- Öncelikle Titze’nin öne sürdüğü, mevcut ayrımın terkedilerek tüm yanılma hallerinin yeknesak şekilde “yanılma” kavramı altında ele alınması fikrini, işlem güvenliğinin ve karşı tarafın güveninin korunması esasları açısından fevkalade tehlikeli buluyoruz. Zira kanun koyucu, menfaatler durumunu göz önünde bulundurarak, irade ilkesinin baskın olduğu yanılma kurumunu bir ölçüde sınırlamayı amaçlamış ve saikte yanılmaların kural olarak esaslı olmadığını kabul etmişken, yanılanı daha da fazla koruyan bu yönde bir görüşün savunulabilir bir tarafının olmadığı kendiliğinden anlaşılmaktadır.
- Niteliği gereği sadece kişiye özel olan saikler, çoğu zaman açıklama muhatabı tarafından…
Yukarıda da belirtildiği üzere, açıklamada yanılma durumunda (özellikle açıklama…
Bu noktada, doktrinde hesap yanılması özelinde ileri sürülen ve buradan hareketle…
Aynı akıl yürütmenin İsviçre Federal Mahkemesi tarafından da yapıldığı görülmektedir:…
Doktrinde ve mahkeme kararında belirtilen bu görüşe katılmakla birlikte, yanlış anlaşılmaları…
Öte yandan, saikte yanılma niteliğindeki hesap yanılması ile açıklamada yanılma (edimin…
İkinci olarak, TBK m. 31/1 b. 5’de vurgulanan “yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçek istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim içim iradesini açıklamışsa...” şeklindeki…
- Klasik ayrımın korunması gerektiğine ilişkin bir diğer argüman da şudur: Saikte…
- Saikte yanılmaların esaslı olabilmesi için, belirli olguya ilişkin saikin, yanılan…
Öte yandan bununla bağlantılı olan ve ayrımı haklı kılan bir diğer husus, “saikte…
- Yine, doktrinde tartışmalı olmakla birlikte gündeme gelebilecek bir diğer fark,…
Bu açıklamalar ışığında özet olarak; gerek pozitif hukuk açısından, gerekse de olması…
Alman ve İsviçre-Türk hukukunda, hem kanuni düzenlemeler, hem de menfaatler dengesi…
Son olarak, açıklamada yanılma hallerinin, bir taraftan Ortak Hukuk döneminin kazuistik…
