Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 19.09.2016 tarih ve E. 2015/17155, K. 2016/11190 sayılı…
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi de benzer şekilde 08.02.2016 tarih ve E. 2015/24482,…
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 21.04.2016 tarih ve E.2016/3639, K.2016/6333 sayılı…
Özel Daire tarafından, “…. 3201 s. kanunun 4.maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından bu konuda çıkabilecek uyuşmazlıklar ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğinden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.…
Burada Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliği etmiş, buna rağmen borçlanma bedeldi Yasada belirtilen üç aylık sürede ödenmemiş ise,3201 s. Kanunun 4 maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden,, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna dair isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin Türkiye’de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 s.K.4/I b kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması yasa…
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime dair uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde 5510 s. kanunun 42 maddesinden yararlanılabilir. Anılan madde “kurum sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık ve toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye mülga 506 s. kanunun 116 maddesinde yer almakta idi. Ayrıca 3201 s. kanunun 4. maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup, tüm bu düzenlemeler 3201 sayılı Yasayla ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.…
Buna göre Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı Kurum işleminin tebliği tarihinden itibaren üç aylık sürede dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi, üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda davanın açıldığı tarihteki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin Türk vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında geçen süreleri borçlanma hakkı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olmadığı gerekçesi ile borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.…
Diğer bir olasılık da Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda 5510 s. kanun 42 maddesinden belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre eklenmeli (3+3=6 ay); davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda, yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak…
Somut olayda izinle çıkarak Türk vatandaşlığını kaybeden davacının 02.01.2013 tarihli borçlanma başvurusu, talep tarihinde Türk vatandaşı olmadığı gerekçesi ile ve hukuka aykırı şekilde 16.01.2013 tarihli kurum yazısı ile reddi üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılması karşısında, anılan 16.01.2013 tarihli red yazısı davacıya tebliğine dair tebliği belgesi getirtilip, tebliği tarihi belirlenerek, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde yeniden yapılacak değerlendirme sonucuna göre” karar…
Yargıtay’ın bu şekilde bir karar geliştirip sigortalının başvurusu konusunda Kurum’un…