Dosya olarak kaydet: PDF - WORD
Görüntüleme Ayarları:
Salt metin olarak göster (Kelime işlemcilere uygun görünüm)
Değişikliklere ilişkin notları gizle

Konsolide metin - yürürlükte değil (Sürüm: 41)

BİRİNCİ KİTAP

Umumi hükümler

BİRİNCİ FASIL

Vazife

Vazife

MADDE 1

Mahkemelerin vazifelerini kanun gösterir.

Davaların birleştirilmesi ve ayrılması

MADDE 2

Murtabıt ceza davalarının her biri muhtelif mahkemelerin vazifesi dahilinde olsa bile bunlar birleştirilerek yüksek vazifeli mahkemeye verilebilir.

Bu mahkeme birleştirilmiş olan ceza davalarının ayrılmasına da karar verebilir.

Murtabıt suçlar

MADDE 3

Bir kimse bir kaç suçla maznun olur veya bir suçtan her ne sıfatla olursa olsun bir kaç maznun bulunursa irtibat var sayılır.

Tahkikat sırasında davaların birleştirilmesi ve ayrılması

MADDE 4

Tahkikata başlandıktan sonra dahi murtabıt ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebiyle yahut resen karar verilebilir. Bu kararı vermek hakkı yüksek vazifeli mahkemeye aittir.

Birlikte görülen davalarda muhakeme usulü

MADDE 5

Davaların birlikte görüldüğü müddetçe takip olunacak muhakeme usulü bu davaları birlikte gören yüksek vazifeli mahkemenin tabi olduğu muhakeme usulüdür.

Askerlerin işlediği suçlar

MADDE 6

Askerlerin,askerlikten vazifelerine veya suçlarına taallük etmiyen yahut askerler aleyhine işlenmiş olmıyan suçlarını umumi mahkemeler görür.

Askerlerin vazifelerinden hariç suçlarda asker olmıyanların da alakaları varsa bu gibi suçların muhakemesi umumi mahkemelerde görülür.

Asker olmıyanların muhakemelerine her halde umumi mahkemelerde bakılır.

Resen vazife kararı

MADDE 7

Davaya bakan mahkeme, muhakemenin her hal ve derecesinde davayı görmek vazifesi olup olmadığına resen karar verebilir.

İKİNCİ FASIL

Salahiyet

Salahiyet

MADDE 8

1

Davaya bakmak salahiyeti; suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.

Teşebbüste son icrai hareketin vuku bulduğu ve mütemadi ve müteselsil suçlarda temadi ve teselsülün bittiği yer mahkemesi salahiyetlidir.

Suç, dahilde intişar eden bir matbua münderecatından ileri gelmişse salahiyet matbuanın neşir merkezi olan yer mahkemesine aittir. Ancak,aynı mevkutenin birden çok yerde basılması halinde,suç, mevkutenin neşir merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için mevkutenin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.

Değişik fıkra: 11/05/1988 t. 3445 s. K. m.15

Takibi şikayetname verilmesine bağlı olan hakaret ve sövme suçlarında matbua tecavüze uğrayan kimsenin ikamet ettiği veya sakin olduğu yerde tevzi olunmuşsa oradaki mahkeme dahi salahiyetlidir.

Hususi salahiyet

MADDE 9

Suçun işlendiği yer belli değilse maznunun yakalandığı yer ve yakalanmamışsa ikametgahı mahkemesi salahiyetlidir.

Maznun Türkiye'de ikamet etmiyorsa salahiyet, maznunun Türkiye'de en son sakin olduğu yer mahkemesinindir.

İşe bakacak mahkemenin bu suretle dahi tayini mümkün olmazsa muhakeme usulüne ait ilk muamelenin yapıldığı yer mahkemesi salahiyetlidir.

Yabancı memlekette işlenen suçlarda salahiyet

MADDE 10

Yabancı memlekette işlenen ve Ceza Kanununun 4,5,6,7 ve 8 inci maddeleri hükmünce Türkiye'de takibi lazımgelen suçlarda dahi salahiyet,bundan evvelki maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre tayin olunur.

Bununla beraber Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebi üzerine Temyiz Mahkemesi suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine salahiyet verebilir.

Bu gibi suçlarda maznun Tükiye'de yakalanmamışsa veya Türkiye'de ikamet eylediği veyahut en son sakin olduğu yer yoksa salahiyetli mahkeme, Adliye Vekilinin talebi ve Cumhuriyet Başmüddeiumumisinin müracaatı üzerine Temyiz Mahkemesi tarafından tayin olunur.

Yabancı memleketlerde bulunupta muafiyet imtiyazlarından istifade eden Türk memurlarının şahsi suçlarından dolayı salahiyetli mahkeme; Ankara mahkemesidir.

Deniz ve hava nakil vasıtalarında veya bu vasıtalarla işlenen suçlarda salahiyet

MADDE 11

1
Değişik madde: 29/06/1956 t. 6763 s. K. m.45

Suç açık denizlerde veya yabancı liman ve kara sularında Türk Bayrağını taşıyan deniz veya hava nakil vasıtalarında veyahut böyle bir nakil vasıtasiyle işlenmiş bulunursa suçun işlenmesinden sonra vasıtanın Türkiye'de ilk uğradığı yerin veya bağlama limanının mahkemesi salahiyetlidir.

Murtabıt suçlarda salahiyet

MADDE 12

Yukarki maddelere göre her bir muhtelif mahkemelerin salahiyeti dahilinde bulunan murtabıt ceza davaları bunlardan birine bakmağa salahiyetli mahkemelerden herhangi birinde birleştirilerek görülebilir.

Murtabıt ceza davalarına başka başka mahkemeler tarafından bakılmağa başlanmış olursa Cumhuriyet Müddeiumumiliğinin taleplerine uygun olmak şartiyle mahkemeler arasında hasıl olacak uyuşma üzerine bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.

Uyuşulmazsa Cumhuriyet Müddeiumumisi veya maznun tarafından talep olununca müşterek yüksek vazifeli mahkeme birleştirmeğe mahal olup olmadığına ve mahal varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.

Birleştirilmiş olan davaların ayrılması dahi bu suretle olur.

Salahiyette icabı ihtilaf

MADDE 13

Salahiyet hususunda bir kaç hakim veya mahkeme arasında icabı ihtilaf çıkarsa müşterek yüksek vazifeli mahkeme salahyetli hakim ve mahkemenin hangisi olduğunu gösterir.

Dava nakli

MADDE 14

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Salahiyetli hakim veya mahkeme, hukuki veya fiili sebepler dolayısile kaza vazifesini ifa edemiyecek halde bulunan, yahut tahkikatın orada icrası ammenin emniyeti için tehlikeli olursa yüksek vazifeli mahkeme davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir.

Amme emniyeti için dava naklini istemek Adliye Vekiline aiddir.

Yetkisizlik iddiasının zamanı

MADDE 15

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.1

Sanığın yetkisizlik iddiasını, duruşmanın başlangıcında iddianamenin okunmasından evvel bildirmesi şarttır.

MADDE 16

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

Yetkisizlik kararının verilmesi

MADDE 17

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.2

Sanığın talebi üzerine yetkisizlik kararı iddianamenin okunmasından evvel verilir. İddianamenin okunmasından sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamıyacağı gibi mahkeme dahi bu hususta resen karar veremez.

Yetkide olumsuz uyuşmazlık

MADDE 18

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.3

Yetkili mahkeme de dahil olmak üzere başka başka mahkemelerce yetkisizlik kararı verilmiş olup da bu kararlar aleyhine Kanun yollarına müracaat imkanı kalmamış ise davaya bakması icap eden mahkemeyi müşterek yüksek görevli mahkeme tayin eder.

Yetkili olmayan mahkemenin tahkikatı

MADDE 19

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.4

Yetkili olmayan mahkemece yapılan tahkikat işleri mücerret yetkisizlikten dolayı hükümsüz sayılmaz.

Gecikmesinde zarar umulan tahkikat

MADDE 20

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.5

Bir mahkeme yetkili olmasa bile gecikmesinde zarar umulan hallerde, yargı çevresi içinde gerekli tahkikat işlerini yapar.

ÜÇÜNCÜ FASIL

Hakimin davaya bakmaması ve reddi

Hakimin davaya bakamıyacağı haller

MADDE 21

Hakim aşağıda yazılı hallerde hakimlik vazifesini yapmaz:

1 - Suçtan kendisi zarar görmüşse.

2 - Sonradan kalksa bile maznun veya mağdur ile aralarında evlilik veya vesayet rabıtası bulunmuşsa.

3 - Maznun veya mağdurun nesepten veya sebepten usul veya füruu veya bunlarla evlat edinme rabıtası veyahut maznun veya mağdur ile aralarında üçüncü dereceye kadar (Bu derece dahil) nesepten veya kendisiyle sıhriyetten hasıl olan evlilik kalmasa bile ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) sebepten civar hısımlığı olursa.

4 - Aynı davada Cumhuriyet Müddeiumumiliği, adliye zabıta memurluğu vazifesini yahut mağdur veya maznunun müdafiliğini yapmış bulunursa.

5 - Aynı davada şahit veya ehlihibre sıfatiyle dinlenmişse.

Karara iştirak edemiyecek hakimler

MADDE 22

Aleyhinde kanun yollarından birine müracaat edilmiş olan bir hükme iştirak eyleyen hakim mafevk mahkemesince bu hükme dair verilecek karara iştirak edemez.

(…)

Mülga fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

Hakimin ret sebepleri ve kimlerin talep edebileceği

MADDE 23

1

Hakimin vazifesini yapmaktan memnu olduğu hallerde reddi istenebileceği gibi bitaraflığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi talep olunabilir.

Cumhuriyet Savcısı, sanık, müdafi, davacı ve müdahil ile vekilleri hakimi red talebinde bulunabilirler.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.1

Bunlardan herhangi biri tarafından talep olunursa hükme iştirak edecek hakimlerin isimleri kendilerine bildirilir.

Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hakimin reddi talebinin zamanı

MADDE 24

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.6

Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hakimin reddi, mahkemelerde iddianame veya şahsi dava dilekçesi, Yargıtayda duruşmalı işlerde raportör üye tarafından yazılmış olan rapor okununcaya ve duruşmasız işlerde temyiz incelemesi başlayıncaya kadar istenebilir.

Sonradan ortaya çıkan sebeplerden dolayı duruşma bitinceye kadar da hakimin reddi istenebilir.

Hakimin ret talebi nasıl yapılır ve usulü

MADDE 25

Hakimin reddi mensup olduğu mahkemeye verilecek istida ile yahut bu hususta bir zabıt varakası tanzim edilmek üzere mahkeme katibine yapılacak beyanla olur.

Reddi talep eden taraf ret sebebini ispat ile mükelleftir.Yemin delil olmaz.

Mahkeme reddi istenilen hakimden ret sebebi hakkında izahat istiyebilir. Hakim de ret sebepleri hakkındaki mülahazalarını bildirir.

Hakimin reddi talebine karar verecek mahkeme

MADDE 26

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Hakimin reddi talebine mensup olduğu mahkemece karar verilir.Ancak reddi istenen hakimin müzakereye iştirak edememesinden mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi reddi istenilen hakim Asliye Mahkemesine mensup ise bu mahkemenin kazası dairesinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine ve reddi istenen hakim Ağır Ceza Mahkemesine mensup ise, o yerde Ağır Ceza Mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini takip eden daireye, son numaralı daire için bir numaralı daireye; o yerde Ağır Ceza Mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde ise, en yakın Ağır Ceza Mahkemesine aittir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.2

Red talebi sulh hakimi aleyhine olursa mensup olduğu asliye mahkemesi ve tek hakim aleyhine ise yargı çevresi içinde bulunduğu ağır ceza mahkemesi karar verir. Red olunan hakim,red talebinin haklı olduğunu kabul ederse red hakkında bir karar verilmez.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.7

Hâkimin reddi talebine esas olan sebeplerin varit olmamasından dolayı talebin reddine karar veren merci, onbin liradan otuzbin liraya kadar hafif para cezasına da hükmeder. Red talebine esas olan sebebin aksi sabit olduğu hallerde hükmolunacak ceza yirmibin liradan aşağı olamaz.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.7

Hükmedilen para cezaları hakim tarafından istenebilecek hukuki veya cezai takiblere veya Cumhuriyet Müddeiumumileri tarafından açılabilecek hukuku amme davasına mani değildir.

Ret talebi üzerine verilecek kararlar ve müracaat edilecek kanun yolları

MADDE 27

1

Reddin kabulüne dair olan kararlar katidir. Reddin kabul edilmemesine dair olan karar aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.

Hakimi ret talebinin esassız olduğuna dair son tahkikatta verilecek karar aleyhine ancak hüküm ile birlikte kanun yoluna müracaat olunabilir.

Değişik fıkra: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.2

Reddi istenilen hakimin yapabileceği muameleler

MADDE 28

Reddi istenilen hakim ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız tehiri caiz olmayan muameleleri yapar.

Ancak, hakimin duruşma sırasında reddedilmesi halinde bu ret konusunda bir karar verilebilmesi için duruşmanın tehiri veya taliki gerekse bile o celse duruşmaya devam olunur.Şu kadar ki 251 nci madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hakim tarafından veya onun huzuruyla bir sonraki celseye başlanamaz.

Ek fıkra: 07/01/1981 t. 2369 s. K. m.1

Ret isteğinin haklı olduğuna karar verildiği takdirde geciktirilmesi caiz olmadığından ötürü yapılmış işlemler ayrık olmak üzere duruşmanın ret dilekçesinin verilmesinden sonraki kısmı tekrarlanır.

Ek fıkra: 07/01/1981 t. 2369 s. K. m.1

Hakimin re'sen ret kararı ve tetkik mercii

MADDE 29

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.3

Bir hakim reddini mucip sebepleri bildirerek davaya bakmaktan çekinirse ret talebini incelemeye yetkili olan merci, bu çekinmenin yerinde olup olmadığına karar verir.

Bu karar hakimin işten çekilmesini gerektirdiği ve bu sebeple davanın aynı mercide görülmesi imkansız olduğu takdirde, karar veren merci davayı başka hakime tevdi veya başka mahkemeye nakleder.

Bazı haller, bir hakimin hakimlik görevini yapmaktan memnu olduğu zannını uyandırırsa,aynı merci bu hususu kendiliğinden inceleyerek gereken kararı verir.

Bu maddede yazılı hallerde de gecikmesi caiz olmayan işler hakkında 28 inci madde hükmü uygulanır.

Ret isteminin geri çevrilmesi

MADDE 29/A

Ek madde: 07/01/1981 t. 2369 s. K. m.2

Mahkeme, son tahkikat safhasında ileri sürülen hakimin reddi istemini aşağıdaki hallerde kabul etmeyerek geri çevirir:

1. Ret isteği zamanında yapılmamışsa;

2. Ret sebebi veya inandırıcı delil gösterilmemişse;

3. Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyor ise.

Bu hallerde ret isteği, toplu mahkemelerde reddedilen hakimin müzakereye katılmasıyla, tek hakimli mahkemelerde de reddedilen hakimin kendisi tarafından geri çevrilir.

Bu kararlar aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabilir.

Zabıt katiplerini ret

MADDE 30

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.4

Bu fasılda yazılı hükümler zabıt katipleri hakkında da uygulanır.

Zabıt katibinin reddi veya kendisinin reddini mucip sebepleri bildirerek görevden çekinmesi halinde gereken karar, zabıt katibinin yanında çalıştığı hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilir.

Aynı işte zabıt katibinin hakim ile birlikte reddine karar verecek merci, hakime göre tayin olunur.

DÖRDÜNCÜ FASIL

Kararlar, tefhim ve tebliğ

Kararların nasıl verileceği

MADDE 31

Davaya duruşma esnasındaki kararlar, iki taraf dinlendikten ve duruşma haricindeki kararlar Cumhuriyet Müddeiumumisinin yazılı veya şifahi mütalaası alındıktan sonra verilir.

Kararların yazılış şekli

MADDE 32

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.5

Bütün hakimlik ve mahkemelerin her türlü kararları muhalefet şerhleri dahil gerekçeli olarak yazılır. Kararların suretlerinde muhalefet şerhleri de gösterilir.

Kararın tefhim ve tebliği

MADDE 33

Alakadar tarafın yüzüne karşı ittihaz edilen kararlar kendisine tefhim olunur ve isterse kararın bir sureti de verilir.

Diğer kararlar tebliğ olunur.

Alakadar olan taraf mevkuf ise tebliğ edilen varaka talebi halinde kendisine okunup anlatılır.

Müddeiumumiye verilmesi icab edip etmiyen kararlar ve tebligat ile kararların ifa ve infazı

MADDE 34

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Tebliğ veya infaz edilecek kararlar Cumhuriyet Müddeiumumisine verilir; müddeiumumi tebliğ veya infaz için icab eden tedbirleri alır.

Mahkemelerin dahili muamelelerine veya muhakeme celselerinin inzibatına dair kararlar hakkında bu hüküm cari değildir.

Sulh hakimi her nevi tebligatı, karar ve ceza kararnamelerini doğrudan doğruya ifa ve infaz edebilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.8

Tebligat usulleri

MADDE 35

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.9

Tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır.

MADDE 36

1
Mülga madde: 11/02/1959 t. 7201 s. K. m.62

(…)

MADDE 37

1
Mülga madde: 11/02/1959 t. 7201 s. K. m.62

(…)

MADDE 38

1
Mülga madde: 11/02/1959 t. 7201 s. K. m.62

(…)

BEŞİNCİ FASIL

Mehiller ve eski hale getirme

Günle tayin edilen mehiller

MADDE 39

Gün ile tayin edilen mehillerde mehlin cereyanını istilzam eden tebliğ veya vakıa günleri hesaba katılmaz.

Hafta veya ayla tayin edilen mehiller

MADDE 40

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Mehil, hafta veya ay olarak tayin edilmişse cereyana başladığı gün,son haftada isim ve son ayda sayı itibarile tekabül eden günün tatil saatinde ve şayed ay sonunda başlayıp da nihayet bulduğu ayda sayı itibarile mukabil gün yoksa ayın son gününde biter.

Son gün pazara veya her hangi bir tatile tesadüf ederse mehil; tatilin ertesi günü biter.

Kendisine mehil verilen kimsenin ikametgahı muamele yapacağı mahalden uzaksa Hukuk Muhakeme Usulü Kanununun 164 üncü maddesi hükmü tatbik olunur.

Mehle riayet imkansızlığı

MADDE 41

Mücbir sebepler veya beklenilmeyen veya sakınılması kabil olmıyan hadiseler neticesi olarak, bir mehle riayet imkansızlığı hasıl olursa, mehlin bitmesinden hasıl olacak neticeye karşı eski hale getirme talep olunabilir. Yapılan bir tebliğden kusuru olmaksızın haberdar olamamak keyfiyeti beklenilmiyen ve sakınılması mümkün olmıyan hallerdendir.

Eski hale getirme istidasının verilmesi

MADDE 42

Eski hale getirme istidası maniin kalkmasından bir hafta içinde verilmek lazımdır. Bu istida, mehle riayet halinde usule dair muameleler hangi mahkemede yapılacak idiyse o mahkemeye verilir.

Müsted'i mehle riayet etmemesinin sebeplerini ve delillerini bildirir. Ve usule dair yapmadığı muameleyi istidayı verdiği anda yapar.

Eski hale getirme istidasının mercii ve bu husustaki kararlar

MADDE 43

Mehli içinde usul muamelesi yapılmış olsaydı esas hangi mahkeme hükmedecek idiyse eski hale getirme istidası hakkında dahi o mahkeme karar verir.

Eski hale getirme talebinin kabulüne dair olan karar katidir. Ancak reddine dair olan karar aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.

Eski hale getirme istidasının karara tesiri

MADDE 44

Eski hale getirme istidası kararın icrasını tehir etmez.

Ancak mahkeme, icranın tehirine karar verebilir.

ALTINCI FASIL

Şahitler

Tanıkların çağrılması

MADDE 45

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.6

Tanıklar davetiye ile çağrılır. Davet üzerine gelmemenin kanuni neticeleri davetiyede gösterilir.

Tutuklu veya acele işlerde, mahkeme davetiye tebliğ ettirmeksizin tanıklar için ihzar müzekkeresi verebilir. Şu kadar ki müzekkerede bu yoldan getirilmenin sebepleri gösterilir ve bunlara mahkemece davetiye ile gelen tanıklar hakkındaki işlemler uygulanır.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.10

Davetiye fiili hizmette bulunan askerlere bulundukları yerlerdeki askeri mamaklar vasıtasiyle tebliğ olunur.

Çağrıya uymayan tanıklar

MADDE 46

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.7

Usulü dairesinde çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu masraflar ile beraber beşbin liradan onbin liraya kadar hafif para cezasına mahküm edilirler.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.11

Mazereti kabul olunarak yeniden davetiye ile çağrılması tensip olunan tanıklara para cezası ve masraf hükmolunmaz.

Zorla getirilen tanık, evvelce gelmemesini mazur gösterecek sebepleri son radan bildirir ve bu mazeretin doğruluğunu ispat eder delil ve vesikaları gösterirse aleyhine hükmedilmiş olan ceza ve masraflar kaldırılır.

Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin tatbikine istinabe olunan hakim ve naipler ile hazırlık tahkikatı esnasında sulh hakimleri dahi yetkilidir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.11

Fiili hizmette bulunan askerler hakkındaki ihzar müzekkeresi askeri makamlar vasıtasıyle infaz olunur.

Şahitlikten çekinme halleri

MADDE 47

Aşağıdaki kimseler şahitlikten çekinebilirler:

1 - Maznunun nişanlısı,

2 - Evlilik bağı kalmasa bile karısı veya kocası,

3 - Maznunun nesepten veya sebepten usul ve füruu yahut üçüncü dereceye kadar (Bu derece dahil) nesepten veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik bağı kalmasa bile ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sebepten civar hısımları ve maznun ile aralarında evlatlık bağı bulunanlar.

Yukarda yazılı kimselere dinlenmezden evvel şahitlikten çekinmek hakları olduğu bildirilir. Bu hakkı istimalden vazgeçenler dinlenirken dahi vazgeçmele rini geri alabilirler.

Meslek icabı şahitlikten çekinme halleri

MADDE 48

Müdafiler bu sıfatları ve hekimler ile ebeler sanatları icabında vakıf oldukları sırlar hakkında şahitlikten çekinebilirler. Ancak sır sahibi muvafakat ederse şahitlikten çekinemezler.

Devlet esrarı hakkında alakadarların şahitliği

MADDE 49

Devlet memurları memuriyetten çekildikten sonra bile, saklamakla mükellef oldukları vakıalar hakkında sırrın ait olduğu makam amirinin izni olmaksızın şahit sıfatiyle dinlenemezler.

Bu gibi hallerde İcra Vekilleri azası hakkında Reisicumhur ve Büyük Millet Meclisi azası hakkında Meclis tarafından izin verilir.

Şahitlik, Devletin selametine zarar verecek derecede olmadıkça bu izin verilir.

Reisicumhur mahremiyeti kendisi takdir eder ve şahitlikten çekinebilir.

Bu hüküm, reisliği zamamında hadis veya reisliği sebebiyle malümu olan vakıalardan dolayı eski Reisicumhurlar hakkında dahi caridir.

Şahidin kendi veya taallükatı aleyhine şahitlikten çekinmesi

MADDE 50

Bir şahit, kendisine sorulan ve vereceği cevap ile kendisini veya 47 nci maddenin 1, 2, 3 üncü fıkralarında gösterilen taallükatından birini ceza takibine uğratabilecek suallere cevap vermekten çekinebilir.

Şahitlikten çekinme sebebinin bildirilmesi

MADDE 51

47, 48, 50 nci maddelerde gösterilen hallerde yapılacak talep üzerine şahit şahitlikten çekilmesinin sebebini bildirir ve bu husus da yeminiyle tasdik olunur.

Yemin verilmeyen şahitler

MADDE 52

Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:

1 - Dinlenme sırasında on beş yaşını bitirmemiş olanlar, veya akıl ve fehim kuvvetlerinin tekemmül edememesinden veya zayıf bulunmasından dolayı yeminin mahiyet ve ehemmiyeti hakkında kafi bir fikir sahibi olmıyanlar.

2 - Ceza müddetleri içinde umumi hizmetlerden memnu bulunanlar.

3 -Tahkikatın mevzuu olan vakıalara iştirakten veya yataklıktan maznun veya bu sıfatlardan biriyle mahküm olanlar.

Şahitlikten çekinmeğe hakkı olan kimsenin çekinmemesi

MADDE 53

47 nci madde mucibince şahitlikten çekinme hakkı olduğu halde çekinmiyen şahidin şahitliğinin yemin ile teyidi lazım gelip gelmiyeceğini hakim takdir eder. Bununla beraber şahit yemin etmekten çekinebilir. Ve bu hakkı kendisine bildirilir.

Şahitlerin dinlenmesi

MADDE 54

Her şahit ayrı ayrı, ve sonradan dinlenecek şahitler yanında bulunmaksızın dinlenir.

Son tahkikatın açılmasına kadar, tehirinde mazarrat umulan veya hüviyetin tayinine taallük eden hallerden başkasında şahitler birbirleriyle ve maznun ile yüzleştirilemezler.

Şahide vazifesinin ehemmiyetini anlatma

MADDE 55

Hakim lüzum görürse yeminden evvel şahide, ifasına davet olduğu vazifenin ehemmiyetini münasip bir lisanla anlatır.

Şahitlere yemin verilmesi

MADDE 56

Şahitler ayrı ayrı ve şahitlikten evvel yemin ederler. Bununla beraber icabında ve hele bir kimsenin şahit sıfatiyle dinlenmesi caiz olup olmadığına tereddüt edilirse yemin, şahitliğinden sonraya bırakılabilir.

Yemin Şekli

MADDE 57

Şahide teklif edilecek yemin şahadetten evvel: (Bir şey saklamaksızın ve bir şey katmaksızın kimseden korkmıyarak bir tesire kapılmıyarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söyliyeceğime yemin ederim) ve şehadetten sonra; (Bir şey saklamaksızın, bir şey katmaksızın kimseden korkmıyarak, bir tesire kapılmıyarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söylediğime yemin ederim) şeklinde olur. Yemin verilirken herkes ayağa kalkar.

Yeminin edası ve dilsizin yemini

MADDE 58

Şahit yemin şeklini yüksek sesle tekrar ederek veya okuyarak yemin eder.

Okuyup yazmak bilmiyen dilsizler işaretlerinden anlayan bir kimse vasıtasiyle ve işaretle yemin ederler. Okuyup yazmak bilen dilsizler yemin şeklini yazarak ve imzalarını koyarak yemin ederler,

Hazırlık tahkikatında tanıkların yemini

MADDE 59

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.12

Tanıklara, hazırlık tahkikatı sırasında, Cumhuriyet savcıları ile sulh hakimleri tarafından dinlenmeleri halinde yemin verilir.

Tanığın tekrar dinlenmesi

MADDE 60

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.13

Yemin ile dinlenen tanığın aynı tahkikat sırasında tekrar dinlenmesi gerekirse, yeniden yemin verilmeyip önceki yemini hatırlatılmakla yetinilebilir.

Şahide ilk defa sorulacak şeyler

MADDE 61

1

Şahide şehadetinden evvel adı,sanı,yaşı,işi, (...) ve ikametgahı sorulur. İktiza ederse şahadetine ne dereceye kadar itimat edilebileceği hakkında hakimi tenvir edecek hallere mütaallik ve hele maznun veya mağdur ile münasebetlerine dair sualler sorulur.

İptal: E. 1995/25 K. 1996/5 02/02/1996 t. AyM K.

"...dini..." ibaresi iptal edilmiştir.

Şahide söylenecek şeyler ve sorulacak sualler

MADDE 62

Şahit dinlenmezden evvel hakim kendisine davayı anlatır, maznun hazır ise onu da gösterir ve şahit, şahitlik edeceği vakıalara ait bildiği şeyleri söylemeğe davet olunur. Şahit şahitliğini ederken sözü kesilmez.

Şahitlik ettiği hususu tenvir ve ikmal etmek ve malümatının müstenit olduğu halleri layıkiyle takdir edebilmek için şahide sual sorulabilir.

Tanıklıktan ve yeminden sebepsiz çekinme

MADDE 63

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.8

Kanuni bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yemin etmekten çekinen tanık bundan doğan masraflara ve 46 ncı madde gereğinca para cezasına mahküm olur. Bundan başka tanıklığa veya yemine zorlamak için; dinleneceği dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her halde 6 ayı geçmemek üzere tanık hapsolunabilir.

Kabahat davalarında bu müddet altı haftayı geçemez.

Bu tedbirleri almaya istinabe olunan hakim ve naipler ile hazırlık tahkikatı sırasında sulh hakimleri dahi yetkilidir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.14

Bir davanın görüldüğü sırada bu tedbirler alındıktan ve tatbik olunduktan sonra o dava veya aynı işe ait diğer davada tekrar edilmez.

Şahide verilecek tazminat ve masraflar

MADDE 64

Hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından davet olunan her şahidin, tarifeye göre kaybettiği vakit ile mütenasip bir tazminat istihsaline hakkı vardır. Bu tazminat Devlet Hazinesinden verilir. Şahit hazır olmak için seyahat etmeğe mecbur olmuş ise yol masrafiyle şahitliğe davet olunduğu mahaldeki ikamet masrafını alır.

YEDİNCİ FASlL

Ehlihibre ve keşif

Ehlihibrenin tabi olacağı hükümler

MADDE 65

Altıncı faslın aşağıda yazılı maddelere mugayir olmıyan hükümleri ehlihibre hakkında dahi caridir.

Bilirkişinin tayini

MADDE 66

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.9

Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin rey ve mütalaasının alınmasına karar verilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Bilirkişinin tayini ve üçten fazla olmamak üzere adedinin tespiti hakime aittir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.15

Hazırlık soruşturmasında, gecikmede sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı da bu yetkiyi haizdir.

Belli hususlar hakkında rey ve mütalaalarını beyan ile kanun tarafından görevlendirilmiş resmi bilirkişi varsa, hususi sebepler olmadıkça başkası tayin edilemez.

Tedavi ve muhafazaya hükmolunması veya Ceza Kanununun 47 nci maddesinin uygulanması bakımından bilirkişi tetkikatı yaptırmaya hakimler mecburdur. Bilirkişinin, adli tabip yoksa, mütehassıs bir hekim olması şarttır.

Hazırlık soruşturmasında muayeneleri icabeden kimselerin muayeneleri, Cumhuriyet Savcılarının talebi ile yapılır.

Ehlihibrenin reddi

MADDE 67

Ehlihibre hakimin reddini mucip olan sebeplerden dolayı reddolunabilir.

Şahitlik ehlihibre olmağa mani değildir. Ret hakkı Cumhuriyet Müddeiumumisi ve davacı ile maznunundur. Hakim tarafından tayin olunan ehlihibrenin isimleri mani sebepler olmadıkça ret hakkını haiz olanlara bildirilir.

Ret talebini işi soruşturmakta veya davayı görmekte olan hakim veya mahkeme inceler. Reddi isteyen taraf ret sebebini ispat ile mükelleftir. Yemin delil olmaz.

Ek fıkra: 05/03/1973 t. 1969 s. K. m.10

Ehlihibreliği kabule mecbur olanlar

MADDE 68

Muayyen hususlarda rey ve mütalaa beyaniyle resmen tavzif edilmiş olanlar yahut tetkikatın icrası için bilinmesi muktazi fen veya sanatla iştigali meslek edinenler veya meslek edinmeğe resmen mezun olanlar ehlihibre tayin edildikleri takdirde kendilerine verilen vazifeyi yapmağa mecburdurlar.

Evvelce adliyeye müracaatla ehlihibrelik vezaifini ifaya hazır olduklarını bildirmiş olanlar da bu vazifeyi kabule mecburdurlar.

Ehlihibreye müracaatın sebebi delil olabilecek geçmiş vakıa ve halin tesbiti ise haklarında şahide mütaallik hükümler tatbik olunur.

Ehlihibrelikten çekinme hakkı,ehlihibre olarak dinlenemeyenler

MADDE 69

Şahitlikten çekinmeyi mucip olabilen sebepler ehli hibrelikten de çekilmeyi mucip olabilir. Ehlihibre makbul diğer sebeplere binaen dahi mütalaa beyanına mecbur tutulmayabilir.

Ehlihibre sıfatiyle dinlenmeleri mensup oldukları dairece memuriyetin menfaat ve icaplarına halel vereceği beyan edilen Devlet memurları ehlihibre olarak dinlenemez.

Görevini yapmayan bilirkişi hakkındaki işlem

MADDE 70

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.16

Rey vermekle mükellef olduğu ve usulü dairesinde çağrıldığı halde gelmeyen veya gelip de yeminden, rey ve mütalaa beyanından çekinen bilirkişiler hakkında tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.

Ehlihibre tetkikatını hakimin idaresi

MADDE 71

Hakim lüzum görürse ehlihibrenin yapacağı tetkikleri kendisi sevk ve idare eder.

Ehlihibrenin yemini

MADDE 72

Ehlihibre mütalaasını söylemezden veya raporunu vermezden evvel (bitarafane ve tamamen ilim ve fenne muvafık olarak reyini beyan edeceğine vicdanı üzerine) yemin eder.

Ehlihibre, kendisinden talep edilen neviden mütalaa beyan etmek için evvelce umumi surette yemin ettirilmişse yeniden yemin verilmeyerek evvelki yeminin ahdinde beyanı rey aldığını kayıt ve işaret eder.

Ehlihibrenin salahiyeti

MADDE 73

Ehlihibre lüzum gösterirse raporunu tanzim için şahitleri dinlemek ve maznunu sorguya çekmek suretiyle muhtaç olduğu mütemmim malümatın istihsali temin olunabilir. Aynı maksatla ehli hibrenin kısmen veya tamamen dosyayı tetkik etmesine ve şahitlerin dinlenmesinde veya maznunun sorguya çekilmesinde hazır bulunmasına ve hatta bunlara doğrudan doğruya sual sormasına dahi müsaade olunabilir.

Sanığın şuurunun tetkiki

MADDE 74

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1969 s. K. m.12

Tedavi ve muhafazaya hükmolunması veya Ceza Kanununun 47 nci maddesinin uygulanması bakımından yapılan incelemede, bilir kişinin teklifi üzerine Cumhuriyet savcısı ve müdafi dinlendikten sonra sanığın resmi bir müessesede gözlemine hazırlık tahkikatı sırasında sulh hakimi ve son tahkikat sırasında mahkeme tarafından karar verilebilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.3

Sanığın müdafii yoksa, yardım için re'sen kendisine bir müdafi tayin edilir.

Sanık, gözlem altına alınma kararı aleyhine acele itiraz yoluna müracaat edebilir. Bu itiraz kararın yerine getirilmesini durdurur.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.3

Resmi müessesede gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmi müessesenin talebi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; fakat sürelerin toplamı üç ayı geçemez. Sanık resmi müesseseye gönderilirken soruşturma dosyasıda birlikte yollanır. Dosyanın bütünü ile yollanmasında sakınca gören hakim, bazı belgelerin suretlerini gönderebilir. Dosya en geç onbeş gün içinde geri gönderilir. Gerektiği takdirde hakim bu süreyi altı haftayı geçmemek üzere uzatabilir.

Yeniden düzenleme: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.3

Resmi müessesede gözlem altına alınma süresi ilerde verilecek cezadan ve muhafaza ve tedavi tedbirinin asgari süresinden indirilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.3

Bilirkişinin mütalaasını bildirme şekli ve süresi

MADDE 75

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.18

Bilirkişi mütalaasını yazı ile bildirir.Ancak, hemen mütalaa verilmesi mümkün olan işlerde bilirkişinin sözlü mütalaası ile yetinilebilir ve bu mütalaa tutanağa geçirilerek imza ettirilir.

Bilirkişi yazılı mütalaasını tayin edilen süre içerisinde vermeye mecburdur. Bu süre, işin niteliğine göre iki ayı geçemez. Belirlenen süre içerisinde mütalaasını vermeyen bilirkişi hakkında 63 üncü madde hükmü uygulanır.

Ehlihibre raporunun kafi görülmemesi halindeki muamele

MADDE 76

Hakim, verilen raporu kafi görmediği takdirde aynı ehlihibre yahut tayin edeceği diğer ehlihibre tarafından yeni bir rapor tanzim edilmesini emredebilir.

Raporunu itadan sonra ehlihibrenin reddi talep olunupta bu talep kabul edilmişse hakim, yeni bir rapor tanzim etmek üzere başka ehlihibre tayin edebilir.

Lüzum görülen hallerde, ihtısası haiz resmi dairelerin reyleri dahi alınabilir.

Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun maddî olgu ve fiilî gerçeklerle bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve şüphelerin bulunduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde, bu bilirkişiler hakkında diğer kanunlardaki hukukî ve cezaî sorumluluklar saklı kalmak şartıyla 19.4.1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının tasdikli bir örneği yetkili Cumhuriyet savcılığına gönderilir.

Ek fıkra: 12/12/2003 t. 5020 s. K. m.2

Ehlihibreye tazminat, masraf ve ücret

MADDE 77

Ehlihibre tarifeye göre kaybettiği vakit için alacağı tazminattan başka tetkikat ve seyahat masraflarını ve çalışmasiyle uygun ücretini alır.

Keşif

MADDE 78

Keşif, hakim veya naibi veyahut istinabe olunan hakim ile tehirinde mazarrat umulan hallerde Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından yapılır.

Keşif yapıldığı vakit buna dair tanzim olunacak zabıt varakalarına mevcut olan hal ve vaziyetle hadisenin hususi mahiyetine göre vücudu umulupta bulunamıyan eserlerin ve izlerin yokluğu yazılır.

Ölüm muayenesi ve otopsi

MADDE 79

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.19

Bir ölünün adli muayenesi tabip huzuru ile yapılır. Adli muayenede ölünün tıbbi kimliği, ölüm zamanı ve ölüm sebebini tayin için harici bulgular tespit edilir.

Otopsi, hakim ve tehirinde zarar umulan hallerde Cumhuriyet savcısı huzurunda biri adli tabip veya patalog olmak şartı ile iki hekim tarafından yapılır.

Zaruret halinde bu işlem bir hekim tarafından da yapılabilir. Ancak zaruret halinin otopsi raporuna açıkça yazılması gerekir.

Bu işlem, ölüyü son hastalığında tedavi eden hekime yaptırılamaz. Bununla beraber tedavi eden hekim hastalığın seyri hakkında bilgi vermek üzere otopside hazır bulunmaya davet olunabilir.

Gömülen ölünün muayenesine veya üzerinde otopsi yapılmasına lüzum görüldüğü takdirde, ölünün mezardan çıkarılmasına hazırlık tahkikatında Cumhuriyet savcısı, son tahkikatta mahkeme tarafından müsaade olunur ve gerekli işlemler karar veren mercice yerine getirilir.

Ölünün hüviyetini tayin

MADDE 80

Mani sebepler olmadıkça otopsiden evvel ölünün hüviyeti her suretle ve bilhassa kendisini tanıyanlara gösterilerek, bilgilerine müracaat olunarak tayin olunur ve elde edilmiş bir maznun varsa ölü tanınmak üzere ona da gösterilir.

Otopsi

MADDE 81

Otopsi, ölünün hali müsait oldukça mutlak (baş, göğüs ve karnı) nın açılmasını icabettirir.

Yeni doğmuş çocuğun ölüsü üzerindeki tetkikler

MADDE 82

Yeni doğmuş bir çocuk ölüsünün açılmasında yapılacak fenni tetkikler, çocuğun bilhassa doğumu mütaakıp yahut doğum esnasında yaşayıp yaşamadığını ve vaktinde doğup doğmadığını yahut vakitsiz doğmuşsa yaşayabilecek bir halde olup olmadığını tayine matuf olur.

Zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem

MADDE 83

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.20

Zehirlenme şüphesi olan hallerde organlardan parça alınırken, bu organın görünen şekli ile tahribatın tarif edilmesi gerekir. Ölüde yahut sair yerlerde bulunmuş olan şüpheli maddeler bir kimyager veya tahlil ile resmen görevlendirilmiş bir makam tarafından tahlil olunur.

Hakim bu tahlilin bir hekimin katılmasıyla veya idaresinde yapılmasını emredebilir.

Kalpazanlık ve evrakı nakdiye sahtekarlığında yapılacak tetkikler

MADDE 84

Kalpazanlık ve evrakı nakdiyeye ait sahtekarlık suçlarında zaptolunan paralar ve evrak lüzum görülürse bunların sahihlerini tedavüle çıkaran makamlara tetkik ettirilir. Bu makamlar taklit veya sahtekarlığın ne suretle yapılmış olduğu ve eserleri neden ibaret bulunduğu hakkında rey beyan ederler.

Yabancı paraları ve evrakı için de selahiyetli Türk makamlarının reyi alınmakla iktifa olunur.

Vesikanın tetkikı suretleri

MADDE 85

Bir vesikanın doğruluğunu veya sahteliğini tahkik etmek yahut failini meydana çıkarmak için ehlihibre marifetiyle yazı ve mühür tetkikatı yapılabilir.

SEKİZİNCİ FASIL

Zabıt ve arama

Sübut vasıtalarından olan eşyanın muhafaza ve zaptı

MADDE 86

Tahkikat için sübut vasıtalarından olmak üzere faydalı görülen yahut musadereye tabi olan eşya muhafaza veya başka bir suretle emniyet altına alınır.

Bu eşya bir şahsın yanında bulunur ve bu şahıs rızasiyle teslimden kaçınırsa zaptolunabilir.

Talep vukuunda eşyayı vermeyenler hakkındaki muamele

MADDE 87

Yukardaki maddede yazılı bir eşyayı yanında bulunduran şahıs talep üzerine bu eşyayı göstermek ve teslim etmekle mükelleftir.

Kaçınma halinde bu eşyanın zilyedi hakkında 63 üncü maddenin cebre mütaallik hapis hükmü tatbik edilir.

Şehadetten çekinmeğe mezun olan şahıslar hakkında bu hüküm tatbik olunmaz.

Teslim olunmıyacak vesikalar

MADDE 88

Resmi dairelerde saklı evrak ve sair vesikalar münderecatının ifşası memleketin selametine zarar vereceği o dairenin en büyük amiri tarafından beyan edilirse bu evrak ve vesikaların gösterilmesi ve teslimi istenmez. Şukadar ki bu beyan kafi görülmezse o dairenin mensup olduğu vekalete müracaat olunabilir.

Zaptolunmıyacak mektuplar

MADDE 89

Maznun ile 47 ve 48 inci maddeler mucibince şahitlikten çekinme hakkı olan kimseler arasında teati olunan mektuplar bu kimseler yanında bulundukça ve bunlar tahkikatın mevzuu olan vakıalara iştirak etmiş olmak veya yataklık etmek şüphesi altında olmadıkça zaptedilemez.

Zabıt kararı vermek salahiyeti

MADDE 90

Zapta karar vermek salahiyeti hakimindir. Ancak tehirinde mazarrat görülen hallerde Cumnhuriyet Müddeiumumileri ve bunların muavini sıfatiyle emirlerini icraya memur olan zabıta memurları zabıt muamelesini yapabilirler.

Hakimin kararı olmaksızın yapılan zabıt muamelesinde alakadar şahıs veya bunun mümeyyiz olan hısımlarından biri hazır bulunmamış veya bunlardan biri hazır bulunupta zabıt muamelesine açıkça itiraz etmişse zabıt muamelesini yapan memur bunu üç gün zarfında hakime tasdik ettirmeğe mecburdur.

Kendi nezdinde zabıt muamelesi yapılan kimse her ne zaman isterse hakimden bu husus hakkında karar ittihazını isteyebilir.

Bu bapta karar vermek salahiyeti hukuku amme davası henüz açılmamış olan hallerde zabıt muamelesinin yapıldığı yerin sulh hakimine aittir.

Zabıt muamelesi hukuku amme davasının açılmasından sonra Cumhuriyet Müddeiumumileri veya zabıta memurları tarafından yapılmış olduğu halde davaya bakmakta olan hakim üç gün içinde bu muameleden haberdar edilir ve zaptedilen eşya emrine hazır bulundurulur.

Harb gemileri dahil olmak üzere askeri hizmetlere mahsus yerlerde yapılacak zabıt muamelesi hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisinin talep ve iştirakiyle askeri makamlar tarafından ifa olunur.

Ancak askeri hizmetlere mahsus yerler ordu ile alakası olmıyan kimseler tarafından munhasıran işgal edildiği takdirde askeri makamların müdahalesine lüzum yoktur.

Maznuna gönderilen mektup, telgraf vesair mersulelerin zaptı

MADDE 91

Maznuna gönderilen mektuplar vesair mersule ve telgrafların posta ve telgrafhanede zaptı caizdir.

Maznun tarafından veya ona hitaben gönderildiği bazı hallerden anlaşılan ve tahkikat noktai nazarından münderecatının ehemmiyeti haiz olduğu tayin edilen mektuplar vesair mersule ve telgrafların dahi bu yerlerde zaptı caizdir.

Mektup, telgraf vesair mersulelerin zaptı kararı

MADDE 92

Bundan evvelki maddede yazılı olan zabıt muamelesi ancak hakim tarafından yapılabilir.

Tehirinde mazarrat umulan ve munhasıran kabahatlere mütaallik bulunmıyan hallerde bu muamelenin icrasına Cumhuriyet Müddeiumumileri dahi salahiyetlidir.

Şukadar ki müddeiumumiler kendilerine verilen şeyleri ve bilhassa mektup lar vesair posta mersulelerini açmaksızın derhal hakime tevdi etmek mecburiyetindedirler.

Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından emrolunan zabıt muamelesi eşya henüz teslim edilmemiş olsa bile üç gün içinde hakim tarafından tasdik olunmadığı takdirde hükümsüzdür.

Cumhuriyet Müddeiumumisinin verdiği emir üzerine yapılan, zabıt muamelesiyle mektup vesair posta mersulelerinin açılması hakkında karar itası 90 ıncı madde mucibince salahiyetli hakimindir.

Tedbirlerin alakadarlara bildirilmesi

Madda 93

Tahkikatın gayesine halel vermek ihtimali olmadıkça 91 ve 92 nci maddelere göre alınacak tedbirler alakadarlara bildirilir.

Açılmasına karar verilmemiş olan mektup ve mersuleler derhal alakadarlara teslim olunur. Açılıpta alıkonulması icabetmiyenler hakkında da bu yolda muamele edilir.

Alıkonulan bir mektubun tahkikat için gizli tutulmasında fayda görülmeyen kısımlarının sureti mürselünileyhe gönderilir.

Maznuna, şerikine ve yatağına ait yerlerin ve şeylerin aranması

MADDE 94

Bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek şüphesi altında bulunan kimsenin evi ile ona ait sair mahallerde aranma yapılabileceği gibi gerek üzeri ve gerek eşyası dahi aranabilir.

Bu arama şüphe altında bulunan kimsenin yakalanması maksadiyle yapılabileceği gibi sübut delillerinin meydana çıkarılması umulan hallerde dahi yapılabilir.

Maznun ile şerikinden ve yatağından başka kimseler hakkındaki arama

MADDE 95

Yukardaki maddede yazılı kimselerden başkalarının gerek üzerlerinde ve gerek eviyle sair mahallerde arama, ancak maznunun yakalanması veya suçun izlerininin takibi veya muayyen bazı eşyanın zaptı maksadiyle yapılabilir.

Bu hallerde aramanın yapılması, aranılan şahsın veya takip edilen izlerin yahut zaptedilecek eşyanın aranılacak şahıs veya mahallerde bulunduğunu istidlal ettirebilecek vakıaların vücuduna bağlıdır.

Bu takyit, maznunun içinde tutulduğu veya takibi sırasında girdiği mahallerle emniyeti umumiye idaresinin nezareti altında bulunan bir şahsın oturduğu mahaller hakkında cari değildir.

Gece yapılacak arama, gecenin tayini

MADDE 96

Meşhut cürüm ile tehirinde mazarrat görülen haller veya firar eden bir mevkuf veya mahpusun tekrar yakalanması hali müstesna olmak üzere meskende veya iş mahalleri ile sair kapalı yerlerde gece vakti aranma yapılmaz.

Bu takayyüt Emniyeti Umumiye İdaresinin hususi nezareti altında bulunan şahısların oturdukları yerlerle geceleyin herkesin girip çıkabileceği mahaller yahut mahkümların toplanma veya sığınma veya suç ile elde edilen eşyayı saklama mahalli veyahut gizli kumar yerleri veya umumhaneler gibi polisçe maruf olan yerler hakkında cari değildir.

(…)

Mülga fıkra: 09/07/1953 t. 6123 s. K. m.3

Arama kararı salahiyeti

MADDE 97

Aramaya karar vermek salahiyeti hakimindir. Ancak tehirinde mazarrat umulan hallerde Cumhuriyet Müddeiumumileri ve müddeiumumilerin muavini sıfatiyle emirlerini icraya memur olan zabıta memurları arama yapabilirler.

Hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisi hazır olmaksızın süknada veya iş görmeğe mahsus mahaller ile kapalı yerlerde aramada bulunabilmek için o mahal ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.

Yukardaki fıkrada gösterilen takayyüt 96 ncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı mahallere şamil değildir.

Harb gemileri dahil olmak üzere askeri hizmetlere mahsus yerlerde yapılacak zabıt muamelesi hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisinin talep ve iştirakiyle askeri makamlar tarafından derhal ifa olunur. Ancak askeri hizmetlere mahsus yerler ordu ile alakası olmıyan kimseler tarafından munhasıran işgal edildiği takdirde askeri makamların müdahalesine lüzum yoktur.

Aramada kimlerin bulunabileceği

MADDE 98

Arama muamelesine tabi yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir. Kendisi bulunmazsa mümessili veya mümeyyiz hısımlarından biri yahut kendisiyle bilikte sakin olan bir kimse veya komşusu bulundurulur.

95 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen hallerde zilyed ve bulunmazsa yerine davet olunacak kimse muameleye başlamazdan evvel aramanın gayesinden haberdar edilir.

96 ncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı yerlerin zilyedi hakkında bu hüküm tatbik olunmaz.

Aramaya maruz kalan kimseye verilecek varaka ve vesika

MADDE 99

Aramanın hitamında aramaya maruz kalan kimseye talebi üzerine aramanın 94 ve 95 inci maddelere uyan sebeplerini ve 94 üncü maddede gösterilen halde cezalandırılması maksut olan fiilin mahiyetini mübeyyin bir varaka verilir. Yine talebi üzerine zaptolunan veya emniyet altına alınan eşyanın müfredatını havi bir defter ve şayet şüpheyi dair bir şey elde edilmemiş ise bunu mübeyyin bir vesika verilir.

Muvakkat zabıt

MADDE 100

Arama neticesinde yapılmakta olan tahkikatla alakası bulunmıyan ve fakat diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek olan eşya bulunursa bu eşya muvakkat olarak zaptolunur ve keyfiyet Cumhuriyet Müddeiumumiliğine bildirilir.

Zabıt defteri ve mühürlenmesi

MADDE 101

1

Tevdi veya zaptolunan eşyanın tam bir defteri yapılır ve karışmasının veya değişmesinin önü alınmak için bu eşya resmi mühürle mühürlenir veya bir işaret konulur.

Kağıtların tetkik salahiyeti

MADDE 102

Aramaya tabi olan kimsenin kağıtlarını tetkik salahiyeti hakimindir. Diğer memurların elde edilen kağıtları tetkik edebilmeleri zilyedinin rızasına bağlıdır. Rızası olmazsa bu memurlar tetkikını lüzumlu addettikleri kağıtları mümkünse zilyedinin huzurunda bir zarfa koyarak ve resmi mühürle mühürleyerek hakime gönderirler.

Kağıtların zilyedi veya bunun mümessili kendi mühürünü dahi vaz'a mezundur. İlerde mühürün fekkine ve kağıtların tetkikına karar verildiği takdirde bu muamelenin icrasına hazır bulunmak üzere zilyedi veya mümessili mümkünse davet olunur. Hakim bir suça taallük eden kağıtları Cumhuriyet Müddeiumumiliğine tevdi eder.

Mağdurdan alınan eşyanın iadesi

MADDE 103

Bir suçtan mağdur olan kimseden suç sebebiyle alınmış olan eşya tahkikatın neticesiyle beraber ve hatta daha evvel resen ve bu hususta ayrıca bir hükme hacet kalmaksızın mağdura geri verilir. Meğer üçüncü şahıslar tarafından buna itiraz edile.

Alakadar şahıslar haklarını hukuk davası ikamesi suretiyle alabilmek salahiyetini muhafaza ederler.

DOKUZUNCU FASIL

Tevkif, muvakkat yakalama ve salıverme

Maznunun tevkifini mucip haller

MADDE 104

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.4

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler aşağıdaki hallerde tutuklanabilir.

1 - Kaçma şüphesini uyandıracak vakıalar bulunması.

2 - Delillerin yok edilmesi, değiştirilmesi, gizlenmesi, şeriklerin uydurma beyana veya tanıkların yalan tanıklığa veya tanıklıktan kaçmaya sevk edildiğini, bilirkişilerin etki altına alınmasına çalışıldığını gösteren hal ve davranışların bulunması.

Soruşturma konusu olan suçun, kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektirmesi veya sanığın ikametgahı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi durumunda yukarıda bir ve iki numaralı bentlerdeki haller var sayılabilir.

Altı aya kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda sanık ancak, suçun toplumda infial uyandırması veya ikametgahı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi halinde tutuklanabilir.

Soruşturma konusu fiilin önemi veya uygulanabilecek ceza veya emniyet tedbiri dikkate alındığında tutuklama haksızlığa sebep olabilecekse veya tutuklama yerine bir başka yargılama önlemi ile amaca ulaşılabilecek ise tutuklamaya karar verilemez.

Hafif hapisli suçlarda tevkif

MADDE 105

1
Mülga madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.31

(...)

Sanığın tutuklanması ve tutuklama müzekkeresinin şekli

MADDE 106

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.13

Sanığın tutuklanmasına ancak hakim karar verir. Tutuklanması talep edilen sanık hazırsa karardan önce dinlenir, hazır bulunan sanık isterse sorgu sırasında vekaletname aranmaksızın müdafii de hazır bulunabilir ve karar verilmeden önce Cumhuriyet Savcısı ile hazır olan müdafi dinlenir. Sanık hazır değilse talebe ilişkin karar, yokluğunda ve evrak üzerinden verilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.5

Tutuklama müzekkeresinde, sanığın mümkün olduğu kadar açıkça kim olduğu ve şekli ile kendisine isnad olunan fiil, fiilin gerçekleştiği zaman ve yer, fiilin kanunda hükme bağlandığı maddeler, suçun kanuni unsurları ve tutuklamanın sebebi belirtilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.5

Tutuklama müzekkeresinin sureti tutma anında tebliğ edilir. Bu mümkün olmadığı takdirde de, tutma sebepleri ve aleyhindeki isnat sanığa hemen yazılı olarak bildirilmekle beraber tevkifevine konulduğunun en geç ertesi günü kendisine tebliğ olunur. Tebliğ, tutuklama müzekkeresinin aslına, bir suretinin sanığa verildiği ve tarihi yazılmak ve sanığın yakalandığı gün gösterilmek ve altı sanık ile tebliğ yapan memur tarafından imzalanmak suretiyle olur ve bu asıl tevkifevi dosyasında saklanır.Bu muamelenin yapıldığı yazılı olan tutuklama müzekkeresinin diğer bir sureti dava dosyasına konur.

Sanığa, tutuklama müzekkeresinin tebliğinde tutuklama kararına itiraz hakkı olduğu bildirilir.

Bu maddede 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmayacağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapılacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.

Sanığın tutuklanmasından kimlere haber verileceği

MADDE 107

1
Değişik madde: 06/02/2002 t. 4744 s. K. m.6

Tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hâkimin kararıyla gecikmeksizin haber verilir.

Ayrıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir.

Tutuklunun sorguya çekilmesi

MADDE 108

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.15

Sanık tutuklama müzekkeresi üzerine tutulduğunda derhal ve nihayet yirmidört saat içinde yetkili hakim önüne çıkarılarak sorguya çekilir ve tutmanın devam edip etmeyeceği hakkında bir karar verilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.6

Sanığı en yakın hakim önüne getirmek için gerekli süre bu yirmidört saatlik süreye dahil değildir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.6

Sanığa, sorgu sırasında aleyhindeki vaziyet ve hallerden haber verilir.

Sorguya çekme, sanığın kendi lehine meydana koyacağı delillere mani olmayacak tarzda cereyan etmelidir.

(…)

Mülga fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

Bu Kanunun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 229 uncu maddesindeki tutuklama sebepleri hariç sanığın sorgusu sırasında yalnız Cumhuriyet Savcısı ile müdafi hazır bulunabilir ve tutulmanın devam edip etmeyeceği hakkında bir karar verilmeden önce Cumhuriyet Savcısı ile hazır bulunan müdafi dinlenir.

Ek fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.6
Bu maddede 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmayacağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapılacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.

Tutuklunun salıverilmesi

MADDE 109

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.16

Sanık 108 inci maddede gösterilen süre içinde yetkili hakim önüne çıkarılamazsa aynı süre içinde tutulma yerine en yakın sulh hakimi önüne çıkarılır.

Sorguya çekilmede tutuklama müzekkeresinin geri alındığı veya tutulan kimsenin tutuklama müzekkeresinde yazılan şahıs olmadığı anlaşılırsa sanık hemen salıverilir.

Tutuklulukta geçecek süre

MADDE 110

1
Yeniden düzenleme: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.7

Hazırlık soruşturmasında tutukluluk süresi azami altı aydır. Kamu davasının açılması halinde bu süre hazırlık soruşturmasında tutuklukta geçen süre dahil iki yılı geçemez.

Soruşturmanın veya yargılamanın özel zorluğu veya geniş kapsamlı olması sebebiyle yukarıda belirtilen sürelerin sonunda kamu davası açılamamış veya hüküm tesis edilememiş ise, soruşturma konusu fiilin kanunda belirtilen cezasının alt sınırı yedi seneye kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda tutuklama kararı kaldırılır. Yedi sene ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezaları gerektiren suçlarda tutuklama sebebine, delillerin durumuna ve sanığın şahsi hallerine göre tutukluluk halinin devamına veya sona erdirilmesine veya uygun görülecek nakdi kefaleti vermesi şartıyla sanığın tahliyesine karar verilebilir.

Değişik fıkra: 14/07/2004 t. 5218 s. K. m.1

MADDE 111

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(...)

Tutukluluğun devam edip etmeyeceğinin incelenmesi

MADDE 112

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.21

Hazırlık tahkikatı sırasında sanığın tutukevinde bulunduğu müddetçe ve en geç otuzar günlük süreler içerisinde tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceği Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh hakimi tarafından incelenir.

Tutukluluk halinin incelenmesi yukardaki fıkrada öngörülen süre içinde sanık tarafından da istenebilir.

Mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın duruşmasında, tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğini her celse veya şartların gerçekleştiğinde celse arasında re'sen kararlaştırılır.

MADDE 113

1
Mülga madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.2

(…)

MADDE 114

1
Mülga madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.2

(…)

MADDE 115

1
Mülga madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.2

(…)

Tutuklulunun konacağı yer ve hakkında yapılacak işlem

MADDE 116

1
Değişik madde: 24/10/1984 t. 3063 s. K. m.1

Tutuklanan kimse mümkün olduğu kadar hükümlülerden ayrı bir yere konur veya ayrı bir odada bulundurulur.

Tutuklu hakkında ancak tutuklama ile gözetilen gayeyi ve tutukevinin düzenini sağlayacak kadar kayıtlamada bulunulur.Tutuklu, tutukevinin düzen ve emniyetini bozmamak ve tutuklanmasındaki gaye ile uygun olmak şartıyla servet ve durumuna göre kendisi masraf ederek istirahat ve meşgalesini düzenleyebilir.

Tutuklu, tutukevinde ciddi bir tehlike teşkil ettiği ve özellikle öteki tutukluların emniyeti için zaruri görüldüğü veya intihara veya kaçmaya kalkıştığı yahut bu yolda hazırlıkta bulunduğu takdirde, sağlığına zarar vermeyecek tedbirler alınabilir.

Tutukevinin kanun, tüzük, yönetmelik ve emirlerle belirlenmiş düzenini bozan tutuklular hakkında, hükümlülere uygulanan disiplin cezalarına ve bunların neticelerine dair hükümler tatbik edilir.

Yukarıda belirtilen disiplin cezaları ve tedbirlere dair kararlar, ilgili kurul veya memurlar tarafından alınır ve infaz hakiminin onayına sunulur. Kararlarlar infaz hakiminin onayından sonra uygulanır. Acil hallerde bu kararlar, ilgili kurul veya memurlar tarafından alınarak uygulamaya konulur ve derhal infaz hakiminin onayına sunulur.

Değişik fıkra: 16/05/2001 t. 4675 s. K. m.7

Tutuklu duruşmaya bağlı olmayarak çıkarılır.

Tevkiften kefaletle vazgeçilebilmesi

MADDE 117

1
Değişik madde: 28/06/1938 t. 3515 s. K. m.1

104 üncü maddenin ilk fıkrasının ikinci bendi hükmü haricindeki sebeblerden dolayı tevkifine karar verilen maznunun kefalet vermesi şartile tevkifinden vazgeçilebilir.

(…)

Mülga fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

Kefaletin nevileri

MADDE 118

Kefalet gerek para ve gerek Devlet esham ve tahvilleri tevdii suretiyle olabileceği gibi muteber kimselerin mali kefalet vermesiyle de olabilir.

Kefaletin miktar ve nevini takdir hakimindir.

Hakim, kefaletin miktar ve nevinin takdirinde; suçun niteliğini, sanığın kişisel durumunu ve yargı organlarınca yapılacak işlemlere uyup uymayacağını gözönünde bulundurur.

Ek fıkra: 12/06/1979 t. 2248 s. K. m.2

Türkiye'de oturmayan tutuklunun salıverilmesinde vekil tayini ve kefalet parasının takdiri

Değişik kenar başlığı: 12/06/1979 t. 2248 s. K. m.3

MADDE 119

1

Kefaletle salıverilmesini isteyen maznun Türkiye'de oturmuyorsa kendisine yapılacak tebligatı kabul için davaya bakacak mahkemenin kazası dairesinde ikamet eden bir kimseyi tevkil eder.

Mahkeme, bu kimseler hakkında yukarıdaki madde gereğince takdir edilecek kefalet parasının, o tarihteki resmi kur esas alınarak oturdukları yabancı devlet parasıyla ödenmesine karar verebilir.

Ek fıkra: 12/06/1979 t. 2248 s. K. m.3

Salıverilen mevkufun yeniden tevkifi

MADDE 120

Maznun kaçmak hazırlığında bulunur veya usulü dairesinde davet emrine mazereti olmaksızın itaat etmez yahut tevkifini müstelzim yeni sebepler elde edilirse verdiği kefalete bakılmaksızın yeniden tevkif olunur.

Kefalete luzum kalmaması ve kefaletten kurtulma

MADDE 121

Maznun yeniden tevkif edildiği veya tevkif müzekkeresi geri alındığı yahut maznun hakkında hürriyeti tahdit eden bir ceza hükmolunupta infazına başlandığı takdirde henüz Hazineye irat kaydedilmemiş olan kefalete lüzum kalmaz.

Kefalet etmiş olan kimse hakim tarafından tayin olunan mehil içinde maznunu getirdiği veya maznunun firar niyetinde bulunduğunu gösteren vakıaları tevkifine müsait olacak kadar bir müddet evvel haber verdiği takdirde kefaletten kurtulur.

Kefalet parasının irad kaydı ve acele itiraz

MADDE 122

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Sanık soruşturma veya duruşmada mazeretsiz hazır bulunmaz veya mahkum olup da hürriyeti bağlayıcı cezanın infazından kaçarsa kefalet karşılığı hazineye gelir kaydedilir veya para cezasını, ödeme emrinin tebliğine rağmen süresinde ödemez ise kefalet karşılığından para cezası mahsup edilerek kalan para hazineye gelir kaydedilir. Bu hususa karar verilmezden evvel maznuna kefalet etmiş olanlar izahat vermeğe davet olunur. Bu karar aleyhine ancak acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.8

Bu itiraz üzerine bir karar verilmeden evvel şifahi olarak iddialarını izah ve tesbit edilen vakıaları münakaşa etmek üzere alakadarlara ve Cumhuriyet Müddeiumumisine müsaade olunur.

Kefalet karşılığının Hazineye irad kaydına dair olan karar feshi kabil olduğu müddet içinde maznuna kefalet etmiş olanlar hakkında muvakkaten icra olunabilir.

İtiraz müddetinin geçmesile bu karar hukuk mahkemelerinden verilen ve kat'ileşen kararlar hükmünde olur.

Tutuklama müzekkeresinin geri alınması ve hükmünün son bulması

MADDE 123

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.22

Tutuklama sebeplerinin ortadan kalkması veya beraat kararı verilmesi hallerinde tutuklama müzekkeresinin hükmü sona erer.

Kanun yoluna başvurma sanığın salıverilmesini geri bırakmaz.

Tevkif ve salıverme kararlarını vermek salahiyeti

MADDE 124

1
Değişik madde: 07/06/1937 t. 3207 s. K. m.1

Tevkif ve kefaletle salıverme hakkındaki kararlar salahiyetli hakim tarafından verilir.

(…)

Mülga fıkra: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.17

Cumhuriyet Müddeiumumisi salahiyetli olan merciden maznunun tevkifini isteyebilir. Bu merci,ret veya kabul hakkında bir karar vermeğe mecburdur.

Davanın açılmasından sonra acele hallerde mahkeme başkanı dahi aynı yetkiye sahiptir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.23

Sulh hakiminin tevkif müzekkeresi kesmesi

MADDE 125

1

Sulh hakimi hukuku amme davası açılmazdan evvel dahi tevkif müzekkeresi kesilmesini haklı gösterecek sebep varsa Cumhuriyet Müddeiumumisinin talebi üzerine veya tehirinde mazarrat umulan hallerde resen tevkif müzekkeresi verebilir.

Bu tutuklama veya kefaletle salıvermeye karar vermek hakkı suçun işlendiği veya sanığın yakalandığı yer sulh hakiminindir.Ancak, fiili veya hukuki imkansızlık hallerinde yetkili hakimin mensubu olduğu ağır ceza merkezindeki sulh hakimi de yetkilidir.

Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.24

106 ncıdan 123 üncüye kadar olan maddeler hükümleri bu hallerde de caridir.

Tevkif müzekkeresinin geri alınması talebi, C. M. U. sinin maznunu salıvermesi

MADDE 126

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Cumhuriyet Müddeiumumisi hukuku amme davasını açmadığı veya maznunun mevkufiyetinin devamına lüzum görmediği takdirde tevkif müzekkeresi hükümsüz kalır. Bu hallerde Cumhuriyet Müddeiumumisi maznunu hemen salıverir.

Meşhud cürümde yakalama, meşhud suç

MADDE 127

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Meşhud cürüm sırasında rastlanan veya meşhud cürümden dolayı takib olunan şahsın firarı umulur veya hemen hüviyetini tayin mümkün olmazsa tevkif müzekkeresi olmaksızın dahi o şahsı herkes muvakkaten yakalıyabilir. Cumhuriyet Müddeiumumisi veya derhal amirlerine müracaat imkanı olmıyan hallerde zabıta memurları tevkif müzekkeresi kesilmesini müstelzim ve aynı zamanda tehirinde mazarrat umulan hususlarda maznunu muvakkaten yakalıyabilirler.

Takibi şikayete bağlı olup küçüklere yahut beden veya akıl hastalığı yahut malüliyet dolayısile kendisini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen meşhud cürümlerde maznunun yakalanması şikayete bağlı değildir.

İşlenmekte olan suç, meşhud suçtur.

Henüz işlenmiş olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra zabıta veya suçtan zarar gören şahıs yahut başkaları tarafından takib edilerek veya suçun pek az evvel işlendiğini gösteren eşya veya izlerle yakalanan kimsenin işlediği suç da meşhud suç sayılır.

Yakalanan kimsenin sorguya çekilmesi

MADDE 128

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.9

Yakalanan şahıs bırakılmazsa, yakalama yerine en yakın sulh hakimine gönderilmesi için zorunlu süre hariç yirmidört saat içinde sulh hakiminin önüne çıkarılır ve sorguya çekilir. Yakalananın talebi halinde müdafi de sorguda hazır bulunabilir.

Değişik fıkra: 06/03/1997 t. 4229 s. K. m.1

Üç veya daha fazla kişinin bir suça iştiraki suretiyle toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya fail sayısının çokluğu ve benzeri nedenlerle Cumhuriyet Savcısı bu sürenin dört güne kadar uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. (…)

Değişik fıkra: 06/02/2002 t. 4744 s. K. m.7

Yakalamadan ve yakalama süresinin uzatılmasına ilişkin emirden yakalananın bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, Cumhuriyet savcısının kararıyla gecikmeksizin haber verilir.

Değişik fıkra: 06/02/2002 t. 4744 s. K. m.7

Yakalama süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet Savcısının yazılı emrine veya yakalama işlemine karşı, yakalanan kişi veya müdafii veya kanuni mümessili veya birinci veya ikinci derecede kan hısımı veya eşi hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh hakimine başvurabilirler. Sulh hakimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhal ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya süre uzatmanın yerinde olduğu kanısına varırsa müracaatı reddeder veya yakalananın derhal soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verir.

Yakalama süresinin dolması veya hakimin serbest bırakma kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya konu olan fiil sebebiyle yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet Savcısının kararı olmadıkça bir daha bu madde hükmü uygulanmaz.

Yakalanan kimsenin mahkemeye götürülmesi

MADDE 129

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.26

Yakalanan şahıs, hakkında kamu davası açılmış ise hemen, evvelce sulh hakimliğince sorgusu yapılmış ise, bu hakimin kararı ile yetkili mahkemeye götürülür.

Mahkeme yakalanan şahsın serbest bırakılmasına veya tutuklanmasına aynı gün karar verir.

Şikayete bağlı suçlarda maznunun yakalanmasından alakadarlara haber verilmesi

MADDE 130

Takibi şikayete bağlı olan suç hakkında 127 nci maddenin son fıkrasına göre şikayetten evvel fail yakalanmış olursa şikayete salahiyeti olan kimseye ve bunlar birden fazla ise hiç olmazsa birine yakalama keyfiyetinden haber verilir.

Bu hususta dahi 126 ncı madde hükmünün tatbikı kabildir.

Yakalama müzekkeresi ve sebepleri

MADDE 131

Tevkif edilecek şahıs kaçak olur veya saklanmış bulunursa tevkif müzekkeresine müsteniden Cumhuriyet Müddeiumumisi ve zaruret halinde hakim tarafından hakkında yakalama müzekkeresi verilebilir.

Evvelce verilmiş bir tevkif müzekkeresi olmaksızın bir şahıs hakkında yakalama müzekkeresi verilmesi ancak hapishaneden yahut yakalanmış iken muhafızların elinden kaçması hallerinde mümkündür. Bu takdirde zabıta idareleri dahi yakalama müzekkeresi verebilirler.

Yakalama müzekkeresi tevkif edilecek şahsın mümkün olduğu kadar açıkça kendini ve şeklini ve kendisine atfedilen suçu ve nereye gönderileceğini muhtevi olur.

108, 109 uncu maddeler hükmü yakalama müzekkeresi ile tutulan şahıslar hakkında dahi caridir.

ONUNCU FASIL

İfade alma ve sorgu

Değişik bölüm başlığı: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.10

İfade veya sorgu için celp

MADDE 132

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.11

Kişi, ifade alınması veya sorgu için celpname ile davet olunur. Gelmezse zorla getirileceği celpnameye yazılabilir.

Maznunun ihzarı

MADDE 133

Hakkında tevkif müzekkeresi kesilmesi için kafi sebepler bulunan maznunun ihzarı emredilebilir.

İhzar müzekkeresi, maznunun açıkça kim olduğunu ve şeklini ve kendisine

atfedilen suçu ve zorla getirilmesi sebeplerini muhtevi olur.

İhzar müzekkeresinin bir sureti sanığa verilir.

Ek fıkra: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.19

İhzar olunan sanığın sorguya çekilmesi

MADDE 134

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.20

İhzar müzekkeresi ile çağrılan şahıs derhal, mümkün olmadığı takdirde yol süresi hariç en geç kırksekiz saat içinde çağıran hakimin önüne götürülür ve sorguya çekilir.

İhzar, getirme için muhik görülecek bir zamanda başlar ve hakim tarafından sorguya çekilmenin sonuna kadar devam eder.

İfade ve sorgunun tarzı

MADDE 135

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.12

Zabıta amir ve memurları ile Cumhuriyet Savcısı tarafından ifade almada ve hakim tarafından sorguya çekilmede aşağıdaki hususlara uyulur,

1. İfade verenin veya sorguya çekilenin kimliği tespit edilir. İfade veren veya sorguya çekilen kimliğe ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmak zorundadır.

2. Kendisine isnat edilen suç anlatılır.

3. Müdafi tayin hakkının bulunduğu, müdafi tayin edebilecek durumda değilse baro tarafından tayin edilecek bir müdafi talep edebileceği ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, isterse müdafiin soruşturmayı geciktirmemek kaydı ile ve vekaletname aranmaksızın ifade veya sorguda hazır bulunacağı bildirilir; yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği söylenir.

4. İsnad edilen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir.

5. Şüpheden kurtulması için somut delillerinin toplanmasını talep edebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe sebeplerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek imkanı verilir.

6. İfade verenin veya sorguya çekilenin şahsi halleri hakkında bilgi alınır.

7. İfade veya sorgu bir tutanakla tespit edilir. Bu tutanakta;

a) İfade verme veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih,

b) İfade verme veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği,

c) İfade vermenin veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise sebepleri,

d) Tutanak içeriğinin ifede veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı,

e) İmzadan imtina halinde bunun nedenleri yer alır.

Yasak sorgu yöntemleri

MADDE 135/a

Ek madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.13

İfade verenin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, zorla ilaç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddette bulunma, bazı araçlar uygulama gibi iradeyi bozan bedeni veya ruhi müdahaleler yapılamaz.

Kanuna aykırı bir menfaat vaat edilemez.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler rıza olsa dahi delil olarak değerlendirilemez.

ON BİRİNCİ FASIL

Müdafaa

Yakalananın veya sanığın müdafi seçimi

MADDE 136

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.14

Yakalanan kişi veya sanık, soruşturmanın her hal ve derecesinde bir veya birden fazla müdafiin yardımından faydalanabilir. Kanuni temsilcisi varsa o da yakalanana veya sanığa bir müdafi seçebilir.

Zabıta amir ve memurları tarafından yapılacak sorgulama işlemlerinde, ancak bir müdafi hazır bulunabilir. Cumhuriyet Savcılığı işlemlerinde bu sayı üçü geçemez.

Zabıtaca yapılan soruşturma da dahil olmak üzere, soruşturmanın her safhasında müdafiin, yakalanan kişi veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.

Müdafiler

MADDE 137

Müdafi avukatlık veya dava vekilliği etmeğe kanuni salahiyeti olan kimselerden intihap olunabilir.

Baronun müdafi tayini

MADDE 138

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.15

Yakalanan kişi veya sanık müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse talebi halinde baro tarafından kendisine bir müdafi tayin edilir. Yakalanan kişi veya sanık onsekiz yaşını bitirmemiş yahut sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olur ve bir müdafi'de bulunmazsa talebi aranmaksızın kendisine müdafi tayin edilir.

Tayin edilen müdafiin görevinin sona ermesi

MADDE 139

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.16

Sanık sonradan bir müdafi seçerse evvelce baro tarafından tayin edilmiş müdafiin görevi son bulur.

Tayin edilecek müdafiler

MADDE 140

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.17

Müdafi, soruşturmanın veya yargılamanın yapıldığı yer barosunca tayin edilir.

Müdafi vazifesini ifa etmediği takdirde yapılacak muamele

MADDE 141

138 inci madde hükmüne göre tayin olunan müdafi duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya vazifesini ifadan kaçınırsa reis maznuna

derhal diğer bir müdafi teyin edebilir. Bu takdirde mahkeme duruşmanın talikına da karar verebilir.

Eğer yeni müdafi müdafaasını hazırlamak için vaktin müsait olmadığını beyan ederse duruşma tehir veya talik olunur. Müdafiin kusuru neticesi olarak duruşmanın talik olunduğu hallerde müdafi hakkında tertip edilecek inzibati cezalardan maada bu talikten mütevellit masarif dahi kendisine tahmil olunur.

Yakalanan kişi ve sanığın birden fazla olması halinde savunma

MADDE 142

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.18

Yakalanan kişi veya sanıklar birden fazla ise ve menfaatleri de birbirine uygun ise, müdafi seçemeyenlerin savunması bir müdafie verilebilir.

Müdafiin dava evrakına tetkiki

MADDE 143

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.19

Müdafi hazırlık evrakı ile dava dosyasının tamamını inceleme ve istediği evrakın bir suretini harçsız alma hakkına sahiptir.

Müdafinin hazırlık evrakını incelemesi veya hazırlık evrakından suret alması hazırlık soruşturmasının gayesini tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine sulh hakimi kararıyla hazırlık soruşturması sırasında bu hak kısıtlanabilir.

Yakalanan kişinin veya sanığın sorgusunu içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve yakalanan kişi veya sanığın hazır bulunmaya yetkili olduğu diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanamaz.

Bu maddede 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmayacağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapılacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.

Yakalanan veya tutuklunun müdafi ile görüşmesi

MADDE 144

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.20

Yakalanan veya tutuklu bulunan kişi vekaletname aranmaksızın müdafi ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafi ile yazışmaları denetime tabi tutulamaz.

Bu maddede 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmayacağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapılacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.

Duruşma sırasında maznuna müşavir olarak bulunabilecek kimseler

MADDE 145

1

Duruşma sırasında sanığın eşinin müşavir sıfatıyla bulunmasına müsaade edilir ve dilerse dinlenir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.21

Sanığın kanuni mümessilleri hakkında da aynı hüküm uygulanır.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.39

Müdafi ücreti

MADDE 146

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.22

Baro tarafından tayin edilen müdafie, görevin ifasından doğan masraflar hariç avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak bu tarifenin hazırlanış yöntemine göre tespit edilecek ücret ödenir. İleride yargılama giderleri ile mahkum olan sanıklardan müdafie ödenen ücreti ödeyebilecek durumda olanlara Türkiye Barolar Birliğinin rücu hakkı vardır.

492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan yargı harçlarının % 15'i ve idari nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının % 15'i bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen toplam miktar esas alınarak yılı içinde Maliye ve Gümrük Bakanlığınca Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılır. Birinci fıkraya göre ödenecek ücretler bu hesaptan karşılanır.

Türkiye Barolar Birliği tarafından barolar arasında yapılacak dağıtımın usul ve esasları Barolar Birliğince çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.

Bu maddede 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmayacağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapılacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.

İKİNCİ KİTAP

Muhakeme usulü

BİRİNCİ FASIL

Hukuku amme davası

Son tahkikata başlamanın şartı

MADDE 147

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.29

Son takikata başlanılması kamu davasının açılmasına bağlıdır.

Hukuku amme davasını açmak vazifesi

MADDE 148

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Hukuku amme davasını açmak vazifesi Cumhuriyet Müddeiumumisinindir.

Kanunda aksine hüküm bulunmadığı takdirde Cumhuriyet savcısı, ceza takibini gerektirecek hususlarda yeterli delil mevcut ise kamu davasını açmakla mükelleftir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.30

(…)

(….)

Yeni bir suçtan dolayı takibatın tatili ve yeniden başlanabilmesi

MADDE 149

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Maznuna takibat neticesinde verilecek cezanın maznunun diğer bir suçundan dolayı kat'ileşmiş bir hükümle mahküm olduğu veya diğer bir suçtan dolayı göreceği cezaya bir tesiri yoksa hukuku amme davasının ikamesinden sarfı nazar olunabilir.

Kamu davası evvelce açılmışsa Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkeme davanın muvakkaten tatiline karar verebilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.31

Tatil kararı, evvelce kat'ileşen mahkümiyetten dolayı verilmiş ve bu ceza sakıt olup da aradan müruru zaman müddeti geçmemiş ise takibata yeniden başlanabilir.

Muamele, işlenen bir suçtan dolayı verilecek ceza nazarı itibara alınarak muvakkaten tatil edilmiş ve bu arada müruru zaman da husul bulmamış ise bu hüküm kat'ileştiği tarihten üç ay içinde tekrar takibata başlanabilir.

Muvakkaten tatil halinde takibatın tekrar açılması yeni bir karara bağlıdır.

Tahkikat ve hükmün hududu

MADDE 150

Tahkikat ve hükmün, yalnız iddianamede beyan olunan suça, ve zan altına alınan şahıslara hasredilir.

Bu hudut dahilinde olarak, mahkemeler istiklal ile hareket etmek hak ve vazifesini haiz olup Ceza Kanununun tatbikında kendilerine arzedilen iddialar ile bağlı değildirler.

İKİNCİ FASIL

Hukuku amme davasının hazırlanması

Suçların ihbarı

MADDE 151

1

Suçlara dair ihbarlar, şifahi veya yazılı olarak Cumhuriyet Müddeiumumiliğine, zabıta makam ve memurlarına ve sulh hakimlerine yapılabilir.

Bu ihbarlar kanuni mercilere tevdi edilmek üzere vali, kaymakam ve nahiye müdürlerine de yapılabilir.

Şifahi ihbarlar üzerine zabıt varakası tutulur.

Takibi şikayete bağlı olan suçlarda bu şikayet yazı ile veya tutanağa geçirilecek beyan ile mahkemeye, Cumhuriyet savcılığına ve yukarıda gösterilen makamlara da yapılabilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.32

Şüpheli ölümün ihbarı

MADDE 152

Bir ölünün tabii sebeplerden ileri gelmediği şüphesini verecek emareler olur yahut meçhul bir şahsın ölüsü bulunursa zabıta ve belediye memurları veya köy muhtarları keyfiyeti derhal Cumhuriyet Müddeiumumiliğine veya sulh hakimine bildirmekle mükelleftirler.

Defin ancak Cumhuriyet Müddeiumumisi veya sulh hakimi tarafından verilecek yazılı ruhsata bağlıdır.

Bir suça muttali olan C. M. U. sinin vazifesi

MADDE 153

Cumhuriyet Müddeiumumisi ihbar veya herhangi bir suretle bir suçun işlendiği zehabını verecek bir hale muttali olur olmaz hukuku amme davasını açmağa mahal olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin hakikatini araştırmağa mecburdur.

Cumhuriyet Muddeiumumisi yalnız maznunun aleyhine olan hususları değil, lehine olan cihetleri de arar ve kaybolmasından korkulan delillerin toplanmasına ve zaptına çalışır.

Hukuku amme davasını açmak vazifesi

MADDE 154

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Cumhuriyet Müddeiumumisi yukarıdaki maddede yazılı neticelere varmak için bütün memurlardan her türlü malümatı istiyebilir. Gerek doğrudan doğruya ve gerek zabıta makam ve memurları vasıtasile her türlü tahkikatı yapabilir.

Bütün zabıta makam ve memurları, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri Cumhuriyet Savcılıklarına derhal bildirmek ve Cumhuriyet Savcılığının adliyeye ilişkin işlerde bütün emirlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Cumhuriyet Savcıları emirleri yazılı olarak verir, acele hallerde sözlü emir de verebilir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.23

Sözlü emir verildiği durumlarda Cumhuriyet Savcısı, vermiş olduğu emirden zabıta amirini de haberdar eder. Cumhuriyet Savcısının yazılı emri üzerine yakalanan kişiler, olayın sanık ve tanıkları, yapılan işleme ait evrak ile birlikte belirtilen gün, saat ve yerde zabıta kuvvetlerince hazır bulundurulur.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.23

Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliyeye müteallik vazife veya işlerde suiistimal veyahut ihmal ve terahileri görülen Devlet memurlarile Cumhuriyet Müddeiumumiliğinin şifahi veya yazılı taleb ve emirlerini yapmakta suiistimal veya terahileri görülen zabıta amir ve memurları hakkında Müddeiumumilikçe doğrudan doğruya takibatta bulunulur.

Ancak zabıta amirleri hakkında hakimlerin vazifelerinden dolayı tabi oldukları muhakeme usulü tatbik olunur.

Vali, kaymakam ve nahiye müdürleri hakkında Memurin Muhakematı Kanunu hükmü caridir.

Sulh hakiminden C. M. U . sinin tahkikat talebi

MADDE 155

Cumhuriyet Müddeiumumisi ancak hakim tarafından yapılabilecek olan bir tahkik muamelesine lüzum görürse taleplerini bu muamelenin cereyan edeceği mahallin sulh hakimine bildirir.Sulh hakimi istenilen muameleye, işin vaziyetine göre kanunen cevaz olup olmadığını tetkik eder.

Suça karşı zabıtanın vazifesi

MADDE 156

Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin tenviri için lazım gelen acele tedbirleri almakla mükelleftir. Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakı hemen müddeiumumiliğine gönderirler.

Ancak hakim tarafından derhal icrası muktazi tahkik muamelelerine lüzum varsa bu evrakın doğrudan doğruya sulh hakimine gönderilmesi caizdir.

Vak'a makallinde memurun emirlerine muhalefet

MADDE 157

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.33

Olay mahallinde görevine ait işlemlere başlayan memur bu işlemlerin yapılmasını kasten ihlal eden veya yetkisi dahilinde olarak aldığı tedbirlere aykırı davranan şahısları işlemlerin sonuçlanmasına kadar göz altına almaya yetkilidir. Şu kadar ki, bu süre yirmidört saati geçemez.

Tahkikatın sulh hakimi tarafından re'sen yapılması

MADDE 158

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.34

Suçüstü hali ile gecikmesinde zarar umulan durumlarda sulh hakimi de tutuklama dahil bütün tahkik işlemlerini re'sen yapmak yetkisine sahiptir.

Zabıta makam ve memurları, sulh hakimi tarafından emredilen tedbirleri almak ve araştırmaları yerine getirmekle mükelleftir.

Sanık lehindeki delillerin toplanması

MADDE 159

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.35

Sanık, sulh hakimi tarafından yapılan sorgusu sırasında suçsuzluğu yönünde bazı deliller gösterir ve sulh hakimi bu delilleri yerinde görür, bunların kaybolmasından korkar veya bu deliller, sanığın serbest bırakılmasını gerektirir nitelikte bulunursa onları toplar.

Bu delillerin başka bir mahkemenin yargı çevresi içinde toplanması gereken hallerde bu işlemlerin yerine getirilmesi, o yer sulh hakiminden istenebilir.

C.M.U. sinin salahiyeti

MADDE 160

158 ve 159 uncu maddelerde yazılı hallerde mütaakıp işlerin yapılması salahiyeti Cumhuriyet Müddeiumumisinindir.

Hazırlık tahkikatında Cumhuriyet savcısı ile sulh hakiminin tabi oldukları hükümler

MADDE 161

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.36

Sanığın sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya bir keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet savcısı veya sulh hakiminin yanında bir zabıt katibi bulunur. Acele hallerde, yemin vermek şartıyla bir kimseye zabıt katipliği görevi yaptırılabilir.

Her tahkikat işlemi tutanakla tesbit olunur. Tutanak, Cumhuriyet savcısı veya sulh hakimi ile hazır bulunan zabıt katibi tarafından imza edilir.

Tutanak, işlemin yapıldığı yeri, zamanı ve işleme katılan veya ilgisi bulunan kimselerin isimlerini ihtiva eder.

İşlemde hazır bulunan ilgililerce tasdik olunmak üzere tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları okunur veya okunmak üzere kendilerine verilir. Bu husus tutanağa yazılarak ilgili olanlara imza ettirilir.

İmzadan kaçınılırsa sebepleri yazılır.

Keşif veya muayenede, tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde bulunabilecekler

MADDE 162

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.37

Bir keşif veya muayenenin yapılması sırasında sanık,mağdur ve müdafileri hazır bulunabilir.

Bir tanık veya bilirkişinin duruşma sırasında hazır bulunamayacağı umulur veya meskeninin uzaklığı sebebiyle bulunması güç görülürse, bu tanık veya bilirkişinin dinlenmesinde dahi aynı hüküm uygulanır.

Sanığın huzuru tanıklardan birinin gerçeğe uygun tanıklık etmesine engel olabilecekse, o işte sanığın bulunmamasına karar verilebilir.

Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar işin geri bırakılmasına meydan vermemek kaydıyla, işlerin yapılması gününden evvel haberdar edilir.

Sanık tutuklu ise, ancak tutuklu bulunduğu yerdeki mahkeme binası içinde yapılacak işlerde hazır bulunmayı isteyebilir.

Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar kendilerine ait özüre dayanarak işin başka güne bırakılmasını isteyemezler.

Kamu davasının açılması

MADDE 163

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.38

Yapılan hazırlık tahkikatı sonunda, toplanan deliller kamu davasının açılmasına yeterli ise Cumhuriyet savcısı mahkemeye bir iddianame vermek suretiyle kamu davasını açar.

İddianamede sanığın açık kimliği, isnat olunan suçun neden ibaret olduğu, suçun kanuni unsurlarıyla uygulanması gereken kanun maddeleri, deliller ve duruşmanın yapılacağı mahkeme gösterilir.

Asliye ve ağır ceza mahkemelerine ait işlerde, hazırlık tahkikatının verdiği esaslı neticeler dahi iddianameye yazılır.

(…)

İptal fıkra: E. 2000/48K. 2002/36 20/03/2002 t. AyM K.

Takibata yer olmadığına dair karar

MADDE 164

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.39

Yapılan hazırlık tahkikatı sonunda, kamu davasının açılması için yeterli delil bulunmaması veya keyfiyetin takibe değer görülmemesi halinde Cumhuriyet savcısı takibata yer olmadığına karar verir. Bu karar, evvelce sorguya çekilmiş veya tutuklama müzekkeresi verilmiş sanığa, suçtan zarar gören şikayetçiye ve dava açılması talebi ile dilekçe verene bildirilir.

Müddeiumuminin kararına itiraz

MADDE 165

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.40

Şikayetçi aynı zamanda suçtan zarar gören kimse ise, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının mensup olduğu ağır ceza işlerini gören mahkeme dairesine en yakın bulunan ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına itiraz edebilir.

İtiraz istidasında hukuku amme davasının açılmasını haklı gösterebilecek vakıalar ve deliller beyan edilmeli ve varsa bir avukat veya davavekili tarafından imza edilmiş bulunmalıdır.

İtirazın tetkiki ve tahkikatın tevsii

MADDE 166

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Ağır Ceza Reisi taleb ederse Cumhuriyet Müddeiumumisi o zamana kadar yaptığı bütün muameleleri havi evrakı kendisine gönderir.

Reis bir diyeceği varsa bildirilmesi için bir müddet tayin ederek istidayı maznuna tebliğ edebilir.

Ağır ceza mahkemesi başkanı, kararını vermek için tahkikatın genişletilmesine lüzum görür ise, bu hususu açıkça belirtmek suretiyle mahalli sulh hakimini görevlendirebilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.41

İtirazın reddi

MADDE 167

Hukuku amme davasının açılması için kafi sebepler bulunmazsa reis istidayı ret ve keyfiyeti müsted'iye Cumhuriyet Müddeiumumisine ve maznuna bildirir.

İstida reddedildikten sonra hukuku amme davası ancak yeni vakıalara ve yeni delillere müsteniden açılabilir.

İtirazın kabulü

MADDE 168

Reis istidanın varit ve haklı olduğuna kanaat getirirse hukuku amme davasının açılmasına karar verir.

Cumhuriyet Müddeiumumisi bu kararı icra eder.

Muterizden kefalet alınması

MADDE 169

Reis istida hakkında karar vermezden evvel gerek istida ve gerek tahkikatın istilzam eyleyeceği işlere ait olarak tahmin edilecek masrafların Hazineye ve maznuna karşı temini için bir kefalet verilmesini müsted'iden talep edebilir. Kefalet para veya Devlet esham ve tahvilatı vermek suretiyle olur. Kefalet miktarını reis tayin edeceği gibi aynı zamanda kefaletin verilmesi için dahi bir mehil tayin eyler.

Muayyen müddet içinde kefalet verilmezse istida geri alınmış sayılır.

İtirazın masrafları

MADDE 170

167 nci madde ile 169 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde istidaya mütaallik usul işlerinin masrafları müsted'inindir.

ÜÇÜNCÜ FASIL

İlk tahkikat

MADDE 171

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 172

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 173

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 174

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 175

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 176

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 177

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 178

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 179

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 180

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 181

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 182

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 183

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 184

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 185

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 186

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 187

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 188

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 189

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 190

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

DÖRDÜNCÜ FASIL

Son tahkikatın açılması kararı

MADDE 191

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 192

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 193

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 194

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 195

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 196

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 197

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 198

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 199

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 200

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 201

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 202

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 203

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 204

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

MADDE 205

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

BEŞİNCİ FASIL

Duruşma hazırlığı

Duruşma günü

MADDE 206

Duruşmanın yapılacağı gün mahkeme reisi tarafından tayin olunur.

Devlet ve Hükümet nüfuzunu kıran ve adabı umumiye aleyhinde olan suçlar ile yağma ve yol kesmek ve adam kaldırmak ve öldürmek cürümleri diğerlerinden önce görülür.

Celpnamenin yazılması ve tebliği ve sübut vasıtalarının nakli

MADDE 207

Cumhuriyet Müddeiumumiliği duruşma için icap eden celpnameleri yazar ve tebliğ eder ve suçun sübutuna yardım edecek eşyayı mahkemeye verir.

Maznun veya şahit yahut ehlihibre çok olmasından veya maznunun sorgusunun uzaması ihtimalinden dolayı duruşmanın bir günde bitmeyeceği anlaşılırsa reis şahitlerle ehlihibrenin hepsini veya bir kısmını sonraki duruşmalara davet ettirebilir.

İddianamenin sanığa tebliği

MADDE 208

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.42

İddianame, davetiye ile birlikte mahkemece sanığa tebliğ olunur.

(…)

İptal fıkra: E. 1997/41 K. 1998/47 14/07/1998 t. AyM K.

Mevkuf olan veya olmayan maznunun daveti

MADDE 209

1

Mevkuf olmıyan bir maznuna tebliğ olunacak celpnameye mazereti olmaksızın gelmediği halde tevkif olunacağı veya zorla getirileceği yazılır. Ancak 225 inci maddede beyan olunan halde bu ihtar yazılmaz. Mevkuf bulunan bir maznunun daveti 33 üncü madde mucibince duruşma gününün tebliği suretiyle olur. Aynı zamanda maznun duruşmada kendisini müdafaa için bir talepte bulunup bulunmıyacağı ve bulunacaksa neden ibaret olduğunu bildirmeğe davet olunur. Bu muamele tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu işle görevlendirilen personel yanına getirilerek tutanak tutulmak suretiyle yapılır.

Tebliğ ile duruşma arasındaki mehil

MADDE 210

1

Yukardaki madde mucibince celpnamenin tebliğiyle duruşma günü arasında en aşağı bir hafta geçmek icap eder.

Bu süreye uyulmamış ise, iddianamenin okunmasından önce sanık duruşmaya ara verilmesini isteyebilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.43

Müdafii davet

MADDE 211

Müdafii gerek mahkemece tayin edilmiş olsun gerek maznun tarafından intihap edilipte mahkemeye haber verilmiş bulunsun maznun ile birlikte davet olunur.

Maznunun müdafaa delillerinin toplanması talebi

MADDE 212

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Maznun, şahid veya ehlihibrenin davetini yahut müdafaa delillerinin toplanmasını istediğinde bu delillerin taallük ettiği vakıaları göstermek suretile bu babdaki istidasını duruşma gününden en aşağı beş gün evvel mahkeme reisine verir.

Bu istida üzerine verilecek karar derhal kendisine bildirilir.

Maznunun kabul edilen talebleri Cumhuriyet Müddeiumumiliğine de bildirilir.

Daveti reddolunan kimsenin maznun tarafından doğrudan davet ettirilmesi

MADDE 213

Reis bir kimsenin daveti hakkındaki istidayı reddeylediği takdirde maznun o kimseyi doğrudan doğruya davet ettirebileceği gibi evvelce bir istida vermeksizin dahi o kimseyi getirebilir.

Doğrudan doğruya davet olunan kimse, yol masrafiyle kaybedeceği vakit için tarifeye göre verilmesi muktazi tazminat, celpnamenin tebliği sırasında kendisine verilir veya mahkeme kalemine yatırıldığı bildirilirse hazır bulunmağa mecburdur.

Doğrudan doğruya davet olunan kimsenin beyanatı duruşma sırasında hadisenin tenvirine yararsa mahkeme talep vukuunda, yukardaki fıkrada yazılı masraf ve tazminatın Devlet Hazinesinden verilmesine karar verir.

Mahkeme reisinin resen daveti

MADDE 214

Mahkeme reisi dahi resen şahit ve ehlihibre celbine ve başkaca sübut sebeplerinin toplanmasına karar verebilir.

Davet edilen şahitlerin isim ve ikametgahlarının maznuna ve müddeiumumiye bildirilmesi

MADDE 215

Maznun doğrudan doğruya davet ettirdiği veya duruşma sırasında getireceği ehlihibre ve şahitlerin isimleriyle mesken veya ikametgahlarını Cumhuriyet Müddeiumumisine vakti zamaniyle bildirir.

Cumhuriyet Müddeiumumisi dahi iddianamede gösterilen veya maznunun talebi üzerine davet olunan şahitler ve ehlihibre haricinde gerek reisin karariyle ve gerek kendiliğinden başka kimseleri davet ettirecek ise bunların isimleriyle mesken veya ikametgahlarını maznuna yine vakti zamaniyle bildirir.

Şahit ve ehlihibrenin naiple veya istinabe yoliyle dinlenmeleri

MADDE 216

Hastalık veya malüliyet veya iktihamı mümkün olmayan başka bir sebeple bir şahit veya ehlihibrenin uzun veya gayrı muayyen bir zaman için duruşmada hazır bulunması kabil olmayacağı anlaşılırsa mahkeme bir naip marifetiyle veya istinabe yoliyle onun dinlenmesine karar verebilir. Yemin verilmesi icap eden hususlarda yemin ettirildikten sonra dinlenir.

Bu hüküm meskenlerinin uzak bulunmasından dolayı celpleri müşkül olan şahit ve ehlihibrenin dinlenmesinde dahi caridir.

Şahit ve ehlihibrenin dinleneceği günün bildirilmesi

MADDE 217

İşin gecikmesine sebebiyet vermeyecekse şahit veya ehlihibrenin dinlenmesi için tayin olunan günden Cumhuriyet Müddeiumumisine, maznuna ve müdafie haber verilir.Bunların dinlenme sırasında hazır bulunmaları şart değildir. Tutulan zabıt varakası Cumhuriyet Müddeiumumisine ve müdafie gösterilir.

Mevkuf olan maznun ancak mevkuf bulunduğu mahaldeki mahkeme binası içinde yapılacak bu nevi işlerde hazır bulunmağı isteyebilir.

Tekrar keşif ve muayene

MADDE 218

Duruşmanın hazırlanması için yeniden keşif ve muayeneye ihtiyaç görülürse yine yukardaki madde ahkamı tatbik olunur.

ALTINCI FASIL

Davaya duruşma

Duruşma usulü

MADDE 219

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Duruşma, hükme iştirak edeceklerin huzurile ara vermeksizin cereyan eder. Cumhuriyet Müddeiumumisinin ve zabıt katiblerinin bulunmaları şarttır.

Sulh mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet Müddeiumumisi bulunmaz.

Bir kaç müddeiumumi ve müdafiin duruşmaya iştirakleri

MADDE 220

Cumhuriyet Müddeiumumiliği heyetinden bir kaç zat ve bir kaç müdafi aynı zamanda duruşmaya iştirak edebilecekleri gibi münavebe suretiyle işi aralarında taksim de edebilirler.

Ara verme

MADDE 221

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.44

Duruşmaya ara verilmesine mahkemece karar verilir.

141 inci maddede yazılı hal hariç olmak üzere müdafiin özürünün bulunması duruşmaya ara verme talebi için sanığa bir hak vermez.

210 uncu maddede belirlenen süreye uyulmamış ise duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı olduğu sanığa bildirilir.

Ara vermede süre

MADDE 222

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.45

Duruşmaya zaruret olmadıkça sekiz günden fazla ara verilemez. Tutuklu işlerde zaruret olsa dahi bu süre otuz günü geçemez.

Maznunun gelmemesi

MADDE 223

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Bu Kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla mahkemeye gelmemiş olan sanık hakkında duruşma yapılmaz.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.46

Gelmemenin makbul sebepleri isbat edilmezse maznunun ihzarı emrolunur veya hakkında tevkif müzekkeresi verilir.

Yargılandığı suçtan ötürü yüzüne karşı verilmiş bir tutuklama kararından sonra firar eden sanığın duruşmada sorguya çekilmiş ve artık duruşmada hazır bulunmasına mahkemece lüzum görülmemiş olması halinde dava gıyabında görülerek bitirilebilir.

Ek fıkra: 07/01/1981 t. 2369 s. K. m.6

Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkümiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanaatine varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa dahi dava gıyabında bitirilebilir.

Ek fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.46

Duruşma sırasında maznunun mahkemeden uzaklaşması

MADDE 224

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Mahkemeye gelen maznun, duruşmanın devamı müddetince hazır bulunur, savuşmasının önüne geçmek için mahkeme reisi lazımgelen tedbirleri alır ve duruşma tehir olunduğu müddetçe maznunu nezaret altına dahi aldırabilir.

Maznun savuşur veya tehiri takib eden duruşmaya gelmezse dava hakkında evvelce kendisi sorguya çekilmiş ve artık huzuruna mahkemece lüzum görülmemiş olursa dava gıyabında bitirilebilir.

Maznunun evvelce mazbut ifadesinin okunabileceği haller

MADDE 225

Tahkikatın mevzuu olan suç gerek yalnız ve gerek birlikte olarak para cezasını, hafif hapis ve müsadere cezalarını müstelzim ise maznun gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hallerde maznuna gönderilecek celpnamede kendisi gelmese dahi duruşmanın yapılabileceği yazılır.

Sanığın duruşmadan vareste tutulması

MADDE 226

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.34

Sanık veya vekaletnamesinde sarahat bulunması halinde müdafi isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunma mecburiyetinden vareste tutabilir.

Ağır cezalı suçların dışında sanık daha önce sulh hakimi tarafından sorguya çekilmemiş ise davaya esas olan olaylar üzerine istinabe suretiyle sorguya çekilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.47

Ağır cezalı suçlarda, sanık daha önce sulh hakimi tarafından sorguya çekilmiş olsa bile, davaya esas olan onaylar üzerine istinabe suretiyle sorguya çekilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.47

Duruşmadan vareste tutulmasını talep etmese bile, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı çevresi dışında başka bir suçtan tutuklu veya cezası infaz edilmekte olan sanığın sorgusu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığı ile yaptırılabilir.

Sorgu için tayin olunan gün, Cumhuriyet Savcısı ile müdafie bildirilir. Bunların sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir.

Sorgu tutanağı duruşmada okunur.

Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer sebeplerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan tutuklunun sorgusu yapılmış olması şartıyla hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için celbedilmemesine mahkemece karar verilebilir.

Değişik madde: 07/01/1981 t. 2369 s. K. m.7

Sanığın müdafi gönderebilmesi

MADDE 227

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.35

Sanığın, hazır bulunmaksızın yapılabilecek bütün duruşmalara müdafiini göndermek salahiyeti vardır.

Maznunun hazır olmaksızın yapılan duruşmada eski hale getirme şartı

MADDE 228

Duruşma, maznun hazır olmaksızın yapılırsa, hükmün kendisine tebliği tarihinden bir hafta içinde mehlin geçmesinden mütevellit neticeleri bertaraf etmek için maznun kanuni sebeplere istinatla o hüküm hakkında eski hale getirme talebinde bulunabilir.

Şukadar ki maznun kendi talebi üzerine duruşmada hazır bulunmak mecburiyetinde tutulmamış yahut müdafi marifetiyle temsil edilmek salahiyetini istimal etmiş olursa artık eski hale getirme talebinde bulunamaz.

Maznunun zorla getirilebilmesi

MADDE 229

Mahkeme maznunun bizzat hazır bulunmasına ve ihzar veya tevkif müzekkeresiyle zorla getirilmesine her vakit karar verebilir.

Birden fazla davaların birleştirilmesi

MADDE 230

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Mahkeme, bakmakta olduğu bir kaç dava arasında irtibat görürse bu irtibat üçüncü maddede gösterilen neviden olmasa bile birlikte tahkik ve hükmolunmak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.

Reisin vazifesi

MADDE 231

Reis duruşmayı idare eder ve maznunu sorguya çeker ve ikame edilen delilleri dinler.

Duruşmada alakadar olanlardan biri duruşmanın idaresine mütaallik olarak reis tarafından emrolunan bir tedbirin kabule şayan olmadığını beyan ederse mahkeme bu bapta bir karar verir.

Şahitlerle ehlihibrenin müddeiumumi ve maznun tarafından dinlenmeleri ve istizahları

MADDE 232

Cumhuriyet Müddeiumumisi ile maznun tarafından gösterilen şahitlerle ehlihibrenin dinlenmelerini ve istizahını, Cumhuriyet Müddeiumumisi ve müdafiin müttefikan vakı talepleri üzerine mahkeme reisi kendilerine tevdi eder. Bu takdirde müddeiumumi tarafından gösterilen şahitleri ve ehlihibreyi dinlemek ve istizah etmek hakkı müddeiumumiye aittir. Maznun tarafından gösterilen şahitler ve ehlihibrenin dinlenmesinde ve istizahında aynı rüçhan müdafie aittir.

Bundan sonra reis dahi şahitlere ve ehlihibreye meseleyi daha ziyade tenvir için lazım gördüğü sualleri sorabilir.

Mahkeme azasının sual sorması

MADDE 233

Reis talepleri üzerine mahkeme azasına dahi ehlihibre ve şahitlere sual sormağa müsaade verir.

Bu müsaade Cumhuriyet Müddeiumumisine, maznuna ve müdafie dahi verilir.

Dinleme ve istizah müsaadesinin geri alınması

MADDE 234

232 nci maddenin birinci fıkrasında gösterilen halde ehlihibre ve şahitlerin dinlenme ve istizahı hususunda kendilerine verilen müsaadeyi bir taraf suiistimal ederse reis bunu geri alabilir.

232 nci maddenin birinci ve 23 üncü maddenin ikinci fıkralarında gösterilen hallerde reis icapsız olan veya taallüku bulunmıyan suallerin sorulmasını menedebilir.

Sual sorulmasında tereddüt

MADDE 235

Bir sualin sorulması caiz olup olmadığında tereddüt edilirse mahkeme bir karar verir.

Şahit ve ehlihibre yoklaması ve son tahkikatın açılması kararının okunması

MADDE 236

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Duruşmaya şahidlerin ve ehlihibrenin yoklamasile başlanır.

Bundan sonra sanığın açık kimliği ve şahsi durumu tesbit olunur. Daha sonra iddianame okunur ve 135 inci maddeye göre sanık sorguya çekilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.48

İddianamenin okunması ve sanığın sorguya çekilmesi tanıklar hazır bulunmaksızın yapılır.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.48

Delillerin ikamesi ve bu baptaki talep ve kararlar

MADDE 237

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.49

Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ikamesine başlanır. Ancak, sanığın sorgusunun yapılmamış olması delillerin ikamesine mani değildir. Sonradan gelen sanığa, ikame edilen deliller bildirilir.

Bir delilin iradına mütaallik talebin reddi mevzuubahsolur, yahut bazı delillerin iradına müsaade olunması muhakemenin talikını icap ettirirse, mahkeme bu bapta bir karar verir.

Mahkeme vukubulan talep üzerine veya kendiliğinden şahit ve ehlihibre celbini ve başkaca sübut sebeplerinin ihzar ve iradını emredebilir.

Delillerin ikamesi ve reddi

MADDE 238

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.36

Delillerin ikamesi,davet edilen bütün tanıkların ve bilirkişinin dinlenmesi vesair sübut vasıtalarının iradedilmesi demektir.

İkamesi istenilen herhangi bir delil aşağıda yazılı hallerde reddolunabilir.

a) Delil ikamesi kanun hükümleri mucibince caiz değilse,

b) Delilin belli açık bir hususa teallüku itibariyle ikamesi lüzumsuz ise,

c) Delil ile ispat edilmek istenilen vakıanın karara tesiri yoksa veya sanık lehine evvelce sabit olmuş bir duruma ilişkin olursa,

d) Delil hiçbir suretle maksada elverişli değilse,

e) Delilin elde edilmesi imkanı yoksa,

f) Delil ikamesi talebi işi uzatmak maksadıyle yapılmış ise,

g) Sanığın beraatini ispat edecek önemli bir iddia ileri sürülüp de bu iddiada bildirilen vakıa, gerçek olarak kabul edilebilecek mahiyette ise.

Bu hüküm, ilk olarak duruşma celsesinde veya 212 nci madde mucibince duruşma hazırlığında veya hakim soruşturmasında davet olunup dinlenmeleri istenilen tanıklar ve bilirkişiler hakkında ve diğer sübut vasıtalarının iradı halinde de uygulanır.

Cumhuriyet Savcısı ile sanık ve varsa müdahil müştereken talep ederlerse mahkeme şu veya bu delilden vazgeçebilir.

Müdahil, yalnız şahsi hakları ispat için gösterdiği delilden, başkalarının uygun beyanlarına hacet olmadan, her zaman vazgeçebilir.

Kabahate taallük eden veya şahsi dava üzerine görülen işlerde mahkeme davaya ve feragate ve evvelce verilen kararlara bağlı olmayarak delillerin ne hudut dahilinde ikame edileceğini tayin eder.

Delil ve vakıanın geç ikame ve irat edilmesi

MADDE 239

Bir delilin veya ispat olunacak vakıanın geç irat edilmesi, ikamesi talebinin reddine sebep olmaz.

Bununla beraber dinlenecek şahidin veya ehlihibrenin ismi hasma geç tebliğ edilmiş yahut ispat edilecek hadise hasım tarafı için lazımgelen malümatı elde etmeğe vakit müsait olmıyacak derecede geç bildirmişse hasım tarafı delillerin ikamesi hitam bulmazdan evvel malümat almak üzere duruşmanın talikını istiyebilir.

Reisin veya mahkemenin emriyle davet olunacak şahitler ve ehlihibre hakkında Cumhuriyet Müddeiumumisi ve maznun dahi bu hakkı haizdirler.

Bu talepler hakkında mahkeme kanaatine göre karar verir.

Sorgu sırasında maznunun mahkemeden çıkarılabileceği haller

MADDE 240

Maznunun yüzüne karşı şeriklerinden birinin veya bir şahidin hakikatı söylemiyeceğinden korkulursa, mahkeme sorgu ve dinleme sırasında o maznunun mahkeme salonundan çıkarılmasını emredebilir.

Şukadar ki maznun tekrar getirildiği zaman gıyabında yapılan söz ve işlerin esaslı noktaları kendisine bildirilir.

Şahidin ve ehlihibrenin dinlenlikten sonra mahkemeden uzaklaşmaları

MADDE 241

Şahitler ve ehlihibre dinlendikten sonra ancak reisin emir ve müsaadesiyle mahkemeden çıkabilirler. Bunun için evvelce Cumhuriyet Müddeiumumisine ve maznuna sorulur.

Duruşma sırasında okunacak sübut sebepleri

MADDE 242

Sübut sebepleri olarak kullanılacak senetler ve sair evrak duruşma sırasında okutturulur.

Evvelce verilmiş olan mahkümiyet ilamlariyle adli sicil hulasaları ve şahsi ahval sicilleri hakkında dahi bu suretle muamele olunur. Bu hüküm keşif ve muayeneyi tazammun eden zabıt varakaları hakkında da caridir.

Delilin bir şahitten ibaret olması

MADDE 243

Bir vakıanın delili bir şahidin şahsi malümatından ibaret ise bu şahit duruşma esnasında dinlenir.

Şahidin daha evvelce şahadetini ihtiva eden zabıt varakalarının ve yazılı beyanlarının okunması şifahi şahadet yerine geçemez.

Zabıt varakalarının okunmasiyle iktifa olunabilecek haller

MADDE 244

1

Bir şahit veya ehlihibre yahut maznunun şeriklerinden biri vefat etmiş veya akıl hastalığına tutulmuş veya meskeni bulunmamış olursa evvelce alınan ifadesini havi zabıt varakasının okunmasiyle iktifa olunabilir. Evvelce mahküm olan şerik hakkında dahi hüküm böyledir.

162 ve 216 ncı maaddelere göre dinlenen tanık ve bilirkişilere ait tutanağın okunmasıyla da yetinilebilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.50

Zabıt varakalarının bu suretle okunması ancak mahkeme karariyle olur. Bu kararda zabıt varakalarının okutturulmasını icap ettiren sebepler ve ifadesi okutturulan şahsın evvelce yeminle dinlenmiş olup olmadığı beyan olunacaktır. Bu hükümler şahit ve ehlihibrenin yeniden dinlenmesi halinde yeminin lüzumuna dair olan hükümleri değiştirmez.

Şahitlikten çekinme hakkını sonradan kullanan şahidin ifadesi

MADDE 245

Duruşmadan önce dinlenipte ilk defa olarak duruşma esnasında şahitlik etmekten çekinmek hakkını kullanan şahidin yazılı ifadesi dahi okunmaz.

Şahit ve ehlihibreye evvelce mazbut ifadelerin okunabileceği haller

MADDE 246

Şahitlerden veya ehlihibreden biri bir vakıayı hatırlayamadığını beyan ederse evvelki şahadetini muhtevi olan zabıt varakasının o vakıaya mütaallik olan kısmı okunarak meseleyi hatırlamasına yardım edilir.

Şahidin son şahadetiyle evvelki ifadesi arasında tenakuz bulunupta duruşmayı kesmeksizin başka suretle telif veya izalesi mümkün olmazsa mazbut ifadesi okunabilir.

Maznunun evvelce mazbut ifadesinin okunabileceği haller

MADDE 247

Maznunun hakim tarafından tanzim kılınan zabıt varakasındaki ifadesi ikrarına delil olmak üzere okunabilir.

Maznunun evvelki ve sonraki ifadeleri arasında tenakuz bulunupta duruşmayı kesmeksizin başka suretle telif veya izalesi mümkün olmazsa mazbut ifadesi okunabilir.

İfadelerin okunduğunun zapta yazılması

MADDE 248

246 ve 247 nci maddelerde beyan olunan hallerde okuma keyfiyeti ve bunu icap ettiren sebepler Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebi üzerine zabıtnameye yazılır.

Raporların ve diğer evrakın okunması

MADDE 249

Maznunun tavru hareketine dair şahadetnameler müstesna olmak üzere başka bir şahadetname veya mütalaayı muhtevi olarak resmi dairelerden yazılı evrak ile muayeneyi havi tabip veya ehlihibre raporları okunabilir.

Bu raporlar üzerine istizaha lüzum görülürse imza edenlerin yazılı veya şifahi olarak fenni mütalaaları alınır. Şukadar ki keşif ve muayeneye dair olan mütalaalar bir heyet tarafından verilmişse mahkeme duruşma esnasında heyetin mütalaasını beyan etmek vazifesini azasından birine vermeği o heyete teklif edebilir.

Dinlenme ve okunmadan sonra maznuna ne diyeceğinin sorulması

MADDE 250

Şahidin, ehlihibrenin veya şerikinin dinlenmesinden ve herhangi bir varakanın okunmasından sonra bunlara karşı bir diyeceği olup olmadığı maznuna sorulur.

Müddeiumuminin, maznun ve mesulü bilmalin iddiaları ve sözleri

MADDE 251

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Delillerin ikame ve münakaşası bittikten sonra söz davacıya ve ondan sonra Cumhuriyet Müddeiumumisine, sonra mesulü bilmale ve daha sonra da hemen maznuna verilir.

Cumhuriyet Müddeiumumisi maznuna ve maznun ve müdafii de Cumhuriyet Müddeiumumisine cevap vermek hakkını haizdirler. Reisin müsaadesile davacı ve mesulü bilmal de cevap verebilir. En son söz maznunundur.

Maznun namına müdafi tarafından müdafaada bulunsa dahi müdafaaya ilave edecek başka bir şey olup olmadığı maznuna sorulur.

Tercüman bulundurulacak haller

MADDE 252

Maznun Türkçe bilmiyorsa bir tercüman vasıtasiyle hiç olmazsa Cumhuriyet Müddeiumumisinin ve müdafiin son iddia ve müdafaalarının neticeleri kendisine anlatılır.

Sağır veya dilsiz olan maznuna bunlar yazı ile bildirilemiyecek olursa 58 inci madde mucibince muamele olunur.

Duruşmanın bitmesi ve hüküm

MADDE 253

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.37

Duruşmanın sona erdiği tefhim olunduktan sonra hüküm verilir.

Sanığın beraatine veya mahkümiyetine, davanın reddine veya düşmesine ve muhakemenin durmasına dair kararlar hükümdür.

Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir.

Kovuşturmanın ve dolayısiyle muhakemenin yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın gerçekleşmediği anlaşılırsa, gerçekleşmesini beklemek üzere, muhakemenin durmasına karar verilir.

Ceza Kanununun birinci kitabının dokuzuncu babında davanın düşmesi sebebi olarak gösterilen haller varsa veya muhakeme şartının gerçekleşmeyeceği anlaşılırsa davanın düşmesine karar verilir.

Derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma veya düşme kararı verilemez.

Delilleri takdir salahiyeti

MADDE 254

Mahkeme irat ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaate göre takdir eder.

Soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz.

Ek fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.24

Adi hukuk meselelerinde ceza mahkemelerinin salahiyeti

MADDE 255

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Bir fiilin suç olup olmaması, adi hukuka müteallik bir meselenin halline bağlı ise ceza mahkemesi bu meseleye dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için mer'i kaidelere göre karar verir.

Bununla beraber mahkeme, muhakemeyi talik ve hukuk davası açılması için alakadarlara bir mehil verebilir.

Hukuk mahkemesinden bu babda bir hüküm çıkmasını da bekliyebilir.

Ceza mahkemelerinde son tahkikat esnasında suçtan zarar görenlerle maznunların yaşlarında ceza hükümleri bakımından lüzum görülecek tashihlerin Nüfus Kanunundaki usule göre icrası ceza mahkemesine aiddir. Bu babda verilecek karar esas hükümle birlikte temyiz olunabilir.

Hüküm ve kararlarda lazım olan rey miktarı

MADDE 256

Mahkemece hüküm ve kararlar ittifak veya ekseriyetle verilir.

Muhalefet sebeplerinin zabıtnamede gösterilmesi mecburidir.

Hükmün mevzuu ve suçu takdirde mahkemenin salahiyeti

MADDE 257

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir.

Fiili takdirde mahkeme,iddia ve müdafaalarla bağlı değildir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.51

Suçun mahiyet ve vasfının değişmesi

MADDE 258

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Sanık, suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça, iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun temas ettiği kanun hükmünden başkasıyla mahküm edilemez.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.52

Ceza Kanununda tayin edilmiş olup cezanın artırılmasını icab edecek mahiyette bulunan hallerin ilk defa duruşma sırasında serdedilmesi halinde dahi aynı hüküm caridir.

Sanık, iddianamede yazılı suçtan daha ağır bir madde hükmüne maruz bırakıldığını veya ikinci fıkrada gösterilen nitelikte yeni ileri sürülen hallerin mevcudiyetini bildirerek, savunmasını hazırlayamadığı itirazında bulunacak olursa, mahkeme, duruşmanın başka güne bırakılmasına karar verir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.52

Bundan başka mahkeme vaziyette hasıl olan değişiklikler neticesinde iddia ve müdafaayı layıkile hazırlamak için muhakemenin talikine lüzum görürse gerek taleb üzerine ve gerek kendiliğinden muhakemeyi talik edebilir.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirmeler varsa müdafie yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi faydalanır.

Ek fıkra: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.38

İddianamede gösterilen suçun temas ettiği kanun maddelerinde belirtilen cezadan daha az bir ceza verilmesini gerektiren hallerde sanık, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya davetiye tebliğ edilemez ise bu maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.52

Duruşma sırasında sanığın yeni bir suçunun ortaya çıkması

MADDE 259

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.53

Sanığın, iddianamede yazılı suçtan başka bir suç işlemiş olduğu duruşma sırasında ortaya çıkarsa, Cumhuriyet savcısının talebi ve sanığın muvafakatıyla her ikisi birlikte hükmolunmak üzere bu suç, duruşması yapılmakta olan işle birleştirilebilir.

Yeni suç mahkemenin yetkisi haricinde olur veya kendisine göre daha üst bir mahkemenin görevine dahil bulunursa yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

Hükmün esbabı mucibesinde gösterilmesi lazımgelen noktalar

MADDE 260

Maznun mahkum olursa hükmün esbabı mucibesinde mahkemece suçun kanuni unsurları olmak üzere sabit ve muhakkak addedilen vakıalar gösterilir; eğer delil başka vakıalardan istintaç edilmiş ise bunlar dahi hükümde söylenir.

Duruşma sırasında Ceza Kanununda muayyen olup cezanın kaldırılmasını veya tahfif veyahut teşdidini mucip olacak mahiyetteki hallerin vücudu serdedilmiş ise hükmün esbabı mucibesinde bu hallerin sabit addedilip edilmediği gösterilir.

Bundan başka mahkumiyete dair hükmün esbabı mucibesi Ceza Kanununun tatbik olunan maddesini veya ceza miktarının tayinine hakimi sevkeden halleri muhtevi olur.

Ceza Kanunu umumi surette daha hafif bir cezanın tatbikını esbabı muhaffife vücuduna bağlı kılmış ise bu sebeplerin vücudu kabul veya reddolunduğu takdirde hükmün esbabı mucibesi bunlara mütaallik kararları dahi gösterir.

Kanun yollarına müracaata salahiyeti olanlar bu haklarından vaz geçtiklerini beyan ederlerse suçun kanuni unsurlarını gösteren vakıaların ve tatbik edilen kanun maddesinin söylenmesi yeter.

Beraet halinde hükmün esbabı mucibesi maznunun isnat olunan suçu işlediğinin sabit olmamasından mı yoksa sabit ve mütehakkik addedilen suçun kanunda bir mahkumiyeti istilzam edemediğinden mi beraetine hükmolunduğunu gösterir.

Hükmün ne suretle tefhim olunacağı

MADDE 261

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.54

Hükmün tefhimi duruşmanın sonunda, en az 268 inci maddede belirtilen hüküm fıkrasının duruşma tutanağına geçirilerek okunması ve gerekçenin başlıca noktalarının sözlü olarak bildirilmesi suretiyle olur.

Hüküm fıkrası ayakta dinlenir.

Hükmün tefhimi sırasında sanık hazır bulunduğu takdirde, varsa kanun yolları kendisine bildirilir.

Vazifesizlik kararı verilmiyen hal

MADDE 262

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Mahkeme, duruşmada anlaşılan vasıf ve mahiyetini ileri sürerek davanın görülmesi derecesi dun bir mahkemeye aid olduğundan bahisle vazifesizlik kararı veremez.

Vazifesizlik kararı verilmesi lazım gelen hal ve neticesi

MADDE 263

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.55

Duruşmalarda sanığa yüklenen suçun, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.

Bu karar aleyhine Cumhuriyet savcısı acele itiraz yoluna başvurabilir.

Duruşma tutanağı

MADDE 264

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.56

Duruşma için tutanak tutulur ve mahkeme başkanı ile zabıt katibi tarafından imzalanır. Mahkemece gerekli bulunduğunda duruşma safahatı, mahkemenin uygun ve lüzumlu göreceği teknik araçlarla tespit olunabilir. Bu tespite dayanılarak sonradan düzenlenecek duruşma tutanaklarının, duruşma safahatına uygun olduğu, mahkeme başkanı ve tutanağı düzenleyen zabıt katibi tarafından tasdik edilir.

Mahkeme başkanının özürü bulunursa tutanak üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır.

Muhakeme zabıtnamesinin ihtiva edeceği noktalar

MADDE 265

Muhakeme zabıtnamesi

1 - Duruşmanın icra kılındığı yer ve tarihi,

2 - Hakimlerin, Cumhuriyet Müddeiumumisinin, zabıt katibinin ve varsa tercümanın adını,

3 - İddianamede tavsif edildiği gibi suçun ne olduğunu,

4 - Maznunların, müdafilerin, davacıların adlarını

5 - Muhakemenin açık mı yoksa gizli mi olduğunu, ihtiva eder.

Zabıtnamede yazılacak diğer noktalar

MADDE 266

Zabıtname kısaca duruşmanın cereyanı ile neticelerini ve muhakeme usulünün esaslı merasimine riayet olunduğunu vuzuhla gösterir.

Duruşma esnasında okunulan evrak ve vesikaların neden ibaret olduğunu ve dermeyan edilen iddiaların hulasalarını ve verilen kararlarla hüküm fıkrasını ihtiva eder.

Duruşma bir sulh mahkemesinde cereyan etmişse zabıtname sorgularla şahitlerin beyanatının hulasalarını da ihtiva eder.

Duruşma sırasında hadis olan bir vakıayı tesbit etmek yahut bir şahadet ve beyanı tamamiyle yazmak iktiza ederse reis öylece yazılmasını ve okunmasını emreder. Bunların okunduğu ve yazılan hususun tasdik olunduğu veya ne gibi itirazlar edildiği zabıtnameye geçirilir.

Zabıtnamenin ispat kuvveti

MADDE 267

Duruşmanın nasıl yapılacağı hakkındaki kanuni merasime riayet edilip edilmediği ancak zabıtname ile ispat olunabilir. Zabıtnamenin bu kısmına karşı yalnız sahtelik iddiası yapılabilir.

Hükmün esbabı mucibesi ve hüküm fıkrasının ihtiva edeceği noktalar

MADDE 268

1

Hükmün esbabı mucibesi tamamiyle zabıtnameye dercedilmemişse tefhimden üç gün içinde dava dosyasına raptolunur.

Hüküm ve kararlar buna iştirak eden hakimler tarafından imzalanır.

Hükmün beyaz edilmesinde, hakimlerden biri imza edemeyecek halde ise maniin sebebi reis tarafından ve bununda bulunmaması halinde hükümde hazır bulunan hakimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.

Hüküm fıkrasında; 253 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığını tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.57

Hükümlerin ikinci nüshaları ve hulasaları reis ve zabıt katibi tarafından imzalanır ve mahkeme mühriyle mühürlenir.

YEDİNCİ FASIL

Gaiplerin muhakemesi

Gaibin tarifi

MADDE 269

Meskeni bilinmeyen veya yabancı memlekette sakin olupta salahiyetli mahkeme huzuruna celbi mümkün olmıyan yahut bu surette davetin neticesiz kalacağı kuvvetle anlaşılan maznun gaip sayılır.

Gaip hakkında duruşma açılması

MADDE 270

Bir gaibin aleyhinde tahkikata mevzu teşkil eden suç para cezasını veya müsadereyi yahut her ikisini istilzam ederse duruşma açılabilir.

Bu bapta 271 den 277 nciye kadar olan madde hükümleri tatbik olunur.

MADDE 271

1
Mülga madde: 11/02/1959 t. 7201 s. K. m.62

(…)

Celpnamede yazılacak noktalar

MADDE 272

Celpname; maznunun adını, sanını, yaşını, işini ve malüm ise ikametgah ve meskenini, isnat olunan suçu ve duruşma günü ile saatini ihtiva eder.

Bundan başka maznun mazereti olmaksızın hazır bulunmazsa duruşmanın yapılacağı ihtarı celpnameye ilave olunur.

Maznun namına duruşmaya kabul olunabilecek kimseler

MADDE 273

Maznun namına bir müdafi duruşmaya gelebilir. Kanuni hısımlarından bir kimse de onu temsil etmek üzere, kendisinden bir vekaletname aranmaksızın kabul olunabilir.

MADDE 274

1
Mülga madde: 11/02/1959 t. 7201 s. K. m.62

(...)

Maznun namına kanun yollarına müracaat

MADDE 275

273 üncü maddede gösterilen kimseler, maznun için açık bulunan kanun yollarına müracaat edebilirler.

Muayyen eşyanın haczi

MADDE 276

Hükmolunabilecek para cezasının en yüksek derecesini ve muhakeme masraflarını istifaya yetişecek miktarda maznunun muayyen malları icabında hakim tarafından haczolunabilir. Bu haciz hakkında icra Kanununun hükümleri tatbik olunur.

Haciz vaz'ını icap ettiren sebepler kalmazsa haciz kaldırılır.

Umumi haciz

MADDE 277

Yukardaki maddeye göre haciz kabil olmaz veya haczolunacak mal yetmezse maznunun Türkiye'de elde edilebilecek bütün malları haczolunabilir. Bu karar Resmi Gazete ile ve mahkeme tensip ederse diğer gazetelerde ilan edilir.

Haciz kararının Resmi Gazete ile birinci ilanından sonra, maznunun haczedilen mallar üzerindeki temliki tasarrufları Devlet Hazinesi hakkında hükümsüzdür.

Umumi haczi istilzam eden sebepler kalkar veya 276 ncı madde mucibince bir malın haciz suretiyle Hazinenin hukuku temin edilirse umumi haczi kaldırılır.

Haczin vaz'ı hangi gazetelerle ilan edilmişse kaldırıldığı da o gazetelerle ilan olunur.

Gaip hakkında duruşma açılmaması ve aleyhine yapılacak işler

MADDE 278

Gaip hakkında duruşma yalnız 270 inci maddede yazılı hallerde açılır. Bu hallerden başkasında gaip aleyhinde yapılacak işler, ileride hazır bulunursa delillerin haliyle muhafazasını temin içindir.

Bu işler 279 dan 287 nciye kadarki maddelere göre yapılır.

Müdafi kabul intihabı

MADDE 279

(…)

Mülga fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

Maznunun kanuni hısımlarından olan kimseler dahi ona bir müdafi intihap etmek hakkını haizdirler.

Şahitler ve ehlihibre yemin ile dinlenir.

Tahkikat işlerinden gaibe haber verilip verilmeyeceği

MADDE 280

Gaip olan maznun kendisine tahkikat işlerinin cereyanından haber verilmesini asla talep edemez.

Bununla beraber hakim meskeni bilinen maznuna malümat verebilir.

Gaibe ihtar

MADDE 281

Meskeni bilinmiyen gaibe hakim huzurunda ispatı vücut etmesi yahut meskenini bildirmesi gazetelerle ihtar olunabilir.

Gaip hakkındaki delillerin ne suretle toplanacağı

MADDE 282

Son tahkikat açıldıktan sonra maznunun gaip olduğu anlaşılırsa başkaca toplanılması icap eden deliller bir naip veya istinabe olunan hakim vasıtasiyle toplanır.

Tevkif müzekkeresini icap ettirecek hallerde haciz

MADDE 283

1
Değişik madde: 28/06/1938 t. 3515 s. K. m.1

Aleyhinde hukuku amme davası açılmış olan gaib, tevkif müzekkeresi kesilmesini icab ettirecek kuvvetli şübheler altında ise Türkiye dahilindeki malları asliye mahkemesi reis veya hakimi tarafından verilecek kararla haczolunabilir.

Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının birinci babında yazılı (...) ağır hapis cezalarını müstelzim cürümlerden maznun olanların kaybolması halinde yukarıki fıkraya göre mallarının haczine karar verilmesi mecburidir.

Değişik fıkra: 14/07/2004 t. 5218 s. K. m.1

Haciz kararının ilanı

MADDE 284

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Haciz kararı Resmi Gazete ile ve asliye mahkemesi reisi veya hakimi tensib ederse diğer gazetelerle de ilan olunur.

Maznunun memnu olduğu tasarruflar ve idare makamı

MADDE 285

Resmi Gazete ile birinci ilandan sonra maznun haczedilen malları üzerinde ölüme bağlı tasarruflardan maada tasarruflarda bulunamaz.

Haciz kararı gaiplerin mallarını idare eden makama tebliğ edilir. Bu makam malların idaresini temin için iktiza eden kanuni tedbirleri alır.

Haczin kaldırılması ve ilanı

MADDE 286

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Konmasını icab eden sebepler kalmazsa haciz kaldırılır.

Haczin konduğu hangi gazetelerle ilan edilmişse kaldırıldığı da o gazetelerle ilan olunur.

MADDE 287

1
Mülga madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

(…)

Maznuna verilecek teminat varakası

MADDE 288

Mahkeme gaip olan maznun hakkında bir teminat varakası verebilir.Bu teminat şartlara bağlanabilir.

Teminat varakası hangi suç için verilmiş ise maznunu yalnız ondan dolayı tevkiften masun bulundurur.

Maznun hürriyeti tahdit eden bir ceza ile mahkum olur veya kaçmak hazırlığında bulunur yahut teminat varakasının bağlı olduğu şartlara riayetsizlik ederse teminatın hükmü kalmaz.

ÜÇÜNCÜ KİTAP

Kanun yolları

BİRİNCİ FASIL

Umumi hükümler

Kanun yollarına müracaat hakkı

MADDE 289

Adli kararlar aleyhine gerek Cumhuriyet Müddeiumumisi ve gerek maznun için kanun yolları açıktır.

Cumhuriyet Müddeiumumisi maznun lehine olarak da kanun yollarına müracaat edebilir.

Müdafiin müracaat hakkı

MADDE 290

Müdafi maznunu açık arzusuna muhalif olmamak şartiyle kanun yollarına müracaat eyliyebilir.

Kanuni mümessilin ve eşin müracaat hakkı

MADDE 291

1
Değişik madde: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.25

Sanığın kanuni mümessili ve eşi sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden müracaat edebilirler. Sanığın müracaatına ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak müracaat ve onu takip eden işlemler için de geçerlidir.

Mevkufun kanun yollarına müracaat usulü

MADDE 292

Mevkuf olan maznun tevkifhanenin bulunduğu mahaldeki mahkeme katibine beyanatta bulunmak suretiyle de kanun yollarına müracaat edebilir. Katip bu bapta bir zabıt varakası yaparak hakim veya reise tasdik ettirir.

Kanuni mehillere riayet edilmiş olmak için zabıt varakasının bu mehiller içinde yapılmış olması lazımdır.

Kanun yolunun tayininde hata

MADDE 293

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Kabule şayan bir müracatta kanun yolunun veya merciinin tayininde yapılan bir hata müracaat edenin hukukunu ihlal etmez.

Müddeiumuminin müracaatı neticesinin şümulü

MADDE 294

Cumhuriyet Müddeiumumiliği tarafından aleyhine kanun yoluna müracaat olunan karar maznun lehine bozulabileceği gibi tadil de olunabilir.

Müracaat hakkından vaz geçilmesi ve tesiri

MADDE 295

Kanun yollarına müracaatta bulunmak hakkının iskat olunması veya vukubulmuş bir müracaattan vazgeçilmesi, bu müracaat için muayyen mehlin bitmesinden önce dahi muteber olur. Şukadar ki Cumhuriyet Müddeiumumiliği tarafından maznun lehine vukubulmuş olan müracaat onun muvafakati olmaksızın geri alınamaz.

Müdafiin vuku bulmuş bir müracaattan vaz geçebilmesi ayrıca hususi vekaleti haiz bulunmasına bağlıdır.

Duruşma başladıktan sonra vazgeçilmenin şartı

MADDE 296

Kanun yoluna müracaat üzerine verilecek karar duruşma ile verilecekse, bu müracaatın geriye alınması ancak hasmın muvafakatiyle olabilir.

İKİNCİ FASIL

İtiraz

İtiraz olunabilen kararlar

MADDE 297

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Kanunda aksi yazılı olmadıkça mahkeme naibi ve istinabe olunan hakimin kararları ile asliye mahkemesi başkan veya hakimi ve sulh hakiminin duruşmaya ilişkin olmayan kararları aleyhine itiraz olunabilir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.58

Şahid, ehlihibre ve diğer şahıslar da kendilerine müteallik kararlar aleyhine itiraz edebilirler.

İtiraz olunabilen veya olunamayan mahkeme kararları

MADDE 298

1

Mahkeme kararları aleyhine itiraz edilemez.

Tutuklamaya, tutukluluğun devamına, hacze ve üçüncü şahıslara ilişkin kararlar hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.26

İtirazın tetkiki mercileri ve usulü

MADDE 299

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.39

İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:

1. (…)

Mülga fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

2. Sulh hakiminin kararlarına karşı yapılan itirazların incelenmesi yargı çevresi içinde bulundukları asliye mahkemesi başkan veya hakimine aittir.

Sulh işleri asliye hakimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanınındır. Sulh işleri asliye mahkemesi üye veya üye yardımcılarından biri tarafından görülüyorsa itirazı incelemeye o mahkemenin başkanı yetkilidir.

3. Mahkeme naibi ve istinabe olunan hakim kararları aleyhine yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları asliye veya ağır ceza mahkemesinin hakim veya başkanına ve asliye mahkemesi hakim ve başkanı tarafından verilen kararlar aleyhindeki itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesi bulunması halinde, numara olarak kendisini takip eden daireye; son numaralı daire için bir numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.

Değişik fıkra: 18/11/1992 t. 3842 s. K. m.27

4. Yargıtay dairelerinin esas mahkeme sıfatı ile baktıkları davalardaki ilk ve son duruşmalarda itirazları:

A) Yargıtay üyesinin kararı aleyhine mensup oldukları daire başkanı,

B) Yargıtay daire başkanının kararı aleyhine diğer daire başkanı,

C) Yargıtay dairesinin kararı aleyhine diğer daire tetkik eder. Diğer daireden maksat sayı itibariyle takibeden ceza dairesidir. Sonuncu daire bahis konusu ise birinci dairedir.

Karar aleyhine yapılan itiraz, kararı veren makama verilecek bir dilekçe veya o hususta bir tutanak yazılmak üzere zabıt katibine yapılacak bir beyan ile olur. Tutanak beyanını ve imzayı mahkeme başkanı veya hakim tasdik eder.

Acele hallerde itiraz, incelemeyi yapacak makama da arz olunabilir.

Kararına itiraz olunan makam, itirazı varit görürse o kararı düzeltir. Aksi takdirde hemen ve nihayet üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.

İtiraz üzerine icranın tehiri

MADDE 300

İtiraz istidasının verilmesi, aleyhine itiraz olunan kararın icrasını tehir etmez.

Şukadar ki kararına itiraz olunan makam veya bu itirazı tetkik edecek merci icranın tehirini emredebilir.

İtirazın hasma tebliği ve tahkikat yapılması

MADDE 301

İtirazı tetkik edecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı hasma bildirebilir. Bu merci lüzum gördüğü tahkikatın yapılmasını emir veya kendisi ifa edebilir.

İtirazın üzerine karar

MADDE 302

Kanunda yazılı olan haller müstesna olmak üzere itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Şukadar ki icabında Cumhuriyet Müddeumumisi dinlenir.

İtiraz varit görülürse bunu tetkik eden merci aynı zamanda itirazın mevzuu olan mesele hakkında da karar verir.

İtiraz üzerine verilen kararlar

MADDE 303

1
Değişik madde: 05/03/1973 t. 1696 s. K. m.40

İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Ancak, merci sanığın tutuklanmasına karar verirse, acele itiraz yoluna gidilebilir.

Acele itiraz usulü

MADDE 304

Acele itiraz halinde aşağıda yazılı hükümler tatbik edilir:

İtiraz, 33 üncü maddeye göre alakadarın kararı öğrendiği günden itibaren bir hafta içinde olmak lazımdır.

Acelelik kabul edilmese dahi itiraz istidasının onu tetkik edecek mercie verilmesi bu mehlin muhafazasını temin eder.

Hakimler, aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunan kararlarını kendileri değiştiremezler.

ÜÇÜNCÜ FASIL

Temyiz

Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler

MADDE 305

1
Değişik madde: 21/01/1983 t. 2789 s. K. m.1

Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümler hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtayca re'sen tetkik olunur.

Değişik fıkra: 14/07/2004 t. 5218 s. K. m.1

1. İkimilyar liraya kadar (İkimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,

2. Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,

3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,

Temyiz olunamaz.

Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343 üncü madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir.

Hükümden evvelki kararların temyizi

MADDE 306

Hükümden evvel verilip hükme esas teşkil eden kararlar dahi hükümle bertaraf temyiz olunabilir.

Temyiz sebebi

MADDE 307

Temyiz ancak hükmün kanuna muhalif olması sebebine müstenit olur.

Hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi yahut yanlış tatbik edilmesi kanuna muhalefettir.

Kanuna muhalefet halleri

MADDE 308

Aşağıda yazılı hallerde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılır.

1 - Mahkemenin kanun dairesinde teşekkül etmemiş olması,

2 - Hakimlik vazifesine iştirakten kanunen memnu olan bir hakimin hükme iştirak etmesi,

3 - Makbul şüpheden dolayı hakkında ret talebi vakı olupta bu talep kabul olunduğu halde hakimin hükme iştirak etmesi yahut bu talebin kanuna mugayir olarak reddolunması suretiyle hakimin hükme iştirak ettirilmesi,

4 - Mahkemenin kanuna muhalif olarak davaya bakmağa kendini vazifeli veya salahiyetli görmesi,

5 - Cumhuriyet Müddeiumumisi yahut kanunen vücudu lazım diğer şahsın gıyabında duruşma yapılması,

6 - Şifahi bir duruşma neticesi olarak verilen hükümde aleni muhakeme kaidesinin ihlal edilmesi,

7 - Hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi,

8 - Hüküm için mühim olan noktalarda mahkeme karariyle müdafaa hakkının tahdit edilmiş olması.

Maznunun lehine olan kaidelere muhalefet

MADDE 309

Maznunun lehine olan hukuki kaidelere muhalefet, maznunun aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Müddeiumumiliğine bir hak vermez.

Temyiz talebi ve süresi

MADDE 310

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.60

Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir.

Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ tarihinden başlar.

Sulh mahkemelerinin temyizi kabil kararları, yargı çevresi içinde bulundukları asliye ve ağır ceza mahkemeleri nezdindeki Cumhuriyet savcıları tarafından, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz edilebilir.

Eski hale getirme müddeti içinde temyiz müddetinin cereyanı

MADDE 311

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Maznun aleyhine gıyaben sadır olan hükümlerde eski hale getirme talebinin müddeti içinde temyiz müddeti de cereyan eder. Maznun, eski hale getirme talebinde bulunur ise bu talebin reddi ihtimalini nazara alarak müddeti içinde istidaname vermek veya zabıt katibine bir beyan yapmakla temyiz talebinde bulunmalıdır. Bu halde temyize taallük eyliyen işler eski hale getirme talebi hakkında karar verilinciye kadar tehir olunur.

(…)

Mülga fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.82

Eski hale getirme talebinde bulunmaksızın temyiz yoluna gidilmiş ise bu muamele; eski hale getirmek talebi hakkından vaz geçmeği gösterir.

Temyiz istidasının tesiri

MADDE 312

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Müddeti içinde verilen temyiz istidası hükmün kat'ileşmesine mani olur.

Hüküm, temyiz eden tarafa esbabı mucibesile tefhim edilmemişse temyiz olunduğuna mahkemenin ıttılaından bir hafta içinde tebliğ edilir.

Temyiz istidası ve ihtiva edeceği noktalar

MADDE 313

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Temyiz eden taraf hükmün hangi cihetine itiraz ve neden dolayı bozulmasını taleb etmekte olduğunu temyiz istidasında veya beyanında veyahut layihasında gösterir.

Temyiz için istinad edilen sebeplerde muhakeme usulüne müteallik hukuki bir kaideye mi yoksa kanuni diğer hükümlere mi, muhalefet etmiş olmasından dolayı itiraz olunduğu gösterilir. Birinci halde kanuna muhalif olan vak'alar izah olunur.

İhtiyarı temyiz layihası

MADDE 314

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Temyiz dilekçesinde veya beyanında temyiz sebepleri gösterilmemişse temyiz dilekçesi için belirlenen sürenin bitmesinden yahut gerekçeli karar henüz tebliğ edilmemişse tebliğinden itibaren bir hafta içinde hükmü temyiz olunan mahkemeye bu sebepleri ihtiva eden bir layiha da verilebilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz sebeplerini göstermemiş ise; temyiz isteğinin sanığın lehinde veya aleyhinde olduğunu açıkça belirtmesi gerekir.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.61

Layihanın verilmemesi veya istida veya beyanda temyiz sebeplerinin gösterilmemesi temyiz tetkikatı yapılmasına mani değildir.

Temyiz maznun tarafından yapılmış ise bu layihalar kendisi veya müdafi tarafından imza edilerek verilir.

Müdafii yoksa maznun bu hususta bir zabıt varakası tutulmak üzere zabıt katibine yapacağı bir beyanla esbabı mucibesini dermeyan edebilir. Bu zabıt varakası reis veya hakime tasdik ettirilir.

Temyiz talebinin kabule şayan olmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi

MADDE 315

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

Temyiz isteği kanuni sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmişse veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan mahkeme bir karar ile temyiz dilekçesini reddeder.

Değişik fıkra: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.62

Temyiz eden taraf red kararının kendisine tebliğinden itibaren bir hafta Temyiz Mahkemesinden bu hususta bir karar verilmesini taleb edebilir. Bu takdirde dosya Temyiz Mahkemesine gönderilir. Şu kadar ki, bu sebepten dolayı hükmün infazı tehir olunmaz.

Temyiz istida ve layihasının tebliği ve cevabı

MADDE 316

1
Değişik madde: 08/06/1936 t. 3006 s. K. m.1

315 inci maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmiyen temyiz talebine dair istida ve varsa yalnız layihanın bir sureti temyiz talebinde bulunan tarafın hasmına tebliğ olunur. Hasım tarafı bir hafta içinde yazı ile cevabı verebilir.

Temyiz eden tarafın hasmı maznun ise bu hususta bir zabıt varakası tutulmak üzere zabıt katibine yapılacak bir beyanla da cevabını verebilir. Cevap layihası verildikten veya bunun için muayyen müddet bittikten sonra dava dosyası Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından temyiz mahkemesine verilmek üzere Cumhuriyet Başmüddeiumumiliğine gönderilir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya müdafii ile müdahil, şahsî davacı veya vekillerine dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir.

Değişik fıkra: 19/03/2003 t. 4829 s. K. m.20

Üçüncü fıkra uyarınca yapılacak tebligatlar, Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur.

Ek fıkra: 19/03/2003 t. 4829 s. K. m.20

Yargıtayca temyiz isteğinin reddi

MADDE 317

1
Değişik madde: 21/05/1985 t. 3206 s. K. m.63

Yargıtay, süresi içinde temyiz dilekçesinin verilmediğini veya beyanının yapıldığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını görürse, temyiz isteğini reddeder, görmezse incelemesini yapar.

Ağır ceza hükümlerinin tetkikinde duruşma

MADDE 318