Futbolda şiddetin tarihsel süreç içerisinde hep varolduğunu ve varolmaya devam edeceğini…
-
Git
: -
Favorilere ekle veya çıkar
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
4.2.3. Algılanan Futbol Şiddetine İlişkin Tarihsel Kıyaslama
Bu alt tema altında, katılımcıların, futbol şiddetine ilişkin geçmiş dönem, içinde…
“Sarı Mavi Yeşil-Meşil Farketmez. Yürüyoruz Aynı Yolda Biz. Futbol Şiddettir Futbol Holiganlıktır. Futbol Adam Bıçaklamaktır. Diye bir beste vardır bilir misin? Ve bunu bütün taraftarlar söyler. Beste çıkalı 10 yıl oldu, hâlâ aynı coşku ile söylenir. Eskisi gibi çok olur mu bilemem ama bir çeşit miras gibi. Futbolda şiddet her zaman oldu, olacak. Bence olmalı da. Ama bu bahsettiğimi şunun için söylüyorum, aşk da şiddetli, sevda da, tutku da şiddetli yaşanmalı. Ben şiddetli yaşıyorum sevdamı. Bu yüzden karşı takım taraftarını görünce böyle bir harekete geçme duygusu oluşuyor olabiliyor.” [K9, 33, AÜ]…
Tribünde bağırmak, tezahüratlara ve bestelere eşlik etmek önemli bir güç olarak…
Bir diğer katılımcıya göre ise, şiddetin tarihsel süreç içerisinde hep varolduğunu…
“Baktığımızda şiddet birçok alanda meydana gelebilir. Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet olaylarının çok olması mesela. Şiddet sadece futbol alanında değil ki, her yerde. Futbolda şiddet diye ayrıca abartmaya ve ayrıştırmaya gerek yok. Futbol da toplumun yansıması bence. Ne yazık ki diyorum vurgulayarak ne yazık ki bu durumların sürekli tekrarlanması sıradan bir hâl aldı. Demem o ki daha önceki dertlerimiz neyse bugün de bunlar devam ediyor ve etmeye devam edecek. Ne yazık ki tamamen ortadan kaldırılması imkânsız.” [K3, 28, AÜ]…
K3, toplumsal yaşamda şiddet olaylarının sıklıkla ve çeşitli alanlarda meydana geldiğini…
“Şiddet yalnızca maçta mı var? Trafikte de sürücülerin birbirlerine karşı agresif tavırları şiddete girmiyor mu? Onlar da küfür ediyor birbirlerine. Ne oluyor arabaları trafikten men mi ediyorsunuz? Şiddet dünyanın her yerinde var. Bugün savaşta olmayan bir tane ülke sayamazsın. Ya da parasal şiddet yok mu toplumuzda? Herkes mi hak ettiğini kazanıyor ya da herkesin mi geliri eşit? Mültecileri ucuza çalıştırmak mesela.” [K5, 65, TL]…
Şiddet olgusunun yalnızca futbolda varolmadığını toplumsal yaşamın çeşitli alanlarında…
Futbolda şiddetin geçmişten günümüze azaldığını düşünen katılımcılar da mevcuttur.…
“İçinde bulunduğumuz coğrafik ve ideolojik konumdan ötürü değişik konuların içine girip çıkabiliyorsunuz. 1980 12 eylülünden sonra 3 sene boyunca sokağa çıkma yasağı vardı ama maçlar devam ediyordu. Maç kavgalarının en zirveye çıktığı zamanlardı o zamanlar. Tabi ülkede sağ sol çatışmaları vardı. Hapishaneye giren çok kişi vardı. Gençlik ister istemez maçlara yönlenmeye hatta yönlendirilmeye başlandı. Tabi bunlar maççı insanlar kavramıyla hasır altı ediliyordu. Deniyordu ki bırakın bu gençleri maça geliyorlar, taş sopa kavga ediyorlar gündem böyle oluşuyor falan. O mantık vardı ama belli bir süre sonra başka bir mantığın içerisine girildi. “Bu kavgaları besleyen ve bu konuları başka yöne kaydıran ve bu kavgaları paravan olarak kullanan insanlar oluşmaya başladı. Bu durum emniyetin dikkatini çekmeye başladı. Buna göre önemler alınmaya başlandı. Gelişen Türkiye ile birlikte televizyonların çoğalması vs ile birlikte bu durum ortadan kalktı.” [K1, 54, TL]…
K1, 1980’li yılları maç kavgalarının zirveye çıktığı bir dönem olarak tanımlamış,…
Futbolda şiddetin geçmişten günümüze azaldığını düşünen başka bir katılımcıya göre…
“Taraftarlık dediğin bir kere o kentin dokusuyla harmanlanan bir ruha sahip olmak demektir. Beşiktaş’ta bunu sonuna kadar yaşarsın. Her maça özel hazırlıklarımızı yapıp gideriz, kartal heykelinin önünden stadyuma yürüyerek gideriz, semtin her yerinde siyah-beyaz taraftarın takıma verdiği en büyük destektir. Bu taraftarlık ruhunu endüstriyel futbola heba etmeye çalışıyorlar yani. Stadyumda taraftar mı bıraktılar allaasen. Adamlar geliyorlar, gidiyorlar, sadece izlemeye geliyorlar, ne bestelere katılırlar ne coşkuyu yakalarlar. Geldiğimiz noktada maalesef, maalesef diyorum üzülerek artık taraftarı görmek istemiyorlar tribünde. Tamamen seyirci dolmuş hatta seyirci bile değil müşteriye dönüşmüş durumda tribünler. Artık cebinde paralı adam gelsin izlesin istiyorlar. Böyle olunca futbolu sadece izlemeye gelen, takımının kazanması için destek vermeyen, haksızlık karşısında sesini çıkartmayan bir kitle oluştu.” [K12, 64, TL]…
K12 taraftarlığı, kent dokusuyla kendini harmanlayan bir ruha sahip olmak olarak tanımlamış olup, gerçek taraftarların bu ruha uygun olarak çeşitli ritüelleri gerçekleştirdiklerini belirtmiştir. Ancak günümüzde stadyumların gerçek taraftarların yerini seyircilere bıraktığını belirterek bu kişilerin taraftarlık ruhundan çok uzakta olduğunu, eylemlerinin sadece maça gelmek ve gitmek olduğunu ifade etmiştir. K12, seyirci olarak adlandırdığı kişilerin artık birer müşteri…
