“...sermaye artırımına ilişkin kararın iptali için öncelikle kötü niyetin ispatlanması gerektiği, bu kararın diğer ortakları zarara uğratmak kastı ile alındığının delillendirilmesi gerektiği, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere şirketin faaliyet yürüttüğü sağlık hizmet
Yüksek Mahkeme bu bağlamda, sermaye artırımının şirket tüzel kişiliği için gerekli…
“...davalı şirketin sermaye artışı yapması bir gereklilik ise de bunu daha az miktarla da yapabileceği, bir anda 250 kat artırılmasının en başta davacının çıkarlarını zedeleyeceği, bunun da dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin kararının iptaline karar verilmesi yerindedir...”(12)…
“...Bu itibarla, mahkemece içinde vergi ve finans konularında uzman kişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca sermaye artırımı gerekip gerekmediği üzerinde durularak, inşaat projesi kalan maliyeti ile birlikte sermaye artırım gereksiniminin ne kadar olduğu incelenerek, alınan kararın yasaya, anasözleşmeye, objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı değerlendirilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...”(13)…
şeklinde açıkça ifade etmiştir.…
Görüldüğü üzere Yüksek Mahkeme kararlarında ciddi bir iktisadi/mali analiz yapılmakta…
Aşağıda etraflıca izah edileceği üzere, yeni pay alma hakkı sermaye artırımında büyük…
“...davacı ortağın artırılan sermayeden yeni pay alma hakları ihlal edilecek şekilde alınan sermaye artırım kararının eşitlik ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığının kabulü ile iptaline karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma ilamı doğrultusunda hüküm tesis edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 22.12.2011 tarih 2011/7 Karar sıra sayılı sermaye artırılmasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesi yerindedir...”(14)…
şeklinde belirtmiştir.…
Burada esasında sermaye artırımı kararı sonrasındaki rüçhan hakkı kullanım süreci…
Yine kayda değer bir diğer husus, Yüksek Mahkeme’nin;…
“...Her ne kadar, genel kurulda sermaye artırımına ilişkin karar alınırken artırım sebebinin açıklanması zorunlu değilse de davalı şirketin en azından bu sermaye artırımına dair kararın iptalinin talep edildiği işbu davada neden sermaye artırımına ihtiyaç duyduğunu açıklaması gerekmektedir...”(15)…
şeklinde ifade ettiği ve sermaye artırımına ilişkin kararın sebebinin açıklanması…
Bir diğer dikkat çeken yeni tarihli kararda Yüksek Mahkeme, sermayeyi düzenleyen…
“...Davalı şirketin ana sözleşmesinde imtiyaz oluşturan temel madde sermayenin yapısına ilişkin 6. maddedir. Şirket ana sözleşmesinin işbu 6. maddesinin de 02/12/2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında A ve B grubu hissedarların tümünün katılımıyla oy birliği ile değiştirildiği ve tescil edildiği, aynı genel kurul toplantısında alınan kararla yönetim kurulu üyelerinin seçimi maddesi ile de yeni değişikliğe uygun olarak yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığı anlaşılmıştır. Bu suretle, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçiminde A ve B grubu hissedarlara tanınan imtiyazın bağlam kuralını teşkil eden 6. madde ile ilgili ana sözleşme değişikliği kesinleşmiş olmakla ana sözleşmenin 7. maddesinde A ve B grubu hissedarlara tanınan imtiyazın maddi temeli kalmamıştır.…
Yukarıda da açıklandığı üzere, davalı şirketin 02/12/2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında yapılan ana sözleşme değişikliği ile ortada imtiyazlı pay sahibi olarak tanımlanabilecek bir hissedar grubu kalmadığından imtiyazlı pay sahiplerinin haklarının ihlal edildiğinden de söz edilemeyecek olmasına rağmen mahkemece ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararının tescil işleminin iptaline karar verilmesi doğru olmadığı gibi…”(16)…
denilmektedir. Bu içtihada katılma olanağı yoktur. Genel kurul kararının, sermaye…