Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde temyiz eden davalı şirket vekili Avukat K1 ve davacı şirket vekili Avukat K2 geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava kiralanan taşınmazın bir kısmını sonradan iktisap eden davacının kira alacağına yönelik olarak başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Her ne kadar mahkemece temyiz isteminin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de; hüküm davalı şirkete Tebligat Kanununun 35/1 maddesine göre tebliğ edilmiştir. Tebligat Kanununun 35/2 ve Tüzüğün 55.maddelerine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Evvelce yapılan tebligat usulsüz ise 35.maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir. Davalıya yargılama sürecinde yapılan tebligatlar Tebligat Kanununun 21.maddesindeki usule göre gerçekleşmiştir. Davalı tüzel kişiliğe haiz ticari şirket olup tüzel kişilere tebligatın ticaret sicilindeki adreslerinde yapılması yasa gereğidir. Dava dilekçesi ve duruşma gününe ilişkin tebligatlar davalı şirkete Tebligat Kanununun 21.maddesindeki usule göre yapılmış ise de tebliğ evrakında gösterilen adresler davalı şirketin kayıtlı adresi olmadığından tebliğ işlemi usule uygun değildir. Daha önceki usulsüz tebligata dayalı olarak davalıya aynı yasanın 35/1 maddesine göre yapılan tebliğ işlemi de usule uygun olarak kabul edilemez. Bu nedenledir ki davalıya yapılan hüküm tebligatı usulsüz olup davalı şirket vekilinin bildirdiği öğrenme tarihi itibariyle temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü ile temyiz isteminin reddine yönelik yerel mahkeme kararının kaldırılarak esasa yönelik temyiz incelemesine geçildi

Davacı kiralanan taşınmazın bir bölümünü sonradan iktisap etmiş olup davalı ile önceki malik arasında yapılan kira sözleşmesi uyarınca kendi payına isabet eden kira alacağının davalı kiracıdan tahsilini istemiştir. Uyuşmazlığın davacının halefi haline geldiği kira sözleşmesi hükümlerine göre çözüme kavuşturulacağında kuşku yoktur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.nun 4/1. maddesi gereğince dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemelerinde görülür. Görev bir dava şartı olup mahkemece resen nazara alınması gerekir. Mahkemece açıklanan bu husus nazara alınarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.