Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 9.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.05.2001 tarih ve 2000/52 - 2001/529 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 05.02.2002 günde davacı avukatı K1 ile davalılar avukatları K2 ve K3 gelip, temyiz dilekçesi-nin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi K4 tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili bankanın dava dışı F1 Mak.San.Tic.A.Ş., F1 Dış Tic.A.Ş. ve K5’dan kesinleşmiş 310.000 USD alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için girişilen icra takip dosyasından, borçluların üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının tahsili için İİK.nun 120/2 nci maddesi gereğince yetki belgesi alındığını, dava dışı borçlular ile davalılar arasında imzalanan 25.10.1995 tarihli protokol ile F1 Dış Tic.A.Ş., F1 Makine San.A.Ş. ve K5’ın davalılara olan borcunun tasfiye edildiğini, borçluların sözleşme hükümlerini yerine getirdiğini, tüm mal varlığının yeni kurulan davalı F2 A.Ş.ne devredildiğini, sözleşmenin yürürlüğe konulduğunu, bu arada, borçlu K5 tarafından Güney Afrika da kurulu F3 şirketinin de F2 A.Ş.ne devredildiğini, borçlar ödendikten sonra F3 şirketinin % 5 hissesinin geri verileceğini, ancak, % 60 hissesi F4 Finansal Kiralama A.Ş.ne, % 40 hissesi F5 Ltd.Şti.ne ait olmak üzere kurulan F2’in gerçek kazanç ve gelirlerinin gizlendiğini, gizlenen bu kazancın takip borçlularına ait olduğunu, takip borçlularının borçları F2 A.Ş. tarafından üstlenilmekle beraber, bu borçların ödenmesinden sözleşmeyi imzalayan davalıların da sorumlu olduğunu, hal böyleyken, davalıların haksız icra takipleri ile F1 şirketlerine ait iki adet taşınmazı satıştan devraldıklarını ileri sürerek, şimdilik, F2’den 2000 hisse alan F5 A..Ş.nin bu hisseleri borçlulara iadesine, K5’ın F2 A:Ş.ne devrettiği 400 hissenin iadesine, haksız olarak iktisap edilen taşınmazların tapu kayıtlarının düzeltilerek iadesine, % 5 F3 hisselerinin K5’a devrine, takip borçlularından olan alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı F6 Bankası T.A.O. vekili, derdest dava bulunduğunu, sözü edilen protokole müvekkilinin taraf olmadığını, takip borçlusunun açamayacağı bir davayı davacının yetki belgesi ile açamayacağını, aynı konuda açılan davanın ret edildiğini ve kesin hüküm bulunduğunu, takip borçlularının edimlerini yerine getirmediğini ve 01.12.1995 tarihli başka protokol düzenlendiğini, protokole göre takip borçluları lehine hiçbir alacak hakkı doğmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar vekili de cevabında, kesin hüküm bulunduğunu, takip borçlularından alacağı olmayan davacının böyle bir dava açamayacağını, derdest dava bulunduğunu, protokol’ün borcu sona erdirmediği gibi aksine ikrar ve şarta bağlı olarak tasfiyesine yönelik olduğunu, dava ve talep kalemlerinin hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, takip borçlusunun alacaklı olduğu kişinin 89/1 nci ihbarnamesine itirazı karşısında, ya, İİK.nun 338 ve 89/4 ncü maddelerine göre cezalandırma ve tazminata mahkumiyet isteyebileceği ya da, yasanın 120 nci maddesine göre alacak davası açması gerektiği, dava konusu olayda ise, davalıların cezalandırılması için şikayet ve dava hakkının kullanılmış olup, mahkemenin her halükarda tazminat ile ilgili talep ve davayı sonuçlandırması gerektiği, bu itibarla İİK.nun 120 nci maddesine dayanılarak açılan davanın yasal şartlarının oluşmadığı, öte yandan, Ankara Asliye 7.Ticaret Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılan davada aynı iddiaların ileri sürüldüğü ve davanın ret ile sonuçlandığı, bu defa yetki belgesi ile aynı ilişkiden doğan alacak iddiası ile açılan bu davanın kesin hüküm nedeniyle yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 250.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.720.000.-lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.04.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.