Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN;

KATILANLAR : 1) X1 BANKASI A1 ŞUBESİ,

VEKİLİ: Av. K1,

: 2) T.C. X1 BANKASI A.Ş.,

VEKİLLERİ: Av. K2, A3

: 3) K3 A2

: 4) K4, A4

SANIKLAR : 1) K5, A5,

: 2) K6, A6

: 3) K7, A7

SUÇ: Resmi Belgede Sahtecilik, Banka veya Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Krediyi Sağlamak Amacıyla Dolandırıcılığa Teşebbüs, Özel Belgede Sahtecilik, Kişisel Verileri Hukka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme

HÜKÜMLER: Mahkumiyet, Hapis ve Adli Para Cezası, Müsadere

İSTİNAF BAŞVURUSUNDA

BULUNANLAR: 1-) KATILAN X1 BANKASI TRABZON ŞB.

Vekili Av. K2

2-) Sanık K5

3-) Sanık K7

4-) Sanık K6

TEBLİĞ TARİHLERİ : 1-) 16/11/2016 KATILAN X1 BANKASI

TRABZON ŞB. Vekili Av. K2

2-) 22/11/2016 Sanık K5

3-) 28/11/2016 Sanık K7

4-) 13/12/2016 Sanık K6

İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 1-) 17/11/2016 KATILAN X1 BANKASI

TRABZON ŞB. Vekili Av. K2

2-) 25/11/2016 Sanık K5

3-) 01/12/2016 Sanık K7

4-) 21/12/2016 Sanık K6

Sanıklar hakkında Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 24/10/2016 tarih ve 2014/114 Esas, 2016/186 sayılı ilamıyla üzerlerine atılı resmi belgede sahtecilik, banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılığa teşebbüs, özel belgede sahtecilik, kişisel verileri hukka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından verilen mahkumiyet hükmüne karşı katılan X1 Bankası Trabzon Şubesi vekili Av. K2, sanıklar K5, K7, K6 tarafından sürelerinde yapılan istinaf başvuruları üzerine dosya daireye verilmekle, heyetçe incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Vicdanı kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.

Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.

Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.

5237 sayılı TCK'nın 204/1. maddesi kapsamında sahtecilik suçu açısından ise; suçun konusu resmi belgedir. Suçla korunan hukuki yarar ise kamu güveni olup, suçun mağduru da toplumu oluşturan tüm bireylerdir. Bununla birlikte suçun işlenmesiyle haksızlığa uğrayan gerçek ve tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkün olduğundan, gerçek ve tüzel kişiler de yargılamaya katılabileceklerdir.

Resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır. Birinci seçimlik hareket, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareketle, resmi belge esasında mevcut olmadığı halde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. İkinci seçimlik hareket, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur. Kullanma mütemadi suç şeklinde de gerçekleşebilir.

Suçun oluşabilmesi için düzenlenen veya değiştirilen yada kullanılan belgenin, gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği bu suçun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılmayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte (nesnel) olup olmadığının ve beş duyuyla ilk bakışta anlaşılabilir olup olmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir.

5237 sayılı TCK'nun 207. maddesinde düzenlenen özel belgede sahtecilik suçunda suçun konusu, özel belgedir. Söz konusu suçu oluşturan hareketlerden biri, özel belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Özel belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir.

Suç, gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek suretiyle de işlenebilir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan özel belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan özel belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, özel belgeyi bozma suçu oluşur.

Söz konusu suçun tamamlanabilmesi için, bu iki seçimlik hareketten birinin gerçekleşmesinin yanı sıra, düzenlenen sahte belgenin kullanılması gerekir.

Suçun oluşması için, bir unsur olarak kullanmanın gerçekleşmesi gerekir. Kullanmadan maksat, bu sahte belgenin herhangi bir hukukî ilişkide veya herhangi bir hukukî işlem tesisinde dikkate alınmasını sağlamaya çalışmaktır.

Maddenin ikinci fıkrasında, başkaları tarafından sahte olarak düzenlenmiş olan bir özel belgenin kullanılması, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, kullanan kişinin, belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekir. Yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir.

5237 sayılı TCK'nın 136. maddesinde düzenlenen “Verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme" suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir. Herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmekte ise de, anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, maddenin uygulamasında, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Olay tarihinde katılanlar adına kredi başvurusunda bulunup kredi çekmek için birlikte hareket eden sanıkların bu amaçla katılanlar K4, K3 ve K8'in kişisel bilgilerini bir şekilde elde ederek adlarına sahte nüfus cüzdanları, sürücü belgeleri ve uzman doktor kimlik kartları düzenledikleri, sanıklardan K6 ve K7'nun diğer sanık K5'un yönlendirmesi ile Rize iline dolandırıcılık suçu işlemek üzere geldikleri, K6 sahte kredi başvurusunda bulunmadan önce K5'un, katılanlar K4, K3 ve K8in annelerinin kızlık soyadlarını cep telefonu mesajı ile sanık K6'ye gönderdiği, sanık K6'nin dolandırıcılık suçunda kullanmak üzere Rize ilinde bulunan F1 ve F2 bayilerindan katılan K8 adına sahte kimlik belgeleri kullanarak iki adet sahte cep telefonu hattı çıkarttığı, sanıklar K6 ve K7'nun 27/08/2013 tarihinde A1 İlçesi X1 Bankası şubesine geldikleri, sanık K7 bankanın önünde beklerken, sanık K6'nin katılan K8'e sahte belgeler ile 50.000 TL tutarında kredi başvurusunda bulunduğu, ancak kredinin hemen onaylanıp ödenmemesi nedeniyle eylemlerini tamamlayamadan banka şubesinden ayrıldıkları, banka görevlilerinin olaydan şüphelenmesi üzerine yaptıkları araştırma neticesinde gerçek K8'e ulaştıkları ve dolandırıcılık fiilini öğrenerek krediyi kullandırmadıkları, A1 İlçesinde gerçekleşen dolandırıcılık eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı,

Olaydan bir gün sonra 28/08/2016 tarihinde sanıklar K6 ve K7'nun dolandırıcılık suçu işlemek kastı ile bu kez X1 Bankası Trabzon Şubesi'ne gittikleri, sanık K7 bankasın kapısının önünde beklediği sırada diğer sanık K6'nin yine aynı yöntemle sahte belgeleri ibraz ederek kendisini müşteki K3 olarak tanıtıp kredi başvurusunda bulunduğu ve başvurusu kabul edilerek müşteki adına 24.730,00 TL para çektiği, sanıkların bu dolandırıcılık eylemlerinin tamamlandığı, sanıklar K9 ve K7'in bankadan ayrıldıkları, sanıkların N1 plakalı aracı kullandıklarının tespiti üzerine, 28/08/2013 tarihinde Tirebolu'da yakalandıkları, araç içerisinde yapılan aramada müştekiler K8, K4 ve K3y'a ait aldatma kabiliyetini haiz sahte kimlik, ehliyet ve mesleki kimlikler ile, kişisel verileri içeren belgeler ile yakalandıkları, yapılan cep telefonu incelemesinde de, sanık K5'un olay öncesinde sanık K6'ye kişisel veri niteliğindeki katılanların annelerinin kızlık soyadlarını mesaj yoluyla göndermiş olduğu,

Sanıklar K5 ve K7 her ne kadar savunmalarında suçlamayı kabul etmemiş iseler de, sanık K6'nin diğer sanıklar ile birlikte hareket ettiğine dair beyanı, Trabzon ilinde gerçekleştirdikleri dolandırıcılık eyleminden sonra kendisi ile birlikte Tirebolu ilçesinde yakalanan sanık K7'nun üzerinde dolandırıcılıktan elde edilen 9800 TL paranın ele geçirilmesi ve sanık K7'nun eylemleri sırasında diğer sanık K6'yi bankaların önünde beklemesi, sanık K5'un sanık K6'ye katılanlar adına sahte kredi başvurularında kullanılmak üzere katılanların annelerinin kızlık soyadlarını mesajla gönderdiğinin tespit edildiği,

Sanıkların fikir ve eylem birliği içersinde A1 ilçesinde banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılığa teşebbüs ve Trabzon ilinde ise, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılık suçlarını işledikleri, sanıkların, katılanlara ait sahte olarak oluşturulmuş resmi kimlik belgelerini aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında, 27/08/2013 ve 28/08/2013 tarihlerinde birden fazla kez kullanmak suretiyle üzerlerine atılı resmi belgede sahtecilik suçlarını zincirleme biçimde işledikleri, sanıkların atılı suçları işlemek maksadıyla katılanlara ait kişisel veri niteliğindeki aile bilgilerini ele geçirmek suretiyle katılanlar K4, K8 ve K3'a karşı kişisel verileri ele geçirme suçunu işlediklerine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Hükümde, zincirleme suç yönünden yapılan uygulamanın da usul ve yasaya uygun olduğu, zira benzer konuda Yargıtay 21. Ceza Dairesinin 28/04/2015 tarihli, 2015/98 esas ve 2015/463 sayılı kararı ile aynı Dairenin 06/05/2015 tarihli, 2015/57 esas ve 2015/817 sayılı kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan X1 Bankası Trabzon Şubesi vekili Av. K2, sanıklar K5, K7, K6'nin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, kesin olmak üzere 12/01/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.