MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2024
NUMARASI: 2023/883 Esas - 2024/92 Karar
DAVA: Tenfiz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2024
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında Almanya'nın Wuppertal Eyalet Mahkemesi'nde görülen davada müvekkilince davalı tarafa yapılan bir takım ödemelerin faiziyle birlikte iadesi talebinin söz konusu olduğunu, Wuppertal Eyalet Mahkemesi'nin 12 O 68/15 sayılı davasında mahkemenin 23/07/2015 tarihli kararı ile 104.199,39-Euro alacağın 13/12/2024 tarihinden itibaren tahakkuk edecek yüzde beş oranındaki faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, kararın 14/03/2016 tarihinde kesinleştiğini, aynı mahkeme tarafından iki adet "masraf tespit kararı" verildiğini, 17/08/2015 tarihli masraf tespit kararında Wuppertal Eyalet Mahkemesi'nin 23/07/2015 tarihli kararı nedeniyle davalı tarafından 6.855,50-Euro'nun 07/08/2015 tarihinden itibaren tahakkuk edecek olan %5'lik esas faiz oranı ile birlikte ödenmesine, 26/02/2016 tarihli masraf tespit kararında Düsseldorf Eyalet Mahkemesi'nin 10/12/2015 tarihli I-22 U 134/15 dosya nolu kararı nedeniyle yapılan 2.424,80-Euro harcamanın 28/12/2015 tarihinden itibaren tahakkuk edecek olan %5'lik esas faiz oranı ile birlikte ödenmesine hükmedildiğini belirterek bahsi geçen kararların tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının MÖHUK'un 52.maddesi gereği tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı aslının, tasdikli tercümesi ve ilamın kesinleştiğini gösterir ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı ile onanmış tercüme aslının eksiksiz bir şekilde ibraz etmesi gerektiğini, yabancı mahkemeye sunulan dava dilekçesinin, yabancı mahkeme kararının ve masraflara ilişkin kararın davalı müvekkiline Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edilip edilmediğinin, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin mahkemece re'sen araştırılması gerektiğini, müvekkiline Lahey Sözleşmesi'ne uygun bir şekilde tebligat yapılmaması halinde yabancı mahkeme kararının MÖHUK 54/c ve ç uyarınca ayrıca 50. madde gereği tenfiz edilemeyeceğini, ayrıca davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davaya ve tenfize konu yabancı mahkeme kararlarının tabi olduğu hukuk bakımından zamanaşımına uğradığını, delil olarak sunulan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi kararının somut olayla hiçbir ilgisi olmadığı gibi derecettan geçmediğini, bu yönüyle eldeki dava yönünden emsal niteliği bulunmadığını, eldeki davanın, yapılan son değişiklikler sonrası dava şartı arabuluculuk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalının savunmalarının soyut nitelikte kaldığı, Almanya ile karşılıklılığın bulunduğu, teminat gerekmediği, davalının kendisini vekille temsil ettirdiği, savunma hakkının kullandırıldığı, sunulan apostil şerhleri ile kararların kesinleştiği, alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının ilama bağlı alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu kuralına göre isabetli olmadığı, yabancı mahkemede görülen davadaki vekalet ücreti alacağının zamanaşımına uğradığı iddiasının da yabancı mahkemece yapılan yargılamada incelendiği, revizyon yasağı gereği eldeki tenfiz davasının konusu olmadığı, yabancı mahkeme kararının münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisine giren bir konuda verilmemiş olduğu, hükmün kamu düzenine aykırı olmadığı, davacı ve davalının mahkemeye usulüne uygun çağırıldıkları, davalının savunmasını yaptığı, yabancı mahkeme kararının tenfiz koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne Almanya Wuppertal Eyalet Mahkemesi'nin 12 O 68/15 sayılı, 23/07/2015 Tarihli kararı ile Wuppertal Eyalet Mahkemesi'nin 12 O 68/15 sayılı, 17/08/2015 tarihli ve 26/02/2016 tarihli kararlarının 5718 sayılı MÖHUK 50 ve devamı maddeleri gereğince davalı yönünden tenfizine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davacının MÖHUK'un 52. maddesi gereği tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı aslının, tasdikli tercümesi ve ilamın kesinleştiğini gösterir ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı ile onanmış tercüme aslının eksiksiz bir şekilde sunması gerektiğini, yabancı Mahkemeye sunulan dava dilekçesinin, yabancı mahkeme kararının ve masraflara ilişkin kararın davalı müvekkiline Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edilip edilmediğini, kesinleşip kesinleşmediğinin Mahkemece re'sen araştırılması gerektiğini, davalıya Lahey Sözleşmesine uygun bir şekilde tebliğ edilmemiş ise Yabancı Mahkeme kararı, MÖHUK 54/c ve ç uyarınca ayrıca 50. Madde gereği tenfiz edilemeyeceğini, yabancı mahkeme kararının alacağa ve masrafa ilişkin kararın usulüne uygun olarak kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise hangi tarihte kesinleştiği, ayrıca davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davaya ve tenfize konu yabancı mahkeme kararlarının tabi olduğu hukuk bakımından zamanaşımına uğradığını, eldeki davanın, yapılan son değişiklikler sonrası dava şartı arabuluculuk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, tenfiz davasının tespit davası olması nedeniyle harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK'un 54. maddesine göre yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için; Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması, ilamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması koşullarının varlığı gerekmektedir. Buna karşılık, MÖHUK’da kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Davalı tarafça, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği ileri sürülmekte ise de tenfiz yargılamasında uyuşmazlığın esasına dair yargılama yapılmadığından arabuluculuğa başvuru zorunluluğu tanıma ve tenfiz davalarında geçerli değildir. Davalı tarafından, savunma hakkının kısıtlandığı, usulüne uygun tebligat yapılmadığı, kararın kesinleşmediği iddia edilmektedir. MÖHUK’un 54. maddesinin (ç) fıkrasındaki düzenleme uyarınca, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmaması, mahkemede temsil edilmemesi ve bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında karar verilmesi tenfiz engeli olarak belirtilmiştir. MÖHUK’un 54. maddesinin (ç) fıkrasında düzenlenen hususlar için gözetilmesi gereken hukuk, tenfiz kararı verecek yer mahkemesinin usule ilişkin hükümleri değil, tenfize konu kararın verildiği ülke kanunlarıdır. Zira bu konuda yasa hükmü açık olup, anılan fıkranın giriş cümlesi “o yer kanunları uyarınca,” şeklinde bir belirleme içermekte olup, aynı fıkrada aynı cümle içinde ikinci kez tekrar edilmek suretiyle aynı husus vurgulanmış ve “bu kanunlara aykırı bir şekilde” kelime dizisi kullanılarak konu açıklanmıştır. Bu da göstermektedir ki, bu fıkrada belirtilen hususların ihlal edilip edilmediği tenfizi istenilen kararın verildiği yer kanunlarına göre belirlenecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26/11/2014 tarih 2013/11-1136-E. 2014/974 K. Sayılı içtihadı). Tenfiz istemine konu ilamla ilgili yapılan yargılamada dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalının duruşmaya çağrıldığı, davalının cevap dilekçesi sunduğu dikkate alındığında savunma hakkının kısıtlandığına dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Yine, tenfiz istemine konu ilamın kesinleşip kesinleşmediğinin ilamı veren mahkemenin kanunlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Wuppertal Eyalet Mahkemesi'nin 12 O 68/15 sayılı davasında mahkemenin 23/07/2015 tarihli kararı ile 104.199,39-Euro alacağın 13/12/2024 tarihinden itibaren tahakkuk edecek yüzde beş oranındaki faizi ile birlikte ödenmesine ilişkin kararın 14/03/2016 tarihinde kesinleştiği kararın üzerindeki şerhten açıkça anlaşılmaktadır. Yine 11/09/2015 tarihli masraf tespit kararı 23/07/2015 tarihli kararla ilgili olduğundan bu karar da kesinleşmiştir. 22/03/2016 tarihli masraf tespit kararının ise davalının vekiline 16/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, bahsi geçen masraf tespit kararında belirtilen süre içerisinde karara karşı bir itirazda bulunulduğu ileri sürülmediğine göre bu kararın da kesinleştiği sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tenfizi istenen mahkeme kararının ilamı veren mahkemenin tabi olduğu kanunlara göre kesinleştiği anlaşıldığından davalının aksi yöndeki istinaf nedenlerinde haklılık görülmemiştir.Buna karşılık yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfiz edilebilmesi için zamanaşımına uğramamış olması gerekmektedir. TBK'nın 156. ve İİK'nın 39. maddelerinde ilamların 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiş ise de yabancı mahkeme ilamlarının ne kadar sürede zamanaşımına uğrayacağı kararı veren yabancı mahkemenin hukukuna göre belirlenmesi gerekir (Nuray Ekşi, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, İstanbul 2020, s.344. Yargıtay 'nin 28/05/1998 tarih 383-3945 sayılı kararı da aynı doğrultudadır). Aksinin kabulü, verildiği devlette zamanaşımına uğrayan yabancı mahkeme kararlarının Türkiye'de icra edilmesine neden olacaktır. Davalının, tenfiz istemine konu edilen ilamın zamanaşımına uğradığını ileri sürdüğü anlaşıldığından tenfizi istenilen kararın verildiği ülke kanunlarına göre zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti gerekmektedir. Bu nedenle, Üniversitelerin Milletlerarası Özel Hukuk Kürsülerinden seçilecek uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak kararın verildiği tenfizi istenenen ilamların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.Diğer taraftan, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi davalarında alınacak harcın ve buna bağlı olarak da vekalet ücretinin maktu veya nispi olarak hesap edilip edilmeyeceği hususunda farklı yargı uygulamaları nedeniyle Dairemizce nispi harca hükmedilen ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf başvuruları esastan reddedilmekte iken Yargıtay 'nin yabancı mahkeme kararlarının tenfizi davalarında harcın maktu olarak alınması yönündeki içtihatlarının istikrar kazanmış olduğu dikkate alınarak Dairemizce yabancı mahkeme ilamlarının tenfizine ilişkin davalarda maktu harca ve buna bağlı olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir (Yargıtay 'nin 11/07/2023 tarih 2022/1024 E. 2023/4355 K.; 11/07/2023 tarih 2022/2244 E. 2023/4370 K.; 16/10/2023 tarih 2022/6371 E. 2023/5889 K.; 31/05/2023 tarih 2022/6677 E. 2023/3391 K. Sayılı içtihatları). Bu durum karşısında mahkemece, maktu harca hükmedilerek fazla alınan nispi harcın iadesine karar verilmesi, buna bağlı olarak vekalet ücretinin de maktu olarak belirlenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2023/883 Esas - 2024/92 Karar sayılı 07/02/2024 tarihli kararının, HMK.'nun 353(1)a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA; Dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine" Davalı tarafından yatırılan 60.500-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 2305/2024