1) Erman’ın ünlü eseri “Hakaret ve Sövme Suçları’nda” belirtildiği ve daha sonra pek çok kişi tarafından izlenen düşünceye göre “şeref kavramı biri sübjektif ve iç şeref, diğeri ise objektif ve dış şeref olmak üzere iki anlamı taşımaktadır: Bunlardan birincisi kişinin kendi haysiyeti hakkında beslediği fikir ve düşünce, ikincisi ise diğer insanların, özellikle toplumdaki vatandaşların o kişi hakkındaki düşündüklerinden ibarettir(1).…
Erman’a göre şeref toplumsal bir kavramdır; toplum içerisinde verilen değer yargılarına göre ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle başkalarının insanlar hakkında besledikleri görüşler, düşünceler ve yorumlar bir bütün halinde ortaya çıkıp objektif şeref kavramını oluştursa da bu kavramın belirli bir kişiye yansımasında iç şeref yani kişinin kendisi hakkındaki öznel değer yargısı ortaya çıkar. Erman’a göre;…
2) Belirtilen ikili şeref kavramının yanı sıra şerefin bir hak olduğu ve hatta insanın tabii haklarından birisini teşkil ettiğini de ifade etmek gerekmektedir. Bu açıdan şeref, haysiyet, onur ve toplum içindeki itibar kişilik haklarının ekseninde yer alan kavramlardır(3).…
3) Şeref ve haysiyetin insana özgü ve insandan ayrılmaz biçimde bir değer…
“Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.” …
ifadeleriyle bütün insanların hür ve şeref ve haklarında eşit olarak doğdukları,…
Aynı şekilde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesindeki …
“Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”…
ifadeleriyle insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelenin yasaklandığı belirtilmiştir.…
4) Aynı durum Anayasamızın başlangıç bölümünde de yer almaktadır. Buna göre…
5) Şerefe karşı suçların ceza kanunundan çıkarılması ve ultima ratio olarak toplum içindeki insanların onur ve şöhretlerine zarar verildiği iddiasıyla ceza yargısına başvurulmaması gerektiği ileri sürülmüştür. Avrupa Konseyi Parlamentosu’nun 1577 sayılı ve 4 Ekim 2007 tarihli kararında bu ilke açıkça ortaya konulmuştur. Başka bir deyişle, Avrupa Parlamentosu üye devletlere hakaretin ceza kanunundan çıkarılması ve sadece özel hukukun etkin koruması altına alınmasını tavsiye etmiştir. İnsan Hakları ve Hukuk Sorunları Komisyonu da Avrupa Parlamentosu üyesi devletlerin hakaret suçlarıyla ilgili olarak uyuşum içinde bir mevzuata sahip olmadıklarına işaret etmiştir. Komisyon bu duruma örnek olarak, hakaretin İsviçre Hukuku’nda yüz seksen gün para cezasıyla cezalandırılırken İtalyan Ceza Kanunu’nun 595. maddesinde altı yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını göstermiş ve bu durumun yarattığı çelişkiye dikkat çekmiştir.(6)…
Uluslararası alanda yapılan bu tartışma önceki yıllarda da görülmektedir. Bu tartışmalarda…
6) Şerefe karşı suçların en önemlisi ve başta geleni olan hakaret suçunun yanı sıra son yıllarda lekelenmeme hakkı olarak…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Allenet de Ribemont/Fransa Kararı’nda, işlenmiş bir…
7) TCK’nın şerefe karşı suçlar başlıklı 8. bölümünde önceki ceza kanununa…
a- Hakaret ve sövme suçları önceki kanunda iki ayrı maddede (480 ve 482) ayrıntılı…
b- Kamu görevlilerine karşı hakaret de ayrı bir madde halinde (ETCK 483) değil…
c- Dine hakaret ve kişinin mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranması…
Böylece Eski Ceza Kanunu’nda ayrı ayrı düzenlenen hakaret suçları bir madde içerisinde…
8) TCK 126- 130. maddeler arasında düzenlenenler, Eski Ceza Kanunu’nun 481,…
