B. TKHK m. 4 f.6’ya Genel Bakış
TKHK m. 4 f.6 c.1’e göre: “Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılır.”…
Bu düzenlemenin uygulama şartları, parçalara ayrılacak olursa, maddenin uygulama…
Görüldüğü üzere madde, uygulama sonuçlarının tatbik edilmesinde teminat verenin gerçek…
Bu şartlar varsa, hangi kişisel teminat sağlanmış olursa olsun, bu teminat adi kefalet…
Bu düzenleme öğretide eleştiri konusu edilmiştir: Eğer adi kefalet dışında herhangi…
Maddenin zikredilen uygulama sonucunun nasıl bir hukuki etki doğuracağı ise, öğretide…
Bu tartışmada, kimileri burada yasal (yasa gereği (kendiliğinden) gerçekleşen) bir…
İlgili görüşler arasında, olası bir sonuç farklılığı, tüketicinin var olan borcunun bir başkasına devredildiği kurgularda gündeme gelebilir. Bu olasılıklarda, ilgili teminat da borçla birlikte (pek tabii TBK m. 198 f.2 hükmündeki modalitelerin gerçekleşmesi kaydıyla) devralan kişinin yeni durumda faydalanacağı teminat acaba hala daha bir adi kefalet mi olacaktır, yoksa şartlar artık değiştiği için madde devre dışı kalacak ve ilk durumda asıl kurulmak istenen ve kefalete dönüşen teminat gerisin geriye özüne mi dönecektir, işte tam bu noktada kafalarda ciddi soru işaretleri belirebilir. Yasal tahvil ve değiştirilmiş kısmi hükümsüzlük görüşleri savunulduğunda adi kefaletin olduğu gibi kalacağı, atıf görüşü savunulduğunda ise teminatın özüne döneceği ileri sürülmektedir. Açıkçası, teminatın bu şekilde kimlik değiştirmesi yadırganabilecek, kafa karıştırabilecek bir durumdur. Atıf görüşü savunulsa bile, teminatın adi kefalet olarak varlığının devamı daha akılcı ve isabetli görülmelidir. Yani atıf hükmünün uygulama şartları sadece işlem kurulurken aranmalı, yoksa bunun…