Mevzuatta, denetim ile ilgili hususları ortaya koyan en önemli düzenleme, Çevre Kanunu’nun…

“Madde 12/1: Bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa aittir. Gerektiğinde bu yetki, Bakanlıkça; il özel idarelerine, çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Türkiye Çevre Ajansına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Jandarma Genel Komutanlığına ve Sahil Güvenlik Komutanlığına (…) devredilir. Denetimler, Bakanlığın belirlediği denetim usûl ve esasları çerçevesinde yapılır.”…

Anılan maddenin 2006 yılındaki ilk düzenlemesinde; yukarıda sayılan birimlerin yanı…

“Çevre Kanunu’nun 12’nci maddesinde Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmiştir. Bakanlığın gerektiğinde bu yetkiyi devredebileceği kamu kurum ve kuruluşları tek tek sayıldıktan sonra, iptal konusu hükümde, Kanunda belirtilen kurum ve kuruşlar dışında Bakanlığın uygun göreceği diğer kurum ve kuruluşlara da denetleme yetkisinin devredilebileceği öngörülmüştür, ancak denetleme yetkisinin hangi kurum ve kuruluşa devredileceği hususunun Kanunda açıkça belirtilmeksizin Bakanlığın takdirine bırakılması, Anayasa’nın 7 nci ve 123 üncü maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.”

Denetleme yetkisinin devrine ilişkin hususlar ÇED Yönetmeliği’nde de belirlenmiştir.…

“…izleme ve kontrolün denetim niteliğini ortadan kaldırmadığı, yasal dayanak bulunmaksızın idare adına denetim yaparak rapor hazırlama niteliğinin devam ettiği, izleme ve kontrol raporlama çalışması yapan kuruluşların, söz konusu projeye ilişkin daha önceden ÇED Raporu hazırlama yetkisi verilen kuruluşlar olduğu hususu dikkate alındığında, projenin inşaat dönemine ilişkin izleme, kontrol çalışmalarına yardımcı olacak raporlamaları yapmalarının kendi kendilerine denetleme anlamına geleceği, bunun dolaylı denetimsizlik oluşturacağı, denetim mekanizmasının ÇED Raporunu hazırlayan kurum/kuruluştan bağımsız kuruluşlarca yapılması gerektiği, aksi halde kamu eliyle denetimin zayıflatılmasının söz konusu olacağı…”…

Çevre Denetimi Yönetmeliği’nde(672) yer alan ve “denetleme” faaliyetleri üzerinden iş birliği ilkesinin uygulanması hakkında düzenlenen muhtelif maddelerin iptalini talep eden uyuşmazlıkta Danıştay; gerekli iş birliği ve koordinasyonun sağlanması amacıyla, Çevre Kanunu uyarınca ilgili Yönetmeliğin bahse konu maddeleri ve hükümleri ile, denetim konusunda yetkili kılınan kurum ve kuruluşlara denetim programının tevdi edilmesinde, mevzuata aykırılık bulunmadığına kanaat getirilmiştir.(673)…

“…projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolü, idarenin gerekli denetimi yapmasıyla mümkün hale gelmektedir. (…) Denetimin, gerek ÇED Gerekli Değildir kararının dayanağı proje tanıtım dosyasında (PTD’de), gerekse (izleme neticesinde) ÇED Olumlu kararının dayanağı ÇED raporunda verilen taahhütlerin fiili durumda yerine getirilip getirilmediğine yönelik çalışmalar olduğu ve izlemenin ise proje ilerleme raporuna göre yapılacağı dikkate alındığında, davalı idare tarafından da belirtildiği gibi, izlemeye dayanak teşkil eden proje ilerleme raporunun kapsamının, sadece inşaat dönemine özgülenemeyeceği, projelerin, ÇED Olumlu kararının verilmesine esas teşkil eden şartlar doğrultusunda yürütülüp yürütülmediğinin denetlenebilmesi amacıyla, mülga Yönetmelikteki tanımda yer aldığı gibi, proje ilerleme raporunun işletme sonrası dönemi de kapsaması gerektiği…”
Kanaatimizce; belirli periyotlarla benzer düzenlemelerin yapılmasının nedeni, idare…

Çevre Hukuku İlkelerinin İdari Yargı Kararlarına Yansıması

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.

4.3.3.İş Birliği İlkesinin İzleme, Kontrol ve Denetim Süreçleri ile İlişkisi