OLAY
Bursa ile Balıkesir arasındaki bir ilçede yer alan tarım arazisi için önce (A) adına…
SORULAR/CEVAPLAR
1) (A)’nın taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğu iddiasıyla (Ü)’ye karşı açtığı el atmanın önlenmesi davasısında (Ü), mülkiyetin kendisine ait olduğunu ileri sürerek ilgili tapu sayfasını delil olarak sunmuştur. Bu uyuşmazlığın nasıl çözümlenmesi gerekir?
MK m.1000 uyarınca her taşınmaza kütükte bir sayfa ayrılır. Somut olayda ise aynı taşınmaz için bir değil hataen iki ayrı kütükte iki ayrı sayfa açılmıştur. Bu durum, çift tapu ya da mükerrer tapu olarak adlandırılmaktadır. Bu tip bir durumda en önemli sorun, taşınmazı tapuda malik gözüken kişilerin birinden sonradan devralan üçüncü kişinin iyiniyetinin korunup korunmayacağıdır. Doktrindeki bir görüşe göre, taşınmaz aynı tarihte iki ayrı kişi adına kaydedilmişse, MK m.1023 koruması devreye girmez. Buna karşılık, taşınmazlardan biri önce diğeri daha sonraki bir tarihte kaydedilmişse eski tarihli kayda dayanarak ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu hakkı MK m.1023 uyarınca korunur. Doktrinde diğer bir görüş ise, taşınmazların farklı tarihlerde kaydedilmesi halinde, sonraki kayıtta malik gözüken kişinin zilyet olup olmadığına bakılmalı ve zilyet olması şartıyla ondan ayni hak kazanan kişinin iyiniyeti korunmalıdır. Son olarak bir diğer görüş ise zilyetliğe ilişkin MK m.988-989 hükümlerinin çift tapu durumunda da kıyasen uygulanması gerektiğini savunur.
Çift tapu durumunda doktrindeki hakim görüş ve Yargıtay uygulaması ise MK m.1023’ün uygulanamayacağı yönündedir. Zira, çift tapu halinde farklı bilgiler içeren iki tapu kaydı olacak ve tescil açıklık hükmünü kaybedecektir. Şöyle ki, tapu sicilinin herkese açık olduğunu öngören MK m.1020, f.1 ve bu kayıtların bilinmediğinin ileri sürülemeyeceğini öngören MK m.1020, f.3 uyarınca taşınmazı, sonradan adına kayıt yapılan malikten devralan üçüncü kişi, önceki kaydı bilmediğini iddia edemeyecektir.
Somut olaydaki uyuşmazlığı hakim görüşe göre cevaplayacak olursak, taşınmaz önce (A) adına tescil edildiğinden (A)‘nın taşınmaza malik olduğunu söylemek gerekir. Bu durumda mülkiyeti kazanamamış olan (B), taşınmaz üzerinde aslen malik değildir. (B) adına yapılan tescil ise yolsuz tescil hükmündedir. Bu itibarla, hakim görüşe göre MK m.1023 koruması devreye girmeyeceğinden (Ü) mülkiyeti kazanamamıştır.
2) Olayda (Ü), devletin sorumluluğuna gidebilir mi?
MK m.1007 uyarınca devletin sorumluluğuna gidilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında bir hukuka aykırılık olması, zarar olması ve hukuka aykırı tutulması ile zarar arasında illiyet bağı bulunması gerekir. Çift tapu devletin kusursuz sorumluluğunu gerektirebilecek hallerden biridir. Somut olayda; tapu kaydının hukuka aykırı tutulması, zarar ve bunlar arasında illiyet bağı bulunması şartları sağlanmakta olduğundan yolsuz kayda güvenerek işlem yapan (Ü) devletin sorumluluğuna gidebilir.