Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Hafriyat Nakliyat Gıda Zirai Gübre Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı tarafından, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 376. maddesi uygulanarak 1/3 oranında indirilen vergi ziyaı cezaları için 1/2 oranında indirim yapılması talebiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

2004 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesini kanuni süresinden sonra verdiğinden bahisle 2007 yılında davacı adına kesilen vergi ziyaı cezası, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 376. maddesi uyarınca 1/2 indirim oranından faydalanılarak ödenmiştir. Daha sonrasında sahte fatura kullandığından bahisle re'sen tarh edilen katma değer vergileri ve kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin 02/04/2015 tarih ve 1, 4 ve 5 nolu ihbarnamelerin davacıya tebliği üzerine davacı tarafından anılan vergi ziyaı cezaları için de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 376. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim uygulanması istemiyle başvuruda bulunulmuş, başvurunun reddi üzerine dava açılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 376. maddesinde, adına vergi ziyaı cezası kesilen mükelleflerin birinci defasında 1/2, müteakiben kesilenlerde ise 1/3 oranında indirimden faydalanabilecekleri kurala bağlanmıştır.

Uyuşmazlıkta, davacının 2007 yılında kesilen vergi ziyaı cezası için 1/2 oranında indirimden faydalandığı açık olup müteakiben kesilen vergi ziyaı cezaları için ancak 1/3 oranında indirimden faydalanılabileceğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 13/03/2019 tarih ve E:2015/10595, K:2019/1868 sayılı kararı:

Vergi yargısında bir dava hakkında hükme ulaşılırken metodolojik bakımdan sırasıyla uyuşmazlık konusu maddi olay ve maddi olaya özgü kanun hükmü belirlenerek yorum yapılmalıdır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinde de belirtildiği üzere vergi kanunları lafzi ve sistematik olarak yorumlanmalı ve uygulanmalıdır. Sistematik yorum, hukuk normlarının tek başına değil bulunduğu sistem, düzenlendiği kanun veya tüm hukuk düzeni içindeki yeri dikkate alınarak yorumlanmasıdır.

Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin en önemli ilkelerinden olan hukuk güvenliği, belirliliği zorunlu kılmaktadır. 213 sayılı Kanun'un 376. maddesinde yer alan düzenlemeye göre muhatap, vergi ziyaı cezasını ödeyeceğini bildirirse birinci defada cezanın yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri indirilecektir.

Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için söz konusu madde metninde yer alan "müteakiben" ifadesi, hukuk güvenliği ilkesi çerçevesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun genel ruhu ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önüne alınarak yorumlanmalıdır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre şirketlerin belirli süreler için kurulma zorunluluğu bulunmamakta, şirketler kural olarak süresiz bir şekilde faaliyet göstermektedir. "Müteakiben" ifadesinin sınırsız süreli uygulanacak şekilde yorumlanması vergi mükelleflerinin ve sorumlularının bir defa indirimden yararlanmaları durumunda aradan onlarca yıl geçmiş olsa dahi yarı oranında indirimden yararlanamaması anlamına gelecektir. Adına kesilen vergi ziyaı cezasını kanunun verdiği hakkı kullanarak yarı oranında ödeyen mükellef açısından bu hakkın belirsiz süreli olarak elinden alınması hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturacaktır.

Buradan hareketle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Zamanaşımı süreleri" başlıklı 114. maddesi, "Tekerrür" başlıklı 339. maddesi ve dava konusu olayda uygulanacak olan "Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirme" başlıklı 376. maddesinin birlikte yorumlanmasından "müteakiben" ifadesinin beş yıl içinde kesilen cezaları kapsadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının yarı oranında indirimden yararlandığı 2007 yılı ile 2015 yılında adına kesilen vergi ziyaı cezaları arasında beş yıllık süre geçmiş olduğundan, 2015 yılında düzenlenen ihbarnameler ile tebliğ edilen vergi ziyaı cezaları "müteakiben kesilen" cezalar olarak değerlendirilemeyeceğinden, aksi yöndeki gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 20/04/2016 tarih ve 167 sayılı kararı ile 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un geçici 20. maddesi uyarınca kurulan yedi Bölge İdare Mahkemesi'nin faaliyete geçeceği tarihten itibaren geçerli olmak üzere Tokat ilinin vergi mahkemesi yönünden Sivas Vergi Mahkemesi yargı alanından çıkartılarak bağlı bulunduğu Bölge İdare Mahkemesi yargı alanı içerisinde bulunan en yakın vergi mahkemesi olan Samsun Vergi Mahkemesi yargı alanına bağlanmasına karar verilmiştir.

Dava konusu işlemin Tokat Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından tesis edilmiş olması ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un geçici 20. maddesi uyarınca kurulan Bölge İdare Mahkemelerinin 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren faaliyete geçmesi, yetki kurallarının da kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında incelenmesi gerektiğinden Tokat ili yargı çevresine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Samsun Vergi Mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.

Vergi mahkemesi bu gerekçeyle davayı yetki yönünden reddetmiş, dosyanın yetkili Samsun Vergi Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

Vergi mahkemesi, … Vergi Mahkemesinin ilk kararında yer verilen hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: İlk indirimden faydalanılan 2007 yılından bu yana birçok vergi affı yasası çıktığı, bu yasalar ile vergi ödevlerini yerine getirmeyen mükelleflerin bir nevi ödüllendirildiği, vergi affı çıkmadan önce cezalandırılan ve cezasını ödeyen mükellefler için adaletsizlik olduğu, 2007 yılında faydalanılan indirimin de bu af yasaları bağlamında değerlendirilmesi ve yok sayılması gerektiği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,

2-… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.