MİMARİ ESERLERDE ESER SAHİBİ İLE YAPI MALİKİNİN MENFAATLERİNİN DENGELENMESİ
Compensation of Interests for Author and Owner of the Structure in case of Architectural Works of Art
Av. Dr. Cahit SULUK
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) çerçevesinde eser sahibi, bu sıfatın beraberinde getirdiği mali ve manevi haklara sahiptir. Manevi haklardan birisi eserde değişiklik yapmayı menetmektir (FSEK m. 16). Diğer bir manevi hak ise eseri tahrip ve yok etmeyi yasaklama yetkisidir (FSEK m. 17/ II). Mutlak haklardan olduğu için eser sahibi, bu haklarını hem üçüncü kişilere karşı hem de aslın malikine karşı ileri sürebilir. Diğer yandan yapı malikinin, eşya hukukundan doğan mülkiyet hakkı vardır (MIC m. 683). Bu çerçevede yapı maliki, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Özetle, aynı cisim/yapı üzerinde iki ayrı hak sahibi bulunmaktadır. Yapı üzerinde bir yandan eser sahibi, telif haklarını kullanmak isterken, diğer taraftan yapı maliki, mülkü üzerinde tasarrufta bulunmak istemektedir. İşte telif hukukunda eser sahibi ile aslın malikinin menfaatlerinin en çok çatıştığı alanlardan birisi hiç şüphesiz mimari eserlerdir. Çatışan bu menfaatlerin dengelenmesi uygulamada büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma, çatışan bu menfaatlerin dengelenmesine hasredilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Plan ve Projeler, Mimari Eserler, Mimarlık Eserleri, Eserde Değişiklik, Eseri Tahrip ve Yok Etmek, Menfaatlerin Dengelenmesi.
Law Number 5846 on the Intellectual and Artistic Works provides that the author is entitled to avails itself from the tangible and intangible rights derived from the title. One of the intangible rights is the prohibition of amendments on a work of art (Article 16 of the Law). Another intangible right is the authorization to prohibit destruction and demolition of the work of art. (Article 17/11 of the law). The author may resort to or otherwise exercise such rights against any third parties and proprietor of the original as they are of absolute rights. Also, owner of the structure is entitled to a proprietary right arising out of or connected to the law of property (Article 683 of the Civil Code). In this context, owner of the structure is entitled and authorized to make use or have disposal of the property in question within the boundaries of the legal order. Briefly, there are two title holders on the same substance/structure. Owner of the work seeks to exercise copyrights of the structure on the one side and holder of the structure seeks to have disposals thereupon. Architectural works of art are undoubtedly one of the most common fields wherein interests of the work and proprietor of the original conflict in law. Compensation of conflicts of interest is crucial in practice. This study has been limited to the compensation of such conflicts.
Key Words: Plans and Projects, Architectural Works of Art, Architecture Works, Amended Works, Destruction and Demolition of a Work, Compensation of Interests.
I. GİRİŞ
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) çerçevesinde eser sahibi, bu sıfatın beraberinde getirdiği mali ve manevi haklara sahiptir. Manevi haklardan birisi eserde değişiklik yapmayı menetmektir (FSEK m. 16). Eser; eser sahibinin adı, eserin adı, muhteva ve şekil itibariyle bir bütün teşkil eder. Eser sahibi, bu bütünlüğün korunmasını talep edebilir. Bern Anlaşmasının mük. 6. maddesi bu hususu özel olarak düzenlemiştir. Diğer bir manevi hak ise eseri tahrip ve yok etmeyi yasaklama yetkisidir (FSEK m. 17/11). Mutlak haklardan olduğu için eser sahibi, bu haklarını hem üçüncü kişilere karşı hem de aslın malikine karşı ileri sürebilir.
Diğer yandan yapı malikinin, eşya hukukundan doğan mülkiyet hakkı vardır (MK m. 683). Bu çerçevede yapı maliki, "... hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir”.
Eşyanın maliki, sahibi bulunduğu kitap, makale, müzik ve sinema gibi eserlerde değişiklik yapma ihtiyacı duymaz. Benzer durum resim, heykel ve karikatür gibi pek çok güzel sanat eseri bakımından da geçerlidir. Buna karşılık mimarlık eserlerinin belirli bir kullanım amacı olduğu için durum farklıdır . Anıt ve abide gibi eserler bir tarafa bırakılırsa zamanla yapılarda değişikliğe gitmek bir ihtiyaç olarak belirebilir. Değişiklik ihtiyacı ibadethane ve müze gibi yapılara oranla mesken, işyeri, otel ve hastane gibi yapılarda kendini daha fazla hissettirir. Diğer yandan yapılar, toplumun gözü önünde oldukları için mimarın adı yapı ile anılır. Bu nedenle yapıda gerçekleştirilecek değişiklikler mimarın mesleki yaşamını ve itibarını olumsuz yönde etkileyebilir.
Uygulamada sorun daha ziyade bir yapıda sonradan değişikliğe gidilmesi ya da yapının yıkılıp yerine yenisinin inşa edilmesi halinde karşımıza çıkmaktadır. Sözgelimi, yapı yetersiz kalınca ek bina ihtiyacı doğmakta ya da yapının bulunduğu bölgede imar izni artırılmaktadır. Bazen konut bölgesinin sonradan iş merkezine dönüşmesi halinde yapı maliki, konutunu iş yerine dönüştürmek istemektedir. Bazen de yapı maliki, binanın kullanım amacını değiştirmek istemekte örneğin, iş hanı olan bir yapıyı otele dönüştürmektedir. Bazı hallerde ise, yapı kullanılamaz hale gelmekte, tadilat yerine binanın yıkılıp yeniden yapılması daha avantajlı olabilmektedir.