OLAY
İş insanı (G), enerji sektöründe kullanılmak üzere yüksek değerli makineleri Japonya'dan…
(H), makinelerle ilgili bilgi almak ve gerçekleştireceği projeyi anlatarak fiyatlarda…
(H) ve (K), belirlenen gün ve saatte toplantı için buluşur. (H), inşaat projesi için…
Bu arada (G), seyahate çıkmadan önce (K)’ye satış işlemleri için bir yetki belgesi…
Seyahatten döndüğünde masasında (H) ile yapılmış sözleşmeyi görünce çok sinirlenen…
SORULAR/CEVAPLAR
1) (G) ile (H) arasında geçerli bir sözleşme kurulmuş mudur?
Bir kimsenin bir hukuki işlemin tarafı olması için, bu işlemi bizzat yapması gerekli değildir. Bir hukuki işlemin temsilci vasıtasıyla yapılmış olması durumunda da hukuki işlemin tüm sonuçları temsil olunan kişi üzerinde doğar. Bu yüzden temsil öğretide “bir hukuki işlemi bir kişinin başkasının adına ve hesabına yapması ve bu işlemin hukuki sonuçlarının o kişi üzerinde doğması” olarak tanımlanmaktadır.Temsil, Türk Borçlar Kanunu’nun 40. maddesi ve devamında düzenlenmiştir.
Bir hukuki işlemin temsilci yoluyla kurulabilmesi için gereken asli koşullar, temsilcinin bu işlemi temsil olunan adına yapması ve buna yetkili olmasıdır.Temsilcinin işlemi kendi adına yapması durumunda işlemin tarafı temsil olunan değil, temsilci olacaktır. Temsil yetkisine sahip olunmaksızın hukuki işlemi bir başkası adına ve hesabına yapılması durumunda ise bir yetkisiz temsil durumundan bahsedilecektir.
Olayda (K)’nin (G) adına ve hesabına hukuki işlem kurma yetkisinin olmadığı görülmektedir. Temsil yetkisi, temsil olunan tarafından yapılan ve temsilciye yöneltilecek olan tek taraflı bir beyanla verilir ve bir hukuki işlemin kurulmasına ilişkindir. Olayda (K)’nin elindeki tek yetki ise sözleşme görüşmelerinin yürütülmesine ilişkindir. Başka bir ifadeyle (K)’nin bir hukuki işlem kurma yetkisi (temsil yetkisi) bulunmamaktadır. (K) ile (G) arasındaki ilişki bir vekalet sözleşmesine dayanmakta ise de bir temsil yetkisini içermemektedir. Bu nedenle yetkisiz temsil ile yapılmış olan bu sözleşme askıda hükümsüzdür. Bu husus BK m. 46/1’de şu şekilde düzenlenmiştir: “Bir kimse yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onandığı takdirde temsil olunanı bağlar.”
Yetkisiz temsil ile adına işlem yapılan tarafça onay verilmedikçe askıda hükümsüzlük söz konusu olduğu için, bu durumun sözleşmenin karşı tarafı bakımından bir hukuki belirsizlik yarattığı ortadadır. Bu yüzden kanun koyucu, sözleşmenin karşı tarafına, askıda hükümsüz olan bu sözleşmenin uygun bir süre içinde onanmasını isteme yetkisi vermiştir. BK m. 46/2 uyarınca “Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan uygun süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.” Olayda, adına işlem yapılan (G)’nin onayı bulunmadığı müddetçe, kurulan satış sözleşmesi askıda hükümsüz olacaktır. Bu süre içinde temsil olunan (G) sözleşmeyle bağlı olmasa da, sözleşmenin diğer tarafı (H) sözleşmeyle bağlı olacaktır. Ancak (H)’nin (G)’den sözleşmeye onay verilmesini istemesi ve onay verilmediği takdirde sözleşmeyle bağlı olmaktan kurtulması mümkündür.
2) Eğer ilk soruya yanıtınız olumsuzsa, (H)’nin ödemiş olduğu 40.000 TL’nin iadesini talep etmesi mümkün müdür? Nasıl?
Yetkisiz temsil ile kurulan sözleşmelerin askıda hükümsüz olduğu yukarıda ifade edilmişti. Yetkisiz temsil olunan (G)’nin ilgili sözleşmeye kendisine verilen uygun zaman içinde onay vermemesi veya askıda hükümsüz olan bu sözleşmeyi onamayacağını açıklaması durumunda artık “askıda” olma durumu ortadan kalkar ve sözleşme geçmişe etkili bir şekilde kesin hükümsüz olur.Bu durumda (H)’nin yapmış olduğu kazandırma geçersiz bir sözleşmeye dayanır ve bir sebepsiz zenginleşme teşkil eder. (H)’nin yapmış olduğu bu kazandırmayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak talep etmesi mümkündür. Bu husus yetkisiz temsil ile yapılmış sözleşmenin onanmama ihtimalinin düzenlendiği BK m. 47/3’te “Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar saklıdır.” şekline ifade edilmiştir.
3) Eğer ilk soruya yanıtınız olumsuzsa, (H)’nin varsa uğramış olduğu zararın tazminini talep etmesi mümkün müdür? Bu talebini kime/kimlere yöneltmelidir?
Temsil olunanın, yetkisiz temsil ile kurulmuş sözleşmeyi onamamasının ilk önemli sonucu, sözleşmenin geçmişe etkili olarak geçersiz olmasıdır. Temsil olanın onamama kararının ikinci önemli sonucu ise, BK m. 47 uyarınca doğacak olan tazminat yükümlülüğüdür.İlgili hükme göre “Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir.” Bu hükümde bahsedilen zarar, sözleşmenin geçersizliğinden kaynaklanan olumsuz zarardır. Tazmin edilecek olan olumsuz zarar, (H)’nin uğramış olabileceği fiili zarara (örneğin sözleşmenin kurulması için yapılan masraflar) ve/veya yoksun kalınan kâra (örneğin kaçırılan fırsata) ilişkin olabilir.