Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Davanın Davacının 1979 ve 1980 yılları için adına salınan gelir vergileri ve mali denge vergileri ile, kesilen kaçakçılık cezalarının vergi mahkemesi nezdinde dava konusu yapılarak mahkemenin cezaları kaldırmak suretiyle değişiklikle onama kararı Danıştay 3. Dairesi`

`nce de onanmış olduğundan kesinleşen vergi asıllarının ödendiği, vade tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süre için hesaplanan gecikme zammının ödenmediği nedeniyle söz konusu gecikme zammının cebri icra yoluyla tahsil edileceğinin bildirilmesi üzerine gecikme zammı hesaplanan sürede tutuklu bulunduğundan, mücbir sebep halinin mevcut olduğunu ve bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürenin işlemeyeceğinden terkini gerektiği yolundaki düzeltme talebinin vergi dairesi müdürlüğünce reddi üzerine şikayet yoluyla yaptığı başvurunun Maliye ve Gümrük Bakanlığınca reddine ilişkin 17.10.1989 gün ve 89/11612 sayılı yazıyla tesis edilen işlemin iptali isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Savcısı : Kutay Uğur

Düşüncesi : Olayda, yükümlünün vasisi tarafından açılan davada, 1979 ve 1980 takvim yılları gelir vergisi borcuna uygulanan gecikme zammını düzeltme ve şikayet yoluyla kaldırılması isteminin reddine ilişkin Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminin iptali istenilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, vergi mahkemesi ve Danıştay kararı üzerine vergi aslının ödendiği anlaşılmakta olup, yükümlünün cezaevinde olması nedeniyle olayda mücbir sebep bulunduğundan bahisle gecikme zammının kaldırılması istenilmekte ise de mahkeme ve Danıştay kararlarının tarihlerine göre, 213 sayılı Yasanın 3239 sayılı Yasa ile değişik 112. maddesi uyarınca hesaplandığı anlaşılan gecikme zammının Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 3.7.1989 günlü ve E: 1988/5, K: 1989/3 sayılı kararı karşısında kaldırılması zorunlu olduğundan, Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminde yasal isabet görülmemiştir.

Bu nedenle, davanın kabulü gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince Tetkik Hakimi İbrahim Erdoğdu`

`nun açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesinde, tutukluluk halinin vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak mücbir sebeplerden olduğu, aynı Kanunun 15 inci maddesinde de mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemiyeceği hükme bağlanmıştır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 8`

`inci maddesinde hilafına bir hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunun hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır.

Bu durumda aksine bir hüküm bulunmadığına göre, Vergi Usul Kanunun 15`

`inci maddesinde sürelerin işlemesine engellediği kabul edilen mücbir sebeplerin bulunması halinde Amme Alacaklarını Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunda yer alan sürelerin de bu sebep ortadan kalkıncaya kadar işlemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu davada, davacının gecikme zammı istenen süre içinde cezaevinde bulunduğu, Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğü yazısından anlaşılmıştır. Gecikme zammı kamu alacağının ödeme süresi içinde ödenmeyen kısmına vade gününü izleyen günden itibaren uygulanacağına göre, vade gününde mücbir sebeplerden birisinin bulunması durumunda vadenin bu sebep ortadan kalkıncaya kadar uzayacağı kabul edilmelidir.

Mücbir sebep nedeniyle yeni vade oluşmadan vergi asıllarının ödendiği anlaşıldığından hesaplanan gecikme zammında yasaya uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın kabulüyle Maliye ve Gümrük Bakanlığının 17.10.1989 günlü ve 89/11612 sayılı işleminin iptaline 2.4.1990 oyçokluğuyla karar verildi.

AYRIŞIK OY

213 sayılı Vergi Usul Kanunu`

`nun "Hesap Hataları" başlıklı 117 nci maddesinin 1 inci fıkrasında vergilendirme ile ilgili beyannamelerde matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olması hesap hatası olarak tanımlandıktan sonra aynı yasanın "Vergilendirme Hataları" başlığını taşıyan 118 inci maddesinin 2 nci fıkrasında açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınması da mükellefiyette hata olarak belirtilmiştir.

Olayda davacının tutukluluk hali nedeniyle süresinde ödenmeyen vergilere gecikme zammı uygulanıp uygulanmayacağı hususu uyuşmazlık konusu olup 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunda bu konuda gecikme zammı alınmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu durumda Vergi Usul Kanunu`

`nun 117 ve 118 maddeleri kapsamına giren bir hata söz konusu olmadığından ve konunun hukuki bir uyuşmazlığın çözümü kapsamında olduğuna göre uyuşmazlığın düzeltme ve şikayet yoluyla çözümlenmesine olanak bulunmadığından davanın reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyız.