Bu doküman Resmi Gazete dışında bir kaynakta yayınlanmıştır. Konsolide metin çalışmaları ilgili kaynak güncellendikçe sağlanabilmektedir.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Sayı39044742-010-209195
16.11.2016
KonuMükellefin adına kayıtlı arsa üzerine yaptıracağı özel inşaatın vergisel yükümlülükleri
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ek dilekçenizde, mobilya alanındaki faaliyetinize ilişkin gelir vergisi mükellefiyetinizin bulunduğu, adınıza kayıtlı arsa üzerinde tarafınızca özel inşaat yapılacağını ve bu dairelerin satılmayacağını belirterek,
-Ticari olmayan bu inşaata ilişkin mevcut mükellefiyetinizin bulunduğu vergi dairesine herhangi bir bildirimin yapılıp yapılmayacağı,
- İnşaat ile ilgili satın alınan inşaat malzemelerinin T.C. kimlik numaranızla fatura edilmesi nedeniyle bu faturalarda yer alan KDV nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı,
- Satın alınan inşaat malzemelerine ilişkin faturaların Ba bildiriminin yapılıp yapılmayacağı, hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
A- Gelir Vergisi Kanunu Yönünden:
Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş, söz konusu maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Söz konusu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ticari faaliyet bir tür emek sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Gerçek kişilerin ticari gaye olmaksızın, servetin nitelik değiştirmesi veya bir takım zorunlu nedenlerle gayrimenkul inşa etmeleri ticari faaliyet olarak kabul edilmemektedir.
Özel İnşaat yapımında gayrimenkullerin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurlarını açıkça taşıması, yapılan faaliyetin ticari sayılması için yeterlidir.
Şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşan mesken veya şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmamakla birlikte işyeri ya da mesken ve dükkan ünitelerinden oluşan inşaatın yapılması durumunda, ticari bir organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça ortaya çıkması nedeniyle bu faaliyetin de ticari sayılması gerekmektedir.
Bu itibarla, adınıza kayıtlı arsa üzerine yapılacak özel inşaatın şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olması veya bu inşaatta işyerinin de olması halinde, söz konusu inşaat işinin ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, inşaatın mesken inşaatı olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmaması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olmaması halinde özel inşaat kapsamında gerçekleştirilen bu faaliyet ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı tabiidir.
Öte yandan, söz konusu inşaatın ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmemesi halinde çalıştırılacak işçilerin ücretlerinin, anılan Kanunun 64 üncü maddesi hükmü gereğince diğer ücret olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup, diğer ücretli olarak çalıştırılan işçilerin hizmetin ifa olunduğu bütçe yılının ikinci ayında; takvim yılı içinde işe başlamış iseler işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde vergi dairesine başvurarak vergi karnesi üzerinde vergilerini tarh ettirmeleri gerekmektedir.
B- Vergi Usul Kanunu Yönünden:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde bentler halinde sayılan mükellefler Kanunun 168 inci maddesinde belirtilen sürelerde işe başlamayı vergi dairesine bildirmek mecburiyetindedirler.
Aynı Kanunun 158 inci maddesine göre, öteden beri mükellef olanların mevcut durumlarında (işleri bağlamında) meydana gelen (yeni bir vergiye tabi olma, mükellefiyet şekli ve muaflığa geçmek yönündeki) değişiklikler ile 159 uncu madde uyarınca işyerlerinde oluşan artış ve azalışları vergi dairesine bildirme zorunlulukları bulunmaktadır.
Mezkur Kanunun 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış olup, bu kayıtların Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde geçen fatura ve benzeri vesikalarla tevsik edilmesi zorunlu bulunmaktadır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Vergi Usul Kanununda vergi mükelleflerinin bildirim görevleri ile düzenleyeceği belgeler ve kayıtların tevsikine ait hükümler yer almaktadır. Gelir, kurumlar ve katma değer vergileri yönünden mükellef olmayanlar bu hükümlere tabi bulunmamaktadır.