önce çocuk, çocuk sağ değil ise torun), ikinci zümrede anne-baba ve onlardan türeyenler (önce anne-baba, bunlar(dan biri) sağ değil ise bunların altsoyu), üçüncü zümrede ise büyük anne-büyük baba ve onlardan türeyenler (bunlar sağ değil ise amca, hala, dayı, teyzeler) (2) bulunur. Sağ kalan eş ise MK m.499 uyarınca zümre dışı mirasçıdır. İlk üç zümrede mirasçı bulunmaması ve sağ kalan eşin de olmaması halinde MK m.501 uyarınca devlet mirasbırakana mirasçı olur.
Miras hukukunda zümre sistemine hâkim olan ilkelerin başında, zümrede öncelik gelir. Buna göre, örneğin, birinci zümrede bulunan çocuğun mirasçılığı, ikinci zümredeki anne/babanın mirasçılığını engeller. İkinci ilke ise kök içi halefiyet veya zümre içinde öncelik olarak adlandırılan ilkedir. Buna göre, aynı zümre içinde, zümre başı veya kök başının mirasçılığı bunların altsoyunun mirasçılığını engeller. Örneğin, -mirasın reddi gibi aksini gerektiren bir durum olmadıkça- mirasbırakanın ölümü anında hem çocuğu hem torunu sağ ise çocuğu mirasçı sıfatını kazanırken, torunu mirasbırakana mirasçı olamayacaktır. Ve üçüncü olarak, zümre içi ve kök içi halefiyet ilkesi gereği, miras bırakan önce ölen veya başka sebeplerle (3) mirasçı olamayan mirasçının yerini onun en yakın altsoyu alır.
Somut olayda, mirasbırakanın geride bıraktığı yakınlarını sırası ile inceleyecek olursak:
1-Sağ kalan eşi (E), MK m.499 uyarınca zümre dışı yasal mirasçıdır.
2- Kızı (K) ile önceki evliliğinden olma oğlu (O) ise MK m.495 uyarınca birinci zümrede yer alan mirasçı sıfatını taşırlar.
3-Mirasbırakanın çocukluk arkadaşı Bay (S) ise yukarıda sayılan yasal mirasçı olabilecek kişilerden olmadığı için yasal mirasçı sıfatını kazanmaz. Ancak Bay (S) lehine yapılan ölüme bağlı tasarruf nedeniyle Bay (S)’nin atanmış mirasçı mı yoksa belirli mal vasiyeti alacaklısı mı olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bu iki kavram arasındaki en önemli fark, atanmış mirasçının diğer yasal mirasçılarla birlikte külli halef sıfatını kazanması, bu itibarla mirasbırakanın borçlarından da sorumlu olması noktasında karşımıza çıkar. Buna karşılık belirli mal vasiyeti alacaklısı elbirliği ortaklığına dahil olmayıp bunlara karşı yalnızca bir alacak hakkı sahibi olur. Mirasbırakanın bir kimse lehine mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarrufu mirasçı atama olarak kabul edilir. Bu kişiler yasal mirasçılarla birlikte külli halef sıfatını kazanırlar. MK m.516, bu konuda bir karine getirmektedir. Bu noktada bazı kriterlerden yola çıkarak da mirasbırakanın iradesine ulaşmak mümkündür. Örneğin, tasarrufa konu edilen malvarlığı değerinin mirasbırakanın terekesinin büyük bir bölümünü oluşturması halinde burada bir mirasçı atamanın var olduğu, mirasbırakanın bu kişinin elbirliği ortaklığına dahil olmasını istediği; kazandırmaya konu edilen malın değerinin çok düşük olması halinde ise yalnızca belirli mal vasiyetin varlığı kabul edilmelidir. (4)
Somut olayda mirasbırakan Bay (M)’nin terekesinin toplamı: 500.000-TL değerindeki yazlık ev + İstanbul Şişli’deki 600.000-TL değerindeki apartman dairesi+ banka hesaplarındaki toplam 800.000-TL + İstanbul yakınlarındaki 100.000-TL değerindeki arazi= 2.000.000-TL olarak hesaplanmalıdır. Bu durumda, Bay (S)’ye yapılan 100.000-TL değerindeki ölüme bağlı kazandırmanın mirasın büyük bir bölümüne karşılık gelmediği kolaylıkla söylenebileceğinden Bay (S)’nin mirasçı sıfatını kazanamayacağı sonucuna varmak gerekir.