Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ: 09/10/2019

NUMARASI : 2019/746 Esas 2019/121 Karar

DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/12/2019

Dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafın dava dışı alacaklı ... A.Ş’den İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ... E sayılı (eski esas ...) dosyayı alacağın temliki yoluyla aldığı, müvekkilinin dava dışı alacaklı ... A.Ş ile .....Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefil olması nedeniyle borçlu olduğunu, borçtan dolayı İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ... E sayılı (eski esas ...) icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiğini, sözleşmenin asıl borçlusu şirket hakkında sözleşmenin imzalanmasından sonra iflas erteleme kararı verildiğini, erteleme kararından sonra dava dışı alacağı temlik eden alacaklı banka ... A.Ş vadesi gelmeden krediyi geri çağırarak usul ve yasaya aykırı olarak faiz ve ferilerini talep ve tahsil ettiğini, dava dışı şirket hakkında iflas kararı verildiğini, sözleşmeden dolayı 7 adet taşınmaz üzerine ipotek verildiğini, taşınmazların icra dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla satıldığını, müteselsil kefil davacının borcu olmadığı gibi bir borç var ise davacı tarafın iddia ettiği miktarda olmadığını, sözleşmeden kaynaklanan takip dosyasında İİK 72 maddesi uyarınca müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açıldığı, dava menfi tespit davası olup temelinde taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinden kaynaklı ihtilaf olması nedeniyle TTK'nın 5/A-1 maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu davalardan olduğu gerekçesiyle dava şartının bulunmadığı anlaşıldığından HMK'nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davanın müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olduğu banka kredi sözleşmesi nedeniyle alacağı temlik eden davalı tarafa karşı İİK 72.maddesi gereği açılan menfi tespit davası olduğunu, eda hükmünde olan alacak davalarında arabuluculuğa gidilmesinin dava şartı olarak düzenlendiğini, tespit davasının bir çeşidi olan menfi tespit davalarında bu tür düzenlemelerin olmadığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE :Dava, İİK.'nın 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.6100 sayılı HMK'nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ....” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.Kanunda davanın tarafları bakımından açılacak dava ile ilgili herhangi bir ayırım ve sınırlama da yer almamıştır.Dava türü ne olursa olsun "dava konusu bir miktar para alacağı" olan tüm talepler hakkında,davacı ve davalı açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir.Elbetteki menfi tespit talebi ile alacak talebi hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda verilecek hükümler de farklıdır. Ancak dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın ne olduğunun bir önemi yoktur. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası "dava konusunun bir miktar para alacağı" olduğudur. Dava şartının sadece alacak ve tazminat davalarında getirildiğini kabul sınırlı bir uygulamaya yol açacak olup, bu sonucun da kanunun amaçsal yorumuna uzak olacağı ve menfi tesbit davalarının her zaman istirdada dönüşebileceği gözden uzak tutulmamalıdır.Bu nedenle 6102 Sayılı TTK'nın 5/A maddesi gereğince menfi tespit talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabül edilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/12/2019