Gerçekte borcu bulunmayan bir üçüncü kişinin malvarlığı üzerinde haksız haciz uygulanması…
Oysa manevi tazminat bakımından “kötüniyet” değil; “kusur” koşul olarak aranmaktadır.…
Öğreti ve uygulamada adlandırıldığı haliyle -kötüniyet tazminatı-, haksız hacze maruz…
Anılan bu kararın gerekçesinde de; İcra ve İflas Kanunu’nun 97. maddesinin 15. fıkrasında yer alan tazminat sözcüğünün, tabanı haczedilen malın değerinin %15’inden aşağı olmayan götürü bir tazminatı ifade ettiği, gerçek zararı karşılamak gibi bir amacı taşımadığı, dolayısıyla gerçek zararın ayrıca istenmesine engel oluşturmayacağı, ifade olunmaktadır.…
Sonuç itibariyle; İcra ve İflas Kanunu’nun 97. maddesinin 15. fıkrasındaki tazminat icra hukukuna özgü götürü bir tazminat niteliğinde olup, genel hükümlere dayanılarak açılan gerçek zararın tazminine yönelik davalar yönünden engel oluşturmayacağı gibi bu davalar ile tarafları aynı olsa bile konusu ve yasal dayanakları itibariyle benzerlik taşımamaktadır. /(…)…
Hukukumuzda genel kural haksız eylemleri veya haksız zenginleşmesi nedeniyle bir başkasının zararına neden olan kimsenin bu zararın tazmini ile yükümlü olmasıdır. Zarar kavramı ise maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Zarar sadece kötü niyetten değil, birçok durumda olduğu gibi ihmal, tedbirsizlik gibi başka nedenlerden de doğabilir. Zarar kavramı burada icra işlemleri ile sınırlı olmayıp, istihkak davasının sona ermesinden sonra ortaya çıkan nedenleri de içine alabilir. Gerçek zarar, her zaman daha geniştir ve zarara uğrayanın tatmin biçimi de yukarıda ayrıntısı açıklanan götürü…
(B)ir icra takibi sırasında haksız yere malı haczedilen üçüncü kişinin bu yüzden doğmuş olan gerçek zararı maddi olabileceği gibi manevi de olabilmektedir. Dolayısıyla, malının haksız yere haczedildiğini ileri süren üçüncü kişi kural olarak manevi tazminat isteminde de bulunabilir. Diğer yan dan, İstihkak davası ile birlikte tetkik merciinde karara bağlanan tazminat davasının ret kararı ile sonuçlanıp kesinleşmiş olmasının, genel hükümlere dayanılarak açılan bu manevi tazminat istemi yönünden de kesin hüküm oluşturmayacağı az yukarıda açıklandığı üzere belirgindir. Zira, dava nedenleri, yasal dayanakları, istem sonuçları ve uygulanacak yasa kuralları tümüyle birbirinden farklıdır. Unutulmamalıdır ki, manevi tazminat; haksız eylem sonucunda uğranılan kişilik değerlerindeki azalma şeklinde gerçekleşen zararın giderilmesi amacına yönelik tazmin biçimidir.…
Kuralı bu şekilde ortaya koyduktan sonra somut olaya bakıldığında, mahkemece davacının manevi tazminat istemine dayanak aldığı hususlar irdelenmeden, yasal değerlendirme yapılmadan kesin hüküm oluşturduğu da vurgulanmak suretiyle sırf istihkak davası içinde istenilip reddedilen tazminat davasının kötü niyetin yokluğuna dayanan ret gerekçelerin de esas alınması ve yine sadece bu nedenlere dayanılarak manevi tazminat isteminin reddedilmesi yerinde değildir”(97)…
Yargıtay tarafından, gerek İİK m.72/V gerekse İİK m.97/XV hükümlerinde düzenlenen…
Kanaatimizce, kanun metninde kullanılan “borçlunun dava (takip) sebebiyle uğradığı…
İİK m.99’da da ayrı bir istihkak davası düzenlenmektedir. Bu davada alacaklı, malı…
