Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 22.11.2018

NUMARASI : 2018/247 E. 2018/529 K.

DAVANIN KONUSU : Tazminat

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.11.2018 tarih 2018/247 E. 2018/529 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA:Davacı vekili, davalının 28.08.2017 tarihli iş sözleşmesi uyarınca 11/09/2017 tarihinde operasyon müdürü olarak müvekkili şirkette çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin işleri ve müşterileri hakkında tüm ticari, teknik ve mesleki bilgilere vakıf olduğunu, 15/12/2017 tarihinde taraflar arasında yapılan sözleşme ile iş ilişkisinin sona erdirildiğini, davalının rakip firma olan ....'nde operasyon koordinatörü olarak çalışmaya başladığını, bu durumun 28.08.2017 iş sözleşmesinin 14. maddesine aykırı olduğunu, bu madde gereğince davalının 12 aylık brüt ücret tutarındaki cezai şart bedelini müvekkiline ödemesi gerektiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin yine taraflar arasında düzenlenen 15/12/2017 tarihli ikale sözleşmesi ile sona erdirildiğini ve davacı tarafın cezai şart talebinden feragat ettiğini, iş sözleşmesinin sadece 3 ay yürürlükte kaldığını, bu sözleşmede 31.12.2017 tarihine kadar deneme süresi öngörüldüğünü, davacı şirketin 10.12.2017 tarihli elektronik posta ile 01.01.2008 tarihinden itibaren operasyon asistanı olarak çalışmasını önerdiğini, bu görevin maaşının daha düşük olduğunu, haksız teklif niteliğinde olduğunu, rekabet yasağının mevcut olması için kendisinin işi bırakmasının gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, taraflar arasında akdedilen 28.07.2017 tarihli sözleşmenin 14. maddesi ile gizlilik, rekabet yasağı ve fikri haklarla ilgili olarak davalı aleyhine cezai şart öngörülmüş ise de, taraflar arasında imzalanan 15.12.2017 tarihli "iş sözleşmesinin anlaşma (ikale) yoluyla sona ermesi ve sonuçlarına ilişkin sözleşme" ile, tarafların birbirlerini ibra ettikleri ve özellikle sözleşmenin 3. maddesi ile davacı işverenin iş sözleşmesi nedeniyle herhangi bir konuda dava açmayacağı, ihtilaf konusu olabilecek tüm konularda tam ve eksiksiz bir şekilde anlaşıldığı, tüm talep ve dava haklarından kayıtsız şartsız feragat ettiği hususunun kararlaştırıldığı, 15.12.2017 tarihli sözleşmenin ibra niteliğinde olduğu ve 28.08.2017 tarihinde iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağı şartını kaldırdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, mahkemece taraflar arasında iş akdini sona erdiren 15.12.2017 tarihli sözleşme ibra niteliğinde değerlendirerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, iş akdinin davalının talebi doğrultusunda ikale sözleşmesi ile sona erdirildiğini, ikale tarihinden önce yüklenilen rekabet etmeme borcuna etkisinin bulunmadığını, ikale sözleşmesinin 5. maddesinde bu sözleşmede ele alınmayan konularda iş sözleşmesine atıf yapıldığını, 15.12.2017 tarihli ikale sözleşmesinin taraflar arasında gerçekleşen 28.08.2017 tarihli iş sözleşmesindeki 14. maddeyi ortadan kaldırmadığını, davalının müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet göstermekte olan dava dışı .... 'nde işe başlamasının iş akdinin 14 numaralı “Gizlilik, Rekabet Yasağı ve Fikri Haklar” başlıklı hükmü dâhilinde rekabet yasağına aykırı davranış niteliğinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, sözleşmedeki rekabet yasağından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dairemizce HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.

6098 sayılı TBK'nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.

Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen 28.08.2017 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 14. maddesinde “Çalışan, işveren tarafından üretilen ve satılan ürünlerin aynısını veya benzerlerini konu edinen firmalarda, aynı veya benzer pozisyonlarda, Ege bölgesinde iş sözleşmesinin sona ermesi akabinde iki yıl süre ile kısmen dahi olsa çalışamaz. Çalışanın, söz konusu kapsama giren firmalarda taşeron çalışanı olarak ya da ödünç çalışan olarak çalışması da mümkün değildir. Sözleşme çerçevesinde belirlenen şartlara aykırı davranarak rekabet yasağını ihlal eden çalışan, işverene 12 aylık brüt ücret tutarı cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Cezai şartın ödenmesi için işverenin, uğramış olduğu zararı ispat etme yükümlülüğü yoktur. Çalışanın rekabet yasağını ihlal etmesi yeterlidir. İşverenin, cezai şart miktarından daha fazla zarara uğradığını ispatlaması halinde, cezai şartı aşan zararı da çalışan işverene ödemek mecburiyetindedir." hükmüne yer verilmiştir. Taraflar arasında, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi amacıyla düzenlenen 15.12.2017 tarihli ikale sözleşmesinde ise, 28.08.2017 tarihinde imzalanan iş sözleşmesinin sona erdirildiği, tarafların birbirleri aleyhine iş sözleşmesi nedeniyle harhangi bir konuda dava açmayacakları, fazlaya ilişkin hakları da dahil olmak üzere tüm talep ve dava haklarından gayri kabili rücu olarak feragat ettikleri, tarafların işbu ikale sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak birbirlerinden hangi ad altında olursa olsun tazminat vb. alacak talep etmeleri halinde cezai şart ödeyecekleri kararlaştırılmıştır. Her ne kadar 15.12.2017 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde, sözleşmede ele alınmayan konuların iş sözleşmesi ve eklerinde yer alan hususlar ile İş Kanunu, Borçlar Kanunu ve ilgili kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiş ise de, 15.12.2017 tarihli sözleşmede 28.08.2017 tarihli iş sözleşmesinin açıkça sona erdirildiğinin belirtildiği, sona erdirilmek istenen iş sözleşmesine atıf yapılması nedeniyle 15.12.2017 tarihli sözleşmenin 5. maddesinin çelişkili bir hüküm içerdiği, tarafların 15.12.2017 tarihli sözleşmede iş akdinden doğan alacaklar bakımından talepte bulunmayacakları ve dava açmayacakları konusunda uzlaştıkları, bu sözleşmeye rekabet yasağına ilişkin iradelerinin devam ettiğine dair bir hüküm koymadıkları anlaşılmakla, 28.08.2017 tarihli iş sözleşmesinin 14. maddesinde yer alan rekabet yasağının davalı yönünden bağlayıcı olmadığı kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.

İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL'den peşin alınan 35,90 TL'nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL'nin davacıdan tahsiline,

3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17.12.2021