Bu doküman Resmi Gazete dışında bir kaynakta yayınlanmıştır. Konsolide metin çalışmaları ilgili kaynak güncellendikçe sağlanabilmektedir.
28/12/2009 tarihli ve 2009/15720 sayılı karar numaralı değişikliğin işlenmiş hali.
Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile etkin mücadele edilebilmesi ve mali sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için, gerek uluslararası alanda gerekse iç hukukta finansal kuruluşlara ve diğer bazı meslek gruplarına yönelik bir takım “yükümlülükler” getirilmiştir.
Bu bağlamda; 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2/1 maddesinin (d) bendinde “yükümlü” kavramına yer verilmiş; Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin (Tedbirler Yönetmeliği) 4/1 maddesinde belirtilenler ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri “yükümlü” olarak ifade edilmiştir. Ayrıca, ilgili maddenin (a) ila (h) bentlerinde sayılan yükümlüler ile bankacılık faaliyetleriyle sınırlı olarak Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş., Yönetmeliğin 3/1 maddesinin (f) bendi gereğince “finansal kuruluş” olarak belirlenmiştir.
Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadelede “önleyici tedbirler” olarak getirilen yükümlülükler, 5549 sayılı Kanunun “Yükümlülükler ve Bilgi Değişimi” başlıklı ikinci bölümünün 3 ila 9/A maddeleri arasında belirtilmiş, ayrıntılı düzenlemelere ise Tedbirler Yönetmeliğinde yer verilmiştir.
Buna göre, 5549 sayılı Kanunun 3 ncü maddesinde düzenlenen “kimlik tespiti” yükümlülüğü kapsamında; yükümlülerin, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
Tedbirler Yönetmeliğinin “Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar” başlıklı üçüncü bölümünün 5 nci maddesinde, “kimlik tespiti” yükümlülüğünün hangi hallerde gerçekleştirileceği hükme bağlanmış ve sürekli iş ilişkisi1 tesisinde ayrıca iş ilişkisinin amacı ve mahiyeti hakkında bilgi alınacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte, Yönetmeliğin üçüncü bölümünde gerçek kişiler, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişiler, dernek ve vakıflar, sendika ve konfederasyonlar, siyasi partiler, yurtdışında yerleşik tüzel kişiler, tüzel kişiliği olmayan teşekküller ve kamu kurumlarının kimlik tespitine ilişkin esaslar ile başkası adına hareket edenlerde kimlik tespiti, gerçek faydalanıcının tanınması, üçüncü tarafa güven ve riskli ülkelerle2 ilişkiler dâhil müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar kapsamında çeşitli hükümlere yer verilmiştir.
“Üçüncü tarafa güven” ilkesi Tedbirler Yönetmeliğinin 21 nci maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
MADDE 21
(1) Finansal kuruluşlar; müşterinin, müşteri adına hareket eden kişinin ve gerçek faydalanıcının kimliğinin tespiti ve iş ilişkisinin veya işlemin amacı hakkında bilgi elde
etme konularında, müşteriyle ilgili olarak başka bir finansal kuruluşun aldığı tedbirlere güvenerek iş ilişkisi tesis edebilir veya işlem yapabilir. Bu durumda Kanun ve Kanuna ilişkin düzenlemeler kapsamında nihai sorumluluk üçüncü tarafa güvenerek işlem gerçekleştiren finansal kuruluşa aittir.
(2) Üçüncü tarafa güvenilebilmesi;
a) Üçüncü tarafın, kimlik tespiti, kayıtların saklanması ve müşterinin tanınması kuralının gereklerini sağlayacak diğer tedbirleri aldığından, yurt dışında yerleşik olması durumunda ise ayrıca aklama ve terörün finansmanıyla mücadele alanındaki uluslararası standartlara uygun düzenleme ve denetlemelere tabi olduğundan,
b) Kimlik tespitine ilişkin belgelerin onaylı örneklerinin, talep edildiğinde üçüncü taraftan derhal temin edileceğinden,
emin olunması şartıyla mümkündür.
(3) Üçüncü tarafa güvenerek iş ilişkisi tesis eden veya işlem yapan finansal kuruluş müşterinin kimlik bilgilerini üçüncü taraftan derhal alır.
(4) Finansal kuruluşların kendi aralarında müşterileri adına yaptıkları işlemler ile finansal kuruluşların acente ve benzeri birimleriyle ana hizmet birimlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğindeki hizmetleri yaptırdıkları kişilerle olan ilişkileri, üçüncü tarafa güven ilkesi kapsamında değildir.
(5) Üçüncü tarafa güven ilkesi, üçüncü tarafın riskli ülkelerde yerleşik olması durumunda uygulanmaz.
İlgili madde hükmünden özetle aşağıdaki hususlar anlaşılmaktadır.
I. Üçüncü tarafa güven ilkesinin uygulanabilmesi için “işlem yapan” ile “üçüncü taraf” ın Tedbirler Yönetmeliğinin 3/1 maddesinin (f) bendi kapsamında “finansal kuruluş” olması gerekmektedir.
II. Üçüncü tarafa güven ilkesi yalnızca “kimlik tespiti” yükümlülüğü kapsamında olup; müşterinin, müşteri adına hareket eden kişinin ve gerçek faydalanıcının kimliğinin tespiti ile iş ilişkisinin veya işlemin amacı hakkında bilgi elde etme konuları ile sınırlıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, Tedbirler Yönetmeliğinin “Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar” başlıklı üçüncü bölümünde, müşterinin; gerçek kişi, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişi, dernek ve vakıf, sendika ile konfederasyon, siyasi parti, yurtdışında yerleşik tüzel kişi, tüzel kişiliği olmayan teşekkül ve kamu kurumu olması halinde “kimlik tespiti” kapsamında hangi bilgilerin alınacağı ve bu bilgilerin hangi belgeler ile teyit edileceği ayrıntıları ile açıklanmıştır. “Başkası adına hareket edenler” ile “gerçek faydalanıcının tanınması” kapsamındaki kimlik tespitlerinin hangi durumlarda ve ne şekilde yapılacağı ise ilgili Yönetmeliğin sırasıyla 14 ve 17/A ncı maddelerinde belirtilmiştir.