Tartışmalar (Üçüncü Oturum)

Tarık Güleryüz: Ama aynı şey burada da geçerli olacaktır diye düşünüyorum. Ama pay sahiplerinin açtığı faraziyesinden hareketle soralım o zaman, daha netleştirelim soruyu. Şayet davacı pay sahipleri bu davanın şirkete ihbarını talep ederlerse ve mahkeme kabul edip bu ihbarı, tebligatı davalı şirkete gönderirse, şöyle bir olgu ortaya çıkıyor: Davalı yönetim kurulu üyeleri kendi aleyhlerine karşı açılan davaya şirketi temsilen müdahil olup olmayacağına karar verme pozisyonunda oluyorlar. Kuşkusuz burada bir menfaat çatışması var. Şu soru akla gelebilir, efendim neden böyle bir şeye ihtiyaç vardır? Davanın şirkete ihbarına dair kanuni bir zorunluluk yok. Ama onun yanıtı da bence oldukça basit. Bu davanın sonucundan şirket doğrudan etkilenecektir, bunda hiç kuşku yok. Çünkü eğer bir zarar tespit edilirse bu zararın tazmini konusunda şirketin bir menfaat elde etmesi söz konusu. Sonuç itibariyle zarara uğrayan kişi şirkettir. Dolayısıyla feri müdahale açısından hatta belki asli müdahale açısından şirketin müdahalede bulunmasında hukuki yarar söz konusu. Diğer taraftan sorumluluk davasının açılması şirket yönetim kurullarının yönetim yetkisini sınırlandıran bir şey değil. Bu, uygulamada en azından görebildiğimiz kadarıyla yargılama süreçlerinin oldukça uzamasına neden oluyor çünkü mahkeme yönetim kurulu üyelerinden daha doğrusu davalı şirketten belge istiyor. Ama yönetim kurulu üyeleri aynı menfaat çatışması nedeniyle kendi aleyhine olan şeyleri vermekten imtina edebiliyorlar. Türk Ticaret Kanunu’nda bu menfaat çatışmasını engelleyen herhangi bir şey yok. Yani şahsi kanaatim davaya şirketin müdahil olması da oldukça önemli. Ama böyle bir menfaat çatışması durumu söz konusu.

Mehmet Helvacı: Estağfurullah. Şimdi önce şunu söyleyeyim: Şirkete…

Tarık Güleryüz: Dediğinize katılıyorum ama uygulamada böyle bir sorun…

Abuzer Kendigelen: Orada durum lehe olduğu için şirketin müdahalesine…

Arslan Kaya: Evet sorunuz anlaşıldı. Sayın Kırca, buyurun. Gençlere…