Anayasa hukukunun bizdeki büyük isimlerinden Ord. Prof. Dr Ali Fuat Başgil kamuoyunda…
- Metin
- Referans kopyala
-
Git
: - Sayfaya Git
-
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
On İki Levha Yayıncılık
Yayın tarihi: Nisan 2019
Sayfa: 33 - 40
Taha Akyol
Editör:Abuzer Kendigelen, Saadet Yüksel
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
Taha Akyol…
Başgil bütün ömrünce liberal demokrasiyi savunmuş bir milliyetçi-muhafazakardı.…
Benim Ankara Hukuk Fakültesi sınavlarını da kazandığım halde, daha masraflı İstanbul…
Tek Parti rejimine ve 27 Mayıs’a yönelttiği eleştirilerle Başgil benim de idolümdü.…
Milliyetçi, Muhafazakar, Liberal…
Okudukça gördüm ki merhum Başgil, Demokrat Parti’nin de otoriter tavırlarını eleştirmişti,…
Bunun yanında merhum Ali Fuat Başgil, 27 Mayıs’ın “devrimci” fırtınalar estirdiği…
Bu kavramlar bütünü bozulup içinden birini veya bir kaçını seçerek Başgil’i tanımlamak…
Başgil’in Türkiye’deki siyasi ve hukuki kültür bakımından bence en büyük katkısı,…
“Demokrasilerin tehlikesi buradadır; yani iktidar ve salahiyetin ekseriyet (çoğunluk) adı taşıyan ve masallardaki bin bir başlı devleri andıran taçsız bir hükümdarın elinde toparlanmasıdır. …
Tarih ve mukayeseli hukuk gösteriyor ki, memleketlerde hükümet istibdat ve esareti daima bu toparlanmadan doğmuştur.…
...…
Bu hal yalnız mutlakıyetlere ve totaliter diktatörlüklere mahsustur zannetmeyelim. Rakipsiz bir kuvvet merkezi haline gelince demokrasilerdeki ekseriyet de böyle bir gidiş alabilir. Temsil ettiğine inandığı milli iradenin kudsiyetine dayanarak en zalim diktatörlere bile rahmet okutacak şekilde hareket edebilir. Bir hükümdar veya diktatörden gelen istibdat ile, demokratik de olsa, bir ekseriyetten gelen istibdat arasında ise asla bir mahiyet farkı yoktur...”(3)…
Prof. Başgil bu yazıları 1946-50 arasında yazmıştır. Fakat 1937-38 gibi resmen kuvvetler…
Demokrat Parti Dönemi…
Kuvvetler birliğinin istibdat, “kuvvetler ayrılığına dayanan muvazene” (denge) sisteminin…
“Şair ruhlu Rousseau milletten çıkan otoriteyi kullanacak olan kimselerin bunu şahsi ihtiras ve menfaatleri uğrunda suiistimal etmemeleri için nasıl bir yol tutulması lazım geldiği noktasını ihmal ediyordu. Düşünmüyordu ki, istibdat yani hak ve hürriyet düşmanlığı yalnız kraldan, diktatörden gelmez, kalabalık bir heyetten, bir meclisten de gelebilir. Hem meclisten gelen istibdat çok kere daha olur... Hususiyle bu kararlar ‘millet adına’ diye ekseriyetle alınacağına göre, ekseriyetin ekalliyeti (azınlığı) tahakküm yoluyla susturması mümkündür. Nitekim tecrübeler gösteriyor ki fiiliyatta susturuyor ve hükümdar yerine bir ekseriyet diktatörlüğü kaim oluyor.”(5)…
Prof. Başgil ders kitabındaki bu satırların devamında Montesquieu’nün bu gerçeği…
“Ezeli bir tecrübeyle sabittir ki, kuvvet sahibi herkes bunu kötüye kullanmaya meyleder ve kuvvetine hudut buluncaya kadar gider. Fazilet bile hudutlanmaya muhtaçtır. Kuvvet, kötüye kullanılmamak için o surette tertiplenmelidir ki, kuvvet kuvveti durdursun...”…
Merhum Başgil, o zamanki Türkiye’de yürüyen siyasi kültüre dair şu gözlemlerini ders…
“İş bir defa devlet koltuğuna oturmaktır. Bundan sonrası için politikacıya, cemiyetin en çalışkan, en verimli ve faydalı insanlarından daha itibarlı ve refahlı bir hayat mukadderdir. Hülasa zamanımızda politikacılık maalesef mesleksizlere mahsus çok kazançlı ve imtiyazlı bir meslek... Bilhassa geri kalmış memleketlerde arıların bal kovanına üşüşmesi gibi insanların birbirini iterek politikaya üşüşmesi de bundan ileri geliyor.”(6)…
Tespit edebildiğim kadarıyla merhum Başgil hocamızın DP’ye yönelttiği ilk açık ve…
Ali Fuat Başgil’in 13 Temmuz 1953 günü basına yaptığı açıklamadaki eleştirileri özetle…
“Millet Partisi’nin kapatılmasını, demokrasi yolunda gelişmemiz için müthiş bir darbe telakki ederim... …
Demokrat Parti’den kurulduğu andan itibaren çok şeyler bekledik. Ve Türkiye’de demokrasinin kökleşmesini temine hizmet edecek bir teşkilat telakki ettik. Benim bu görüşüme memleketin büyük bir ekseriyetinin de iştirak ettiğini, 1950 seçimleri ayan beyan göstermiştir. Böyle bir ümit ve temenni ile iktidara gelen bu partinin düşüneceği tek bir şey vardı. Dört sene zarfında Türkiye tarihine karşı borçlu olduğu vazifeleri yapmak ve dört sene sonraki seçimlerin neticesini hiç düşünmemekti. Halbuki Demokrat Parti iktidarı bunun tamamıyla aksini yapmış ve…
Muvaffakiyetleri uğrunda çalıştığım, hatta bir çok maddî ve mesleki menfaatlerimi feragatle feda ettiğim Demokrat iktidarın cesaret bulup bunu yapmasından cidden eza duydum.”(7)…
Başgil, 1950’de iktidara gelen Demokrat Partinin, eski Tek Parti tarafından açılmış…
Kapatılan Millet Partisi’nin yerine kurulan Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin tüzüğünü…