Türkiye’de ilk jönlerden itibaren anayasa kavramının Rousseau ile ilişkili tanındığını…
Buna bir sonraki başlığın altında döneceğiz. Fakat burada şu notu düşmek gerekir:…
Atatürk, legalist olduğu kadar devrimcidir de. Aslında devrimcilik, o kuşağın gençlerinin…
“Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, bilimin gereğidir diye görüşmeyle, tartışmayla verilemez. Egemenlik ve saltanat, erkle, güçle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı. Bu saldırılarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu bu saldırganların sınırlarını bildirerek, egemenlik ve saltanatını başkaldırarak eylemli olarak kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldubittidir. Söz konusu olan şey; ulusa, saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Sorun, zaten oldubittiye gelmiş bir gerçeği anlatmaktan ibarettir. Bu her durumda olacaktır. Burada toplananlar, meclis ve herkes konuyu doğal görürse, kanımca uygun olur. Yoksa bu gerçek yine uygun yöntemlerle anlatılacaktır. Fakat olasıdır ki kimi başlar kesilecektir.”(241)…
Bu dil, Atatürk’ün Fransız Devrimi’nin radikalleri Jakobenlerden geride kalmadığını…
