Hükümlerin tavzihinden bahis olan
Müzakere için tayin olunan 7/6/944 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 9.30'da toplanan Umumi Heyet Birinci Reis K1'ün başkanlığı altında müzakereye başlayarak ihtilafın esasını teşkil eden noktalar hulasaten Birinci Reis tarafından izah edildikten sonra söz alan:
K2: Tavziha müteallik hükümlerin temyiz mukarreratı hakkında da tatbiki lazım gelip gelmiyeceği hususu iki daire arasında ihtilaflıdır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 455 inci maddesinde yazılı olduğu üzere hüküm müphem veya gayri vazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse iki taraftan herbiri ibhamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini isteyebilir.
Temyiz Mahkemesi hüküm mahkemesi değildir. Temyiz mukarreratı hakkında böyle bir tetkik yoluna müracaata esasen lüzum yoktur. Çünkü temyiz kararları ya tastike mütedair olur. Bu surette tavzih olunacak bir cihet mevzuubahis olamaz. Mucibi tavzih bir noktası varsa esas hükmün tavzihi talep olunmak lazım gelir. Veya temyiz olunan kararlar nakzedilir. Bu surette de tavziha mahal görülemez. Çünkü kararı bozulan mahkeme nakzı yanlış anlamış ise verdiği karar temyizen nakız muktezasına uygun olduğundan yine bozulur. Ve bundan kat'annazar tashihi karar yolu açık olduğundan bu tarikle de maksat hasıl olur.
Şimdiye kadar icraya intikal eden temyiz kararlarından hiç birinin metninde tereddüt edildiğini veya tavzihi istilzam eder bir hal iktisap ettiğini görmedim. Binaenaleyh Temyiz Mahkemesi kararlarına karşı tavzih yolunun açılması zaid ve işlerin lüzumundan fazla uzaması bakımından da muzırdır. Çünkü isabet kadar süratli de ehemmiyeti var. ikisi içtima ederse hak sahibi tatmin edilmiş olur. Nadiren lüzum hasıl olsa bile bunun için böyle işlerin uzamasını mucip bir yolun açılması doğru olur mu? Bir şeyin faidesiyle zararı mukayese olunmak icap eder. Bir şey ki zararı, mahzuru fazladır, bunu terketmek zaruri olur. Ender hadisat için hüküm konulamaz. Hükümler ekser içindir.
Temyiz Mahkemesi kararlarına karşı tavzih talep olunamayacağı hakkında Temyiz Mahkemesi Umumi Heyetinin teşrinievvel 940 tarihli kararım musaadenizle okuyorum. (Temyiz Mahkemesi Umumi Heyetince nakzedilen kararın tavzihi talep olunmakta ise de temyiz kararlarına karşı tavzih talep olunamayacağından dilekçesinin reddine) gerek Umumi Heyetin işbu kararı, gerek tashihi karar yolu açık olduğundan iadei muhakeme tarikinin temyiz kararlarına karşı kapalı olduğuna dair bulunan tevhidi içtihat müessesesi kararı temyiz mukarreratına karşı tavzihin caiz olmayacağı hakkındaki mütalaamı teyit ettiğini ilaveten arzeylerim.
K3: İhtilafın mahiyeti temyiz kararlarına karşı tavzih talep olunup olunamayacağı meselesidir. Muhterem muhasımlarımız,
1- Tavzih faslındaki hüküm ve mahkeme kayıtlarından istidlal süretiyle,
2- Temyiz kararlarına karşı tashihi karar yolu mevcut olduğundan ve nihayet temyiz kararlarının tavzihini talep etmek işleri uzatacağından bahsile temyiz kararlarının tavzihi talep edilemeyeceği fikrindedirler.
455 ve müteakip maddelerdeki hüküm ve mahkeme kayıtlarından Temyiz Mahkemesi ilamlarının tavzihi talep edilemeyeceği istidlal edilemez. Filhakika Temyiz Mahkemesi bir hüküm mahkemesi değildir. Temyiz Mahkemesi asliye ve sulh mahkemelerinden verilen hükümlerin mevzu Kanunlarına uygun olup olmadığını tetkik ile mükellef bir teşekküldür. Fakat bundan temyiz ilamlarının tavzihi talep edilemeyeceği neticesi çıkarılamaz. Zira ibham ve tenakuz sulh ve asliye mahkemeleri hükümlerinde olabileceği gibi temyiz ilamlarında da olabilir.
Temyiz ilamlarının şümul ve neticelerinin veya manasının neden ibaret olduğunun tayininde tereddüt edilebilir. Yahut temyiz kararında birbirini bozan fıkralar bulunabilir. Hükmün icrasındaki ve ya ittiba ve ısrar hususundaki müşkülatı bertaraf etmek ancak tavzih yoluna müracaat etmekle kabil olabilir ki bunu tavzih etmek de o hükmü veren Temyiz Mahkemesine aittir. Kaldı ki, Temyiz Mahkemesinin mahkeme hükmünü tadil ve ıslah suretiyle de tasdik edebileceği kabul edilmiştir. Bu takdirde temyiz ilamlarına karşı tavzih yoluna müracaat etmek daha ziyade kesbi zaruret eder. Bahsolunan tevhidi içtihat kararının hadiseye şümulü olmadığı gibi Tevhidi içtihat Müessesesi, Heyeti Umumiye kararı ile de bağlanamaz. Temyiz ilamlarına karşı tashihi karar yolu var, buyurdular. Bu da temyiz ilamlarının tavzihi talep edilemeyeceğine delalet etmez. Çünkü bil kerre Temyiz Üçüncü Hukuk Dairesinden sadır olan ilamlar hakkın da tashihi karar yolu kabul olunmamıştır. Diğer dairelerin kararlar hakkında da tashihi karar talebi bir müddet ile mukayyettir. Halbuki
İşleri uzatmak bahsine gelince, fikrimce tavzih caiz değildir dersek işler daha ziyade uzamış olur. Çünkü, mesela nakzolunan bir işte hakim seri ve salim bir karar verebilmek için nakzın müeddasıni iyi anlamak lazım gelir. Aksi takdirde muhakemenin icrasında bil çok müşkülat ve teşevvüş hasıl olur. Binnetice vereceği hükümde de isabet mülahaza edilemez. Bu sebeplere binaendir ki, tavzih talebi mahkeme hükümlerine münhasır olmayıp temyiz kararlarına da şamildir.
K4: 330 tarihli İcra Kanununun altıncı maddesi mucibince hüküm vazıh olmadığı surette icra memuru ilamı veren mahkemeden istizah ederdi. Mülga mevzuatımızda
Bu fasıl H.U.M.K. numuzun alındığı Nöşatel usul kanunundan aynen iktibas olunmuş ve kanunumuzun
Tavzih ve aslına göre tefsir tarafların adresleri, iddia neticeleri hesap hataları hakkında hükmün aydınlatılmasından ibarettir. Yani tavzih ve tefsir ilamın hüküm fıkrasında, "dispositif kısmında" cari olup mucip sebeplerinde, "motif" de cari değildir. Bu fasılda hükmün tavzih ve tefsiri hangi hallerde ve şartlar altında ve ne şekil ve merasim dairesinde ifa olunacağı gösterilmiştir.
Tavzih ve tefsir faslının temyiz mukarreratına da şümul ve derecesi hakkındaki düşünceme gelince, kanunumuzun alındığı Nöşatel usul kanunu Neuchatel kantonu adliye teşkilatına göre district mahkemeleriyle (bizim teşkilatımızda sulh mahkemelerine benzetilebilir) Kanton mahkemesinde (Teşkilatımızda asliye mahkemesi denilebilir) cari muhakeme usulünü gösterir. Gerçi Kanton mahkemesinin bazı hususlarda istinaf ve temyiz salahiyeti varsa da, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzun temyiz faslına göre temyiz tetkikatı isviçre Federal Mahkemesinde icra olunur, isviçre Federal Mahkemesi teşkilatı ve hukukta cari muhakeme usulleri kanununa göre Federal Mahkemesinden verilen hükümlerin tavzih ve tefsiri usulü mevcuttur. Ancak kanunumuzun temyiz faslı Federal kanunundan muktebis olmadığından bizde temyiz mahkemesinden verilen hükümlerde tavzih ve tefsir mutlak surette cari olamaz. Hükümlerin tavzih ve tefsiri ilamı veren mahkemeden istenebileceğine göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzun 438 inci maddesi mucibince tahkikat ve muhakemeye muhtaç olmıyan hallerde mezkur maddenin verdiği cevaza binaen Temyiz Mahkemesi yeniden bir hüküm tesis ettiği hallerde yalnız cari olabilir. Tastik ve nakız hallerinde cari olamaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzun temyiz faslında Federal Mahkemesinde cari olmıyan iki usul konmuştur. Biri tashihi karar yolu, diğeri de asliye ve sulh mahkemelerinin nakız kararlarına karşı ısrar yoludur, işte bu iki tarz temyizde cari olmıyan hükmün tavzih ve tefsiri yerine kaim olabilir.
Binaenaleyh temyizde tashihi karar ve ısrar yolu olduktan sonra Temyiz Mahkemesinin herhangi bir dairesi için tavzih ve tefsir hükmün temyiz mukarreratında cari olmaması da bir mahzur tevlit etmez.
K5 : Tavzih beyana taalluk eder. Bir tarike müracaati tazammun eder.
Bizde yenilik olarak tavzih faslı konmuştur. Bunu kül halinde kabul etmek lazımdır. Islah, üçüncü şahsın duhulü temyizde cari değildir. Mahalli mahkemesi mütekellim olan temyiz mahkemesinin ne kastettiğini nasıl anlayabilir? Mücmelin izahı mücmile aittir Tavzih beyana taalluk eder. itiraz, temyiz, tashihi karar bir haksizliğin düzeltilmesi talebidir. Tashihi karar da tevzihten müstağni kılmaz. Müphem olduğundan dolayı tashihi karar ediyorum dese bunu esbabı erbaadan birine temas etmez diye red ederiz. O halde tashihi kararı tavzih yerine nasıl ikame ediyorlar?
K6: Sehiv ve hata Temyiz Mahkemesinde de olabilir ve ıslah edilmek lazım gelir. Temyiz ilamı ibham ve mütenakız fıkraları ihtiva eder ve taraflardan biri sizin bu kararınızın tashihini isteyeceğim, fakat şu noktayı anlamak isterim, derse bunu yapmayacak mıyız? Tashihi karar sureti ile bu ibhamı anladıktan sonra ikinci bir tashihi karar yaparsa kanun yolları kapanmış mi denecek? Kaidedir ki, mücmeli izah mücmile aittir. Taraflar gerek tashihi karar haklarını kullanabilmeleri ve gerek hakimin temyizin noktai nazarını anlayabilmesi için tavzih zaruridir. Kanunun ruhu da vardır. Gerçi Temyiz, hüküm mahkemesi değildir Fakat kelimelere saplanıp kalmak doğru olamaz. Aklın lüzumlu gördüğü şeylerde o dairede hareket etmek lazımdır.
K7: Söylenmeyenleri söylemek azmindeyim. Temyiz faslında sarahat olmayan şeylerden bir çokları temyiz faslında cereyan etmektedir. Tebligat bu cümledendir. Tavzihin Temyizde de cereyan etmesi halindeki faidei azime tebarüz ettirilmiştir. Usulümüz hüküm ve kararı elfazı müteradife olarak kabul etmiştir.
K8:
Hükümlerin tavzihi faslının temyiz faslından sonra gelmesi, temyiz kararları aleyhinde tavzihin .caiz görüldüğüne delalet etmez. Bu ciheti bu yolda ileri sürülen mütalaaya cevap olarak arzediyorum.
Tavzih talepleri temyiz kararları hakkında değil, hüküm mahkemelerinin karar ve hükümleri hakkında olur. Bu hususu H.U.M.K. nun tavzihe mütedair olan faslının açık ifadeleri ve hükümleriyle anlamak mümkündür.
Bir kerre tavzihin ne sebeple istenebileceğini bildiren
Bu iki maddenin mevzuları birbirinden tamamiyle farklıdır. Önce söylemekliğimiz icap eder ki, bizim ihtilafımız
Bu beyandan -sonra
Kanunda kullanılan ıstılah ve tabirlerin muayyen ve muhtes mana ve mefhumları vardır. Bunlara kıymet ve ehemmiyet verilmek icap eder. Usul kanunu hükümlerine göre Temyiz Mahkemesi hüküm mahkemesi değildir, kanun mahkemesidir. Hükmü veren mahkeme denilince bu ifadede Temyiz Mahkemesi dahil olmaz. Usulün temyiz faslı ve diğer fasıllarının alakalı maddeleri gözden geçirilirse hüküm mahkemeleri için karar veya hüküm verdi diye karar ve hüküm kelimeleri kullanılmış ve .fakat Temyiz Mahkemesi için hüküm verdi denmemiş olduğu görülür. Temyiz mahkemesi için hüküm tesisi yoktur, kanun hükümlerini korumak vardır. Usulün
Bundan başka
Temyiz olunan hüküm veya karar, temyiz tetkikatı sonunda biraz evvel söylediğim gibi tastik veya nakız veya tadil ve tashih suretiyle tastik olunur veyahut temyiz "talebi reddedilir. Bir temyiz kararı bu ihtimaller dışında değildir;
1- Temyiz kararı tastike mütedair bulunursa, böyle bir kararda ibham ve mütezad fıkraların mevcudiyeti nasıl olur? Akla gelen tastik kararının esbabı mucibesi müphem ve gayri vazıhtır yahut mütezat fıkraları muhtevidir, bu olabilir. Fakat şunu arzedeyim ki, ibham ve vuzuhsuzluk ve mütezat fıkralar usulün
Bu mütalaaya ilave olarak temyizin tastik kararlarına karşı tashihi karar yolu da olduğunu ve icap ederse bu yola da gidilerek düzeltilmesi istenilen mucip sebeplerin tashihi istenilebileceğini arzederim.
Sayın muarızlarımız, bir tastik kararında mütenakız esbabı mucibeler olabilir. Şöyle yapılmamış denir, fakat o yapılmış olur. Bu ibarelerin ne saikla söylendiğini Temyiz bilir. Bu sebeple temyiz kararında tavzih olur buyurdular. Biraz evvel arzettim. Bir tastik kararında tenakuz ve ibham kusurlar bu kararın esbabı mucibesine müteveccih bulunur. Esbabı mucibenin şu veya bu sebeple tavzihi olmaz ve buna lüzum yoktur. Kanun hükümden bahsediyor. Bu suretle kendilerine cevap vermiş oluyorum.
2- temyiz kararı nakza mütedair ise ve bu bozma kararında ibham ve mütenakız fıkralar bulunursa mahalli mahkemesinin hadise mahiyetine Ve iddia ve müdafaalara göre kanun hükümleri dairesinde davayı görmesi ve hükme bağlaması icap eder. Mahkeme ya nakızdan anladığına ve kanun icabına göre yeniden tetkikat yapar ve hükmünü verir veya evvelki kararında ısrar eder. Her iki halde de bu hüküm ve kararlar tekrar temyiz yoliyle tetkike tabi bulunur. Muamelenin bu suretle cereyanı pek tabiidir. Kanun hakime bir tavzih talebi hakkı vermemiştir. Tarafların böyle bir yola müracaat etmemeleri halinde hakim ne yapacak ve nasıl karar verecek idise onu yapar. Bundan başka alakadarlar iddia ve müdafaaları bakımından temyiz kararlarındaki ibham ve tenakuzdan dolayı tashihi karar da isteyebilirler. Bu hal ve vaziyette tavzih istemenin yeri ve lüzumu yoktur,
Bozma kararındaki ibham ve tenakuzun tashihi karar sebebi olabileceğinde şüphe edilemez. Çünkü tavzih sebeplerinin ilk (hükmün müphem ve gayri vazıh olması) halidir. Usulün
Bundan sonra diğer tavzih sebebi hükmün mütenakız fıkraları ihtiva etmesi halidir. Bu da usulün
Sayın Reisimiz Bay K5 nakızdan bir mana çıkmazsa hakim ne yapsın ve sonra tashihi karar, tavzihi temin edecek bir yol değildir, onun sebepleri başkadır, buyurdular. Bu maruzatımla kendilerine cevap vermiş oluyorum.
3- Temyiz kararı temyiz talebinin reddi hakkında ise, bu kabil kararlar mahiyeti itibariyle tavzih istemez, red reddir. Bunun ibhamı ve tenakuzu olmaz. Şayet bir red kararında ve müddet hesabında her hangi bir hesap sehvi olursa bu her zaman tashihi karar yoliyle tashih olunabilir. Nasıl ki, daima yapıyoruz. Tashihi karar yolu nün kabul olunmadığı işlerde beyan olunduğu veçhile, hesap hatasına müstenit bir red kararının düzeltilmesi yolu tavzih yolu olamaz. Tavzihin sebebi bellidir. Onun yolunu başka aramak icap eder. Hadise
4-temyiz kararı tadil ve tashih suretiyle tastike mütedair ise,
Hülasa, bu ihtimalde Temyiz Mahkemesince yeni bir hüküm verme yoktur, verilmiş bir hükmün tastiki vardır. Tadil ve tashih suretiyle tastik için fıkraya konulan kayıt ve şartlar bir tavzih sebebini istilzama müsait değildir.
Şimdi diğer bir iddiaya geçiyorum. Tashihi kararda, tavzihi müstelzim bir hal olursa yani ibham ve tenakuz bulunursa iddiası. Bu ihtimal de varit değildir. Tashihi karar mevzuunu ve bunun tetkiki usulünü gözden geçirirsek tashih kararında tavzih istemeyeceği anlaşılır, şöyle ki;
Bir temyiz kararı aleyhinde tashihi karar talebi kanuni sebeplere müstenit ise, tashihi karar talebi kabul olunur. Evvelce verilen temyiz kararı kaldırılır. Temyiz olunan hüküm veya karar hakkında yeniden temyiz tetkikatına başlanır. (Usulün
Tashihi karar talebi kanuni sebeplere istinat etmez de reddolunursa bu red kararının tavzihi olmaz. Bu kabil tashih taleplerinin reddi kararına karşı tavzih talebini kabul etmek tashihi kararlara karşı isim değiştirmek suretiyle tekrar tashihi karar yolunu açmak olur. Usulün
Mütezad fıkralar tashihi kararda olursa deniyor, bunun cevabı geçen sözlerimde vardır. Tashihi karar talebi sonunda mahallinin hükmü tastik olunursa veya bozulursa tavzih sebeplerinin ne yolda bir tetkike tabi tutulabileceğini arzettim.
Bundan sonra sulh işlerinde temyiz kararlarına karşı tashih karar yolunun kabul edilmemiş olması temyiz kararlarına karşı tavzihin kabulünü de lüzumlu kılmaz. Çünkü, Temyiz Mahkemesinin bir sulh davası hükmünü tastik ve nakzetmesi hallerinde yukarıda arzettiğim veçhile tavzih vaziyetleri mütalaa ve tetkik olunur. Tastik veya nakız kararlarında tavzihe niçin lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını arzettim. Ayni haldir. Tashihi karara lüzum olmadan mesele hallolunabilir. Tadil ve tashih suretiyle tastik karar vermesi halinde de hadiseye uyarsa
Şu ciheti arzedeyim ki, kanun vazumız bir lüzum ve düşünce ile sulh işlerinde tashihi karar yolunu kabul etmemiştir. Bu işlerin fazlaya tahammülleri olmadığından kısa kesilmesini istemiştir. Tavzih yolu adı ile bir tashihi karar yolu açamayız.
Hulasa,
K2: Sükut kabul etmek demektir. Temyiz faslında bulunan bazı maddeler tatbik edilir. Ancak kabili telif olmak şartiyledir. Biz tavzihi kabili telif görmüyoruz.
Temyiz tetkikatı tavzihten müstağni bir netice olduğu için ancak tashihi karar yolunu gösterdiğim. Yedi senedenberi Temyiz Mahkemesine kararlarımızın vuzuhsuzluğundan dolayı bir müracaat sebketmemiştir.
Hüküm tadil edilmez. Temyiz Mahkemesinde tesis yoktur.
Birinci Reis: Temyizin bir kararında ibham ve tenakuz görülürse bu kendisine izah ettirilemezse kime izah ettirilecektir? Kanun bir tavzih yolunu kabul etmiştir. Temyiz kararlarına tavzih olunamaz demeğe bir kül olan kanun hükümlerinin mani teşkil etmesi lazımdır, demeleriyle neticede:
Hükümlerin tavzihinden bahis olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 455 inci maddesinin Temyiz Mahkemesi kararlarma şümulü olup olmadığı hakkında Temyiz Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesiyle İcra ve İflas Dairesi kararları arasında ihtilal mevcut olduğu verilen izahattan anlaşılmıştır.
Tavzih talebinin hükmü veren mahkemeye iki nüsha olarak ita edilecek arzuhal ile vaki olacağından bahis olan usulün
İbham ve tenakuz sulh ve asliye mahkemeleri hükümlerinde olabileceği gibi Temyiz Mahkemesi ilamlarında da olabilir. Hususiyle Temyiz Mahkemesi, usulün
Filvaki temyiz kararları aleyhine tashihi karar talep olunabilirse de bu, bu husustaki temyiz ilamının tavzihi talep edilemeyeceğine delil olamaz. Çünkü Temyiz Üçüncü Hukuk Dairesinden sadır olan kararlar aleyhinde tashihi karar talebi kanunen kabul edilmemiştir. Diğer temyiz daireleri kararlarına gelince, bunlarda da tashihi karar talebi bir müddetle mukayyettir. Halbuki