Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONUNCU DAİRE

Esas No : 2012/1133

Karar No : 2015/5568

Temyiz Eden (Davalı) :

Karşı Taraf (Davacı) :

İstemin_Özeti : İzmir 2. İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen 17/11/2011 tarih ve E.2011/1952, K.2011/1763 sayılı kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı Kanun'un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının sonucu itibariyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

Dava; davacı hakkında, 5607 sayılı Kanuna muhalefet ettiğinden bahisle, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 17/2/2009 tarih ve 2009/1010 sayılı kararı uyarınca verilen idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen 5.834.306,94.-TL tutarlı, 16/10/2009 tarih ve 01 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.

İzmir 2. İdare Mahkemesince, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan idari yaptırım kararına karşı açılan davada İzmir 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 7/12/2009 tarih ve D.İş No.2009/251, D.İş Karar No.2009/274 sayılı kararı ile idari yaptırım kararının iptaline karar verildiği anlaşıldığından, idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Kanun'un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.

6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun'un 37. maddesinde, âmme alacaklarının hususî kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği; 55. maddesinde, âmme alacağını vadesinde ödemeyenlere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise, bu Kanun'un genel hükümlerinin, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; 17. maddesinin değişik üçüncü fıkrasında, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının genel bütçeye gelir kaydedileceği; dördüncü fıkrasında, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların, 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceği; 27. maddesinin birinci fıkrasında, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması hâlinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği hükümlerine yer verilmiştir.

İdarî para cezasına ilişkin genel kurallar Kabahatler Kanunu'nun çeşitli başlıklar altındaki bir çok maddesinde düzenlendiği hâlde, bunların ödeme emri ile ne zaman isteneceğini gösteren müstakil bir madde bulunmamaktadır. Kanun'un 17. maddesinin dördüncü fıkrasında, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği şeklinde dolaylı bir ifadeye yer verilmiş ise de, maddenin genel ifadesinden burada asıl anlatılmak istenilenin, cezanın hangi idare tarafından ve hangi hükümlere göre tahsil edileceğini göstermek olduğu anlaşılmaktadır. Kanun'un 27. maddesinde, idarî yaptırım kararının, onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulmaması hâlinde kesinleşeceği öngörüldüğünden, 17. maddesinde geçen "kesinleşen karar" ibaresinden, cezanın dava açılması hâlinde davanın sonunda kesinleşeceği sonucuna varılmakta ve dolayısıyla ancak bundan sonra ödeme emri ile istenebilmektedir.

12/5/2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 442 seri nolu Tahsilat Genel Tebliği'nin III. bölümünün "İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi" başlıklı (C) bendinde ve IV. bölümünde yer alan hükümlerden de aynı yönde düzenleme getirildiği görülmektedir.

Olayda ise, 5.834.306,94.-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosu kararına karşı 11/3/2009 tarihinde İzmir 9. Sulh Ceza Mahkemesinin Değ. İş 2009/251 sayısına kayden dava açıldığından ve ödeme emrinin düzenlendiği 16/10/2009 tarihi itibariyle henüz bir karar verilmediğinden, bu aşamada kesinleştiğinden söz etme olanağı bulunmayan para cezasının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık; Mahkemece, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan idari yaptırım kararına karşı açılan davada, İzmir 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 7/12/2009 tarih ve D.İş No.2009/251, D.İş Karar No.2009/274 sayılı kararı ile, idari yaptırım kararının iptaline karar verildiğinden, idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle verilen iptal kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile İzmir 2. İdare Mahkemesinin 17/11/2011 tarih ve E.2011/1952, K.2011/1763 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibariyle ONANMASINA 7/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye