GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, 4447 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinde öngörülen kısa çalışma uygulamasıyla, işyerine işçiler arasında tenkisat yapma yerine, işçilerin tamamının veya bir kısmının geçici olarak ücretsiz izine çıkartılması ekonomik ve sosyal politika olarak tercih edilmekte; işçilerin geçici olarak ücretsiz izine çıkarılması geçici bir işsizlik olarak nitelenerek işsizlik sigortasından kısa çalışma ödeneği almaları öngörülmektedir.
Dünyada yaşanmakta olan küresel krizin ülke ekonomisini de etkilediği, görülmektedir. Bu husus göz önüne alınarak, 2008 ve 2009 yıllarında kısa çalışma için yapılan başvurulara münhasır olmak üzere; günlük kısa çalışma ödeneğinin miktarı % 50 oranında artırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Ayrıca, 5510 sayılı Kanunda uygulamada görülen bazı aksaklıkların giderilmesine yönelik değişiklikler yapılması gündeme gelmiştir. Örneğin, işverenler tarafından işe alınan ve işten çıkarılan çalışanlara ait, "işe giriş bildirgeleri" ile "işten çıkış bildirgeleri", Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesindeki Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca Sendikalar Kanunu, İŞKUR tarafından İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince ve Sosyal Güvenlik Kurumunca sosyal güvenlik işlemleri için farklı formatlarda ayrı ayrı alınmaktadır. Çalışanların işe giriş ve işten çıkış bildirimlerinin aynı Bakanlığa bağlı birimlerce ayrı ayrı alınmasının işverenler nezdinde oluşturduğu bürokratik yük dikkate alınarak, Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmış olan sözkonusu bildirimlerin oluşturulan elektronik ortamda ilgili diğer birimlere aktarılmasının sağlanması ve Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bildirimlerin diğer birimlere de yapılmış sayılması öngörülmektedir.
Bu çerçevede; 5510 sayılı Kanunda işten çıkış bildirgelerinin süresinde veya belirlenen usule uygun verilmemesi halinde idari para cezası müeyyidesi getirilmekte, ayrıca mülga 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinde düzenlenen ve 5510 sayılı Kanunda belirlenen sürede Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmesi öngörülen sandıkların iştirakçilerinin işe giriş ve işten çıkış bildirgelerinin de Sendikalar Kanunu ve İşsizlik Sigortası Kanunu uygulamaları bakımından önem taşıması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi düzenlenmektedir.
İşverenler tarafından işyeri bildirimleri de işe giriş ve işten çıkış bildirimlerinde olduğu gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yine ayrı ayrı yapılmakta olup, işyeri tescili ile ilgili alt yapının hazırlanmasıyla uygulamaya geçilmesi öngörüldüğünden, Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işyeri bildirimlerinin diğer birimlere de yapılmış sayılması öngörülmektedir.
Ayrıca, Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine göre kısmi zamanlı olarak çalışan yüksek öğrenim öğrencilerinin tüm sigorta kollarına tabi olmaları durumunda, bakmakla yükümlü olunan kişi statüsüyle sağlık yardımlarından yararlanamayacakları ve kısmi zamanlı çalışmalarına karşılık gelen ücretlerinden yapılacak kesintilerle bu miktarların önemli ölçüde azalacağı dikkate alınarak bunlar hakkında sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümlerinin uygulanması yönünde değişiklik yapılmaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi öngörülen dönüşümleri ortaya koyan temel politika dokümanı olan Dokuzuncu Kalkınma Planında, Türkiye'nin vizyonu ve uzun vadeli stratejisi "İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye" olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, iş ortamının iyileştirilmesi, kayıtlı ekonomiye geçişin hızlandırılması, Ar-Ge faaliyetleri ile yenilikçiliğin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi hususlarına da temel politika hedefleri arasında yer verilmiştir.
Vergi sisteminin, gelişmiş ülkelerin uygulamalarıyla paralel müesseseler içeren, ekonominin rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayan, serbest piyasa ekonomisiyle uyumlu, yatırımları ve istihdamı teşvik ederek sürdürülebilir büyümeyi destekleyen, vergiye gönüllü uyumu artırarak kayıtlı ekonomiye geçiş sürecini hızlandıran, daha basit, kolay anlaşılabilir ve uygulanabilir, geniş tabanlı, etkin, verimli ve mükellef odaklı bir yaklaşımla yeniden yapılandırılması hedefleri doğrultusunda son yıllarda atılan adımlarla önemli bir mesafe kaydedilmiş bulunmaktadır.
Öngörülen hedefler doğrultusunda;
-Dünyadaki gelişmelere paralel olarak, gelişmiş ülke uygulamaları dikkate alınarak Kurumlar Vergisi Kanunu yeniden yazılmış ve vergi oranı üçte bir oranında indirilmek suretiyle Türkiye vergi yükü açısından ilk 5 OECD ülkesi arasına girmiştir.
-Benzer şekilde gelir vergisi tarife yapısı basitleştirilmiş, gelir vergisi oranlarında da önemli indirimler yapılmış ve asgari geçim indirimi müessesesi ile istihdam üzerindeki vergi yükü önemli ölçüde düşürülmüştür. Bu uygulama ile eşi çalışmayan dört çocuklu bir ücretlinin elde ettiği asgari ücretin tamamı vergi dışı bırakılmış olup ülkemiz, ücretler üzerindeki vergi ve benzeri yükler bakımından OECD ülkeleri arasında daha iyi konuma yükselmiştir.