GENEL GEREKÇE
633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu Kanun Hükmünde Kararname ve diğer mevzuatla kendisine verilen görevleri yerine getirmektedir.
Sosyal yardım ve hizmetler ile diğer görevleri yerine getiren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı; çocuklara, engellilere, kadınlara, yaşlılara, şehit yakınlarına, gazilere, ihtiyaç sahiplerine, ailelere ve diğer kişilere sosyal yardım ve hizmetler sunmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının toplumun dezavantajlı kesimlerine ve diğer kişilere sunduğu yardım ve hizmetlerin yurtiçinde ve yurtdışında etkin ve verimli şekilde sunulması ve kesintisiz şekilde sürdürülmesi amacıyla çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde bazı değişiklikler yapılması ihtiyacı ortaya çıkmış olup bu amaçla bu Kanun Tasarısı hazırlanmıştır.
Toplumu oluşturan kişilerin hiçbir engelle karşılaşmadan toplumsal yaşama aktif bir şekilde katılmasını, ülkenin gelişimini ve kişilerin mutluluğunu sağlamak Devletin öncelikli amaçlarındandır. Toplumun tamamının eşit ve adaletli bir şekilde toplumsal hayattan ve her türlü imkândan faydalanması için her türlü tedbir alınmalıdır. Alınacak bu tedbirlerin de etkin, hızlı ve uygulanabilir olması en önemli unsurlardır. Bu amaçlarla Anayasa başta olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuatla tüm bireylerin hakları insan hakları bağlamında korunmaktadır.
Anayasanın 5 inci maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri arasında, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak yer almaktadır.
Aynı şekilde, Anayasanın “Kanun önünde eşitlik” başlığı altındaki 10 uncu maddesinin birinci fıkrası “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” hükmünü içermekte ve cinsiyet ayrımcılığım kesin bir şekilde reddederek kanun önünde eşitlik ilkesine vurgu yapmaktadır. Yine aynı maddenin devamında; “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” düzenlemesi yer almakta olup, kamu gücünü elinde bulunduranların ayrımcı uygulamalardan kaçınması bir zorunluluk olarak düzenlenmiş; ancak çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için devletin alacağı tedbirlerin ve bu tedbirlerin yaşama geçirilmesi hususlarının kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı hükme bağlamıştır.
Kamuoyunda pozitif ayrımcılık olarak tanımlanan bu ilke sayesinde Devletin bu gruptaki kişiler lehine iyileştirici düzenleme yapmasında kanun önünde eşitlik ilkesi yönünden herhangi bir engel kalmamış, bu suretle zaten mevcut durumları itibarıyla özel durum ve konumları gereği toplumda dezavantajlı olan bu kişilerin fırsat eşitliğini yakalamaları için imkân sağlanmasının yolu açılmıştır.
Öte yandan, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda en son 20/11/2008 tarihli ve 5812 sayılı Kanun ile kapsamlı bir değişiklik yapılmış olup aradan geçen beş yıllık sürede özellikle yatırım niteliğindeki işlerin, ihalelerin ve imzalanan sözleşmelerin zamanında bitirilmesine elverişli olmayan hükümlerin gözden geçirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Tasarı ile, bu ihtiyacın giderilmesi de öngörülmüştür.
Bu çerçevede, özellikle şikayet inceleme süreci ve bunu takip eden yargılama aşamasının hızlandırılması, şikayet ve itirazen şikayet başvurularının hak arama amacı dışındaki saiklerle yapılmasının önlenmesi ve gerek ihale aşamasında gerekse de sözleşmenin yürütülmesi aşamasında işlerin gereği gibi tamamlanmasını güçleştiren ve hukuki ihtilaflara yol açan mevcut aşırı düşük tekliflerin tespiti ve değerlendirilmesi uygulamasının daha seçici ve hızlı hale getirilmesi amaçlanmıştır.
Orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen malların ihalelerinde yerli malı üreten istekliler lehine %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması hususunda düzenleme yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 4734 sayılı Kanunun 65 inci maddesine ilişkin iptal kararı da dikkate alınarak söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi, bu çerçevede ihale sürecinde yapılacak tebligatların hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesine yönelik tedbirler alınması öngörülmüştür.