488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 11/7/1964 tarihli ve 11751 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. Kanun, 32 nci maddesine göre, yayımını takip eden aybaşından itibaren üç ay sonra yürürlüğe girecektir.
Dağınık ve anlaşılması güç bir hal alan damga resmine ait hükümleri yeniden düzenliyen Damga Vergisi Kanununun uygulanmasında, tereddütü mucip olabilecek hususlar hakkında, aşağıda kanunun bölümlerine mütenazır olarak, gereken izahat verilmiştir.
I. BÖLÜM
Kanunun Birinci Bölümünde mükellefiyet ve istisnalarla ilgili maddeler yer almıştır.
A- Konu:
Verginin konusu birinci maddede açıklanmaktadır. Buna göre kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar Damga Vergisine tabi tutulmuştur.
Filhakika kanuna 2 tablo eklenmiş bulunmaktadır:
a- (1) sayılı tablo vergiye tabi tutulan,
b- (2) sayılı tablo vergiden istisna edilen,
Kâğıtları göstermektedir.
Birinci maddeye göre, sadece bir sayılı tabloda yazılı kâğıtlar vergi konusuna girmekte ve kanunun en önemli özelliklerinden birini bu husus teşkil etmektedir. Bilindiği gibi kaldırılan Damga Resmi Kanununa göre herhangi bir evrakın resme tabi bulunup bulunmadığını anlamak için, o evrakı, evvelâ sayısı 98 e varan maktu resim tarifesinde aramak, sonra nisbi resme tabi olup olmadığını incelemek, ve nihayet aranan evrak bunlardan hiç birinde yazılı değilse kanunun 33 üncü maddesi gereğince vergilendirmek gerekmekteydi. Halbuki Damga Vergisi Kanununun hazırlanmasındaki gayelerden birisi, mükellefiyeti basitleştirmek olduğundan, damga resmindeki bu usul terk edilmiştir.
488 sayılı Kanuna göre, sadece 1 sayılı tabloda yazılı kâğıtlardan vergi alınacak bunlar dışında kalan kâğıtlardan herhangi bir vergi aranmıyacaktır.
Hemen kaydetmek gerekir ki, 1 sayılı tablodaki kâğıtlar da mücerret vergiye tabi değildir, bunlar, yazılıp imzalanmak suretiyle herhangi bir hususu ispat ve belli etmek üzere ibraz edilebilecek bir hale geldikleri takdirde vergi konusuna girmektedirler.
B- Şümul:
Kanunun şümulünü gösteren 2 nci maddeye göre Damga Resmi Kanunundaki eski hükümlerden farklı olarak, vergiye tabi kâğıtların hükümlerinin «Bozulmasına» mütedair mektup ve şerhler de, vergi konusuna alınmış bulunmaktadır. Bu suretle vergiye tabi kâğıtların yenilenmesi, uzatılması, değiştirilmesi, devrine ilişkin mektup ve şerhler nasıl vergiye tabi ise, bunların bozulmasına ilişkin mektup ve şerhler de aynı şekilde vergiye tabi olacaktır.
C- Kâğıtların mahiyetlerinin tâyini:
Bilindiği gibi 488 sayılı Kanunla kaldırılan Damga Resmi Kanununda, bir varakanın tabi olacağı resmin tâyini için evvelâ, o varakanın kanuni mahiyetinin tetkik olunacağı hükme bağlanmıştı.
Bu suretle vergi ziyama sebebiyet verilmek istenirse taunun önlenmesi derpiş ediliyor, fakat varakanın kanuni mahiyetinin nasıl tespit edileceği belirtilmiyordu.
Damga Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde de yine, bir kâğıdın tabi olacağı verginin tesbiti için, o kâğıdın mahiyetine bakılacağı zikredildikten sonra, kâğıtların mahiyetlerin tâyininde, şekli kanunlarla belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda da üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve mânaya bakılacağı açıklanmaktadır.
Meselâ Türk Ticaret Kanunu bir poliçenin nasıl olması gerektiğini tespit etmiştir. Bu şekle uygun olarak düzenlenen poliçeye başka bir mahiyet izafe etmeye imkân bulunmamaktadır. Bu suretle varakanın mahiyetinin tesbitinden doğan bir çok anlaşmazlıklar artık sona ermiş olacaktır.
D - Kanunun, kâğıtlara konulan imzanın birden fazla olması, ve bir kâğıtta birden fazla akit ve işlem bulunması, hallerinde verginin nasıl alınacağına ilişkin bulunan 6-7 nci maddelerinde eski hükümlere nazaran herhangi bir değişiklik yoktur.
Verginin mükellefine ve kâğıt nüshalarının birden fazla olması takdirinde verginin nasıl hesaplanacağına ilişkin maddelerde de, Damga Resmi Kanunundaki hükümler aynen yer almaktadır. Şu kadar ki, bu hükümler Damga Resmi Kanununda çeşitli maddelerde dağınık bir şekilde zikredilmiş olmalarına karşılık, 488 sayılı Kanunda toplu bir hale getirilmişlerdir. Bu bakımdan meselâ mükellefiyete ilişkin hükümleri kanunun çeşitli maddeleri arasında aramaya artık lüzum kalmamaktadır.
E- Resmî dairenin tarifi:
Bilindiği üzere Damga Resmi Kanununun gerek mükellefin tâyini ile ilgili 7 nci maddesinde gerekse muafiyetle ilgili 32 nci maddelerinde resmî daire tâbiri sık sık kullanılmakta, fakat bu terimin mâna ve şümulü tanımlanmadığı için sayısız anlaşmazlıklar ortaya çıkmakta idi.
Bu durum gözönüne alınarak, «Resmi Daire» deyimi 8 inci maddede, açık bir şekil de tarif edilmiştir. Madde metni yeter derecede vazıh olduğundan herhangi bir izahata lüzum görülmemiştir.
F- İstisnalar:
9 uncu maddeye göre kanuna bağlı (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır.