MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/831 E., 2023/1161 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;taraflar arasındaki ticari uyuşmazlık nedeniyle davalıya karşı dava açıldığını, Polonya’nın Lodz şehrinde yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek Polonya Lodz Bölge Mahkemesi'nin 23.06.2022 tarih, numaralı kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, müvekkiline savunma hakkı tanınmadığını, kararın 22.06.2022 tarihinde verildiğini, kesinleşme tarihinin ise 01.07.2022 tarihi olduğunu, bu durumun kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini ortaya koyduğunu, müvekkiline temyiz hakkı verilmediğini, savunma hakkının açıkça ihlal edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda dosya içerisinde yer alan belgelerden davalının o yer kanunları uyarınca hükmü veren mahkemeye usulüne uygun olarak çağrıldığı, yabancı mahkeme kararının ülke makamlarınca onanmış tercümesi ile ilamın kesinleştiğini bildirir yazının eklendiği, kararda açıkça kamu düzenine aykırı bir husus yer almayıp tenfiz şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Lodz Bölge Mahkemesi'nin 23.06.2022 tarih, numaralı kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya Halk Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması nedeniyle mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin karşılıklılık esasının bulunduğu, tenfiz yargılamasında uyuşmazlığın esasına dair yargılama yapılmadığından arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun tanıma ve tenfiz davalarında geçerli olmadığı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun (MÖHUK) 54. maddesinin (ç) fıkrasındaki düzenleme uyarınca, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmaması, mahkemede temsil edilmemesi ve bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında karar verilmesi tenfiz engeli olarak belirtildiği, MÖHUK’un 54. maddesinin (ç) fıkrasında düzenlenen hususlar için gözetilmesi gereken hukukun, tenfiz kararı verecek yer mahkemesinin usule ilişkin hükümleri değil, tenfize konu kararın verildiği ülke kanunları olduğu, anılan fıkranın giriş cümlesinin “o yer kanunları uyarınca,” şeklinde bir belirleme içerdiği, aynı fıkrada aynı cümle içinde ikinci kez tekrar edilmek suretiyle aynı hususun vurgulandığı ve “bu kanunlara aykırı bir şekilde” kelime dizisi kullanılarak konunun açıklandığı, bu fıkrada belirtilen hususların ihlal edilip edilmediğinin tenfizi istenilen kararın verildiği yer kanunlarına göre belirleneceği (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26/11/2014 tarih 2013/11-1136E., 2014/974 K. sayılı ilamı) tenfiz istemine konu ilamla ilgili yapılan yargılamada dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalının duruşmaya usulüne uygun bir şekilde çağrıldığı, gerekli ihtaratların yapıldığı, davalının cevap dilekçesi sunduğu dikkate alındığında savunma hakkının kısıtlandığına dair istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, yine, tenfiz istemine konu ilamın kesinleşip kesinleşmediğinin ilamı veren mahkemenin kanunlarına göre belirlenmesi gerektiği, bu husus taraf devletlerin tabi olduğu ikili sözleşmede de vurgulandığı, tenfize konu ilamın 01.07.2022 tarihinde kesinleştiğine dair şerhin bulunduğu, davalının savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, tenfizi istenen mahkeme kararına karşı bu hususta kanunyoluna da müracaat etmediği, hükmün Türk kamu düzenine aykırılık taşımadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 18.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi