Bu görüşler arasında daha eski olan ve bugün hala Türk-İsviçre öğretisinde baskın…
Sübjektif görüşe getirilen en önemli eleştirilerden biri, bu görüşün kabulü halinde,…
Sübjektif görüşü savunan bazı yazarlar, bu görüşü, tüzel kişilerin de manevi tazminat…
Bizim de benimsediğimiz objektif görüşe göre, manevi zarar, kişinin iradesi dışında…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yakın tarihli bir kararında(19)…
“…Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK m.24), isme saldırı (TMK m.26), nişan bozulması (TMK m.121), evlenmenin butlanı (TMK m.158/2), boşanma (TMK m.174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma (818 sayılı BK m.47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m.49) olarak sıralanabilir…”…
Objektif görüşün benimsenmesi halinde, manevi hakların ihlal edildiği her durumda…
Mali hakların ihlali halindeyse manevi zarardan söz edebilmek için ayrıca kişilik…
