III. Değer Artış Payına İlişkin Kazandırmalar
Edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin kanun hükümlerinde eşlerden birinin diğerine…
Bu tür hükümler içeren “Değer Artış Payı” kenar başlıklı TMK m.227 uyarınca:…
“Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık olmaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malı tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır, bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.…
Böyle bir malın elden çıkarılmış olması halinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.…
Eşler yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.”…
Bu hükmün kapsamına tamamen ivazsız olarak bir eşin diğer eşe belli amaçlarla yaptığı…
Bu alacağın yasal mal rejiminin tasfiyesinde nasıl göz önüne alınacağına aşağıda…
TMK m.227’deki alacağın doğumu için, kazandırmada bulunanın buradaki amacının, eşine…
Bir diğer sorun da buradaki “..malın..” kelimesindeki “mal” kavramıdır. Mal aslında eşya hukukunun ve borçlar hukukunun, hatta genel olarak medeni hukukun standart bir terimi değildir. Medeni Hukukta “eşya” kavramı vardır ve prensip olarak “taşınır” ve “taşınmaz” olarak ayrılır. Hak kavramı bakımından ise, “malvarlığı hakları” ile “kişi(şahıs) varlığı hakları” en temel ayırımdır. Konumuzu oluşturan malvarlığı hakları ise, “aynî haklar, “alacak hakları”, “maddi değeri olan yenilik doğuran haklar”, “sınaî haklar” ve “fikrî hakların maddi yönleri” olmak üzere ayrılır. Görüldüğü üzere, hukukta terminolojik olarak yeri olan kavram “malvarlığı”dır. O halde TMK m.227 düzenlemesinde “mal” kelimesi ile gerçekte ne kastedilmiştir? Burada iki farklı yorum mümkündür. Dar yorumla buradaki mal teriminin sadece taşınır ve taşınmaz eşyaları ifade ettiği kabul edilirse; örneğin, eşin ev, işyeri veya araba gibi mallarının edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına yönelik masraflarla sınırlı bir uygulama söz konusu olacaktır. Fakat geniş bir yorumla burada her türlü malvarlığı değerinin kastedildiği kabul edilirse, eşin ekonomik yönüyle fikrî ve sınaî bir hak yahut bir hisse senedi hatta bir alacak hakkı elde etmesini, korumasını, kullanmasını sağlayan masraflar da bu kapsama girebilecektir. Bu takdirde, örneğin, eşin bankadan kredi almasını sağlamak için teminat masrafları; eşin alacağını takip ve dava etmesi için ödenen harçlar; eşin taşınırlarının – taşınmazlarının haczini önlemek için üçüncü kişiye olan borçlarının ödenmesi; eşin işletmesinin devamı veya gelişmesi için ödenen işletme borçları, vergileri, bu madde kapsamında değer artış payı alacağı yaratacaktır. Kanımca burada geniş yorumun