II. ÖĞRETİDEKİ GÖRÜŞLER VE UYGULAMADAKİ DURUM
1. TK m. 462’de geçen “kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları” cümlesinin neyi ifade ettiğini tespit için TK m. 519’a göz atmak gerekir. TK m. 519/3’e göre “Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıka
2. TK m. 519/3 (ETK m. 466/III) gereğince kanuni yedek akçenin esas sermayenin yarısına kadar gelen kısmının kullanım amacının yasada münhasıran belirlenmiş olduğundan yola çıkan öğretideki hâkim görüş, bu yedek akçenin iç kaynaklardan sermaye artırımına tahsis edilemeyeceğini kabul etmektedir.…
Bu durumda mesele, TK m. 519/3 (ve kanuna yeni eklenen TK m. 462) karşısında genel…
3. Sermaye Piyasası Kurulu ise 30.04.1997 tarih ve 13/626 tarihli ilke kararında, sorunu ETK m. 466/II, b. 1 (TK m. 519/2, b. 1) kaynaklı kanuni yedek akçe yönünden inceleyerek işlemin geçerli olduğu sonucuna varmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu’nun anılan kararında bu yaklaşımın gerekçelerini oluşturmak üzere şu ifadelere yer verilmiştir: “TTK md. 466/f. 2/1 [TK m. 519/2, b. 1] hükmü uyarınca emisyon primlerinden elde edilen kazanç, kanuni yedek akçenin olağanüstü kaynakları arasında sayılmıştır. TTK md. 466/3 [TK m. 519/3] hükmü uyarınca, kanuni yedek akçe esas sözleşmede yer alan esas sermaye rakamının yarısını geçmedikçe, belirtilen amaçlar dışında hiçbir husus için kullanılamaz. Ancak, emisyon primlerinin sermayeye dönüşmesi ve bedelsiz hisse senedlerine karşılık teşkil etmesi halinde, emisyon priminin sermaye sıfatını alarak şirket bünyesinde ve malvarlıkları arasında kalması nedeniyle, şirket malvarlığının azalmaması, sermayeye dönüşmeden önceki miktar ve seviyesini aynen muhafaza etmesi hususları dikkate alınarak, emisyon primlerinin, mevcut ortaklara bedelsiz hisse senedi karşılığı teşkil edecek şekilde sermayeye ilave edilebileceğine karar verilmiştir.”…