Anayasa Mahkemelerinin seçim sistemi ile ilgili kararlarında iki farklı yönde hareket…
AYM, 1961 Anayasasından bu yana seçim sistemleri konusunda yaptığı denetimde farklı…
1961 Anayasası döneminde AYM’nin seçim sisteminin anayasaya uygunluğunu denetlediği…
Kararda dikkat çeken ikinci husus AYM’nin, bu takdir serbestisinin Anayasaya uygun…
“Ancak bu takdir serbestliğini sınırsız düşünmek mümkün değildir. Çünkü Anayasa’nın 55. maddesinin ikinci fıkrası birinci fıkrasındaki yetkiye ilk sınırı şöylece koymaktadır: (seçimler serbest eşit, gizli, tek dereceli genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılır.)…
Bunlar seçimler için Anayasa’nın getirdiği özel kurallardır. Kanun koyucu seçim düzen ve yöntemlerini koyarken, önce bu ilkelere uymak zorundadır. Bu ilkeleri saklı tutmayan bir seçim kanununun Anayasa’ya aykırılığından şüphe edilemez.”…
AYM bununla da yetinmemiş ve yasa koyucunun sadece 55. maddeye uygun düzenleme yapmasının…
Kararda göze çarpan üçüncü nokta ise AYM’nin Seçim Kanunu ile getirilen seçim çevresi…
AYM bu kararında belli bir ölçülülük kriteri de koyarak, yasama organının, halkın…
AYM 1982 Anayasası döneminde ise ülke seçim barajı ve yerel seçimlerdeki baraj düzenlemeleri…
Yine aynı kararında AYM getirilen düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırılığına ilişkin…
Öğretide, istikrarın değil, adil temsilin ön plana çıkması gerektiği yerel seçimlerde…
AYM 1982 Anayasası döneminde getirilen ülke seçim barajını ise 10 Haziran 1983 tarih…
Ancak AYM 1982 Anayasası döneminde seçim sistemine ilişkin olarak gösterdiği pasifizmi,…
AYM 1982 Anayasası döneminde seçim sistemleri konusunda verdiği bu kararında yasa…
“Seçimlerde ideal bir sistem bulunmamış olmakla birlikte ülke koşulları ve anayasal gerekler karşısında yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek Anayasa’ya en uygununu almak ya da aykırı olanını bırakmak gerekir. Az oyla çok temsilci getiren, böylece sağladığı fazla milletvekilleriyle aşırı temsil durumunu getiren sistem Anayasa’nın temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmaz.” AYM kararında temsilde adalet ilkesinin önemini vurgulamaktadır. Temsilde adaletin…
AYM kimi zaman birbirinin karşıtı gibi görünen bu iki ilkenin, seçimlerde birbirini…
“Dava konusu kuralın, ‘temsilde adalet’ ilkesi yönünden uygunluğu savunulamaz. Bu kuralla ülke barajına ek olarak ‘çevre barajı’ getirilmektedir. Ayrıca, iki ve üç milletvekili çıkaracak iller için oranın % 25’den az olmayacağı öngörülmüştür. Nüfusu fazla olan illerin (seçim bölgelerinin) çıkaracakları milletvekili sayısı fazla olacağından buralarda çevre barajı düşecek, nüfusu az olan seçim bölgelerinde ise tersine yükselecektir. Böylece, bir seçim çevresinde daha düşük oranla bir siyasal partinin ya da bağımsız adayın kazanma olasılığına karşılık, iki ya da üç milletvekili çıkaracak bir çevrede kazanabilmek için % 25’lik oran aranacaktır. Seçim bölgeleri arasındaki adaletsizlik, bu barajla daha da artacaktır. Alınan önlemler temsilde adaleti sağlamaktan uzak olduğundan, adaletsizliğin olumsuz sonuçları da sistemi ve ülke düzenini etkileyecektir. Verilen oylarla çıkarılan milletvekili sayısı arasındaki oransızlık sonucu ortaya çıkan adaletsizlik, uygulanan yöntemin ürünü olacaktır.” …
AYM bu kararında teleolojik yorum yöntemini kullanarak temsilde adalet ilkesini ön…
AYM, Seçim Kanununda değişiklik getiren 13.3.2018 tarih ve 7102 sayılı Seçimlerin…
Sandık Kurulu Başkanının kamu görevlileri arasından seçilmesinin seçimlerin güvenliği…
Yasama ve yürütme organının seçimine ilişkin oy pusulalarının aynı zarfa konulacağına…
Üzerinde sandık kurulu mührü bulunmayan zarfların ve oy pusulalarının belirli koşulları…
AYM’nin seçim sistemleri konusundaki yargısal tavrı 1961 Anayasası döneminde yargısal…
