1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu 1446 ve 1610 sayılı Kanunlarla bazı değişikliklere tabi tutulmuş olduğundan, uygulamada birlik ve etkinliği koruyabilmek bakımından, anılan Kanunla ilgili olarak çıkarılmış bulunan 1, 2, 3, 4 ve 5 Seri numaralı Emlâk Vergisi Genel Tebliğleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Bundan sonraki uygulamalar bu tebliğ hükümlerine göre yürütülecektir.
BİRİNCİ BÖLÜM
KANUN HÜKÜMLERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
A - BİNA VERGİSİ
1 - Verginin konusu ve bina kavramı :
a - Bina Kavramı:
Kanunun 1 inci maddesine göre, Türkiye sınırlan içinde bulunan binalar, bu kanun hükümleri gereğince verginin konusunu teşkil etmektedir.
Bina kavramının, yapıldığı madde ne olursa olsun gerek karada gerekse su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsıyacağı, ancak, yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ile benzerlerinin bina sayılmıyacağı 2 nci maddede açıklanmaktadır.
Gerçekten madde hükmüne göre, inşaatın bünyesine giren madde ve malzemenin mahiyeti herhangi bir önem arzetmemekte ve yapılar taş, demir, tahta, kerpiç ve benzeri hangi malzemeden yapılmış olursa olsun bina sayılmaktadır. Bu sebeple, vergiye tabi olmak bakımından, binanın arza ne suretle bağlı olduğunu yer altında veya üstünde bulunduğunu aramaya lüzum bulunmamakta, binanın karada, denizde veya gölde inşa edilmiş olması da vergiye tabi olması bakımından önem taşımamaktadır.
b - Binayı bütünleyen arazi:
2 nci maddenin ikinc i fıkrası, Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimlerinin de bina ile birlikte nazara alınacağını öngörmektedir.
Buna göre :
1. Belediye sınırları içindeki binaların ve belediye kuruluşu bulunmayan yerlerde köy veya mahalle topluluğu içindeki binaların bütünleyicisi olan arazi,
2. Nerede olursa olsun ticaret ve sari'ata tahsis edilmiş binalarla birlikte kullanılan arazi,
Vergi değerinin tayininde binayı bütünleyen arazi sayılır.
Binayı çevreleyen ve kullanış tarzı itibariyle bina ile birlik teşkil eden avlu, bahçe ve benzeri arazi de binanın bütünleyicisi sayılacak, buna karşılık binadan ayrı olarak kullanılması kabil olan ve bina ile birlik teşkil etmeyen bahçe ve benzeri arazi arsa veya arazi olarak değerlenecektir.
c - Ortak yerlerin değerlemesi:
Kat mülkiyeti kurulmuş binalarda ortak yerlerin nasıl değerlendirileceği Emlâk Vergisine Matrah olacak Vergi Değerlerinin Takdirine ilişkin Tüzüğün 15 inci maddesinde belirtilmiştir.
Bu maddedeki ortak yerler deyimi, kat mülkiyetine konu olabilecek veya ortak faydalanma dışında müstakillen kullanılabilecek duruma getirilen (dükkân, daire, depo gibi) yerleri kapsamaktadır. Bu bakımdan sözü edilen hükümlere göre bu nitelikteki yerlerin ayrıca değerlendirilerek kat (bağımsız bölüm) malikleri tarafından payları oranında ayrı ayrı beyan edilmesi gerekir.
Buna karşılık, Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakillen tasarrufu mümkün olmayan (çamaşırlık, sığmak, kapıcı ve kalorifer dairesi, bahçe, ortak garaj ve benzeri) yerler için ,eklentilerde olduğu gibi, bunlar da bağımsız bölümlerin değerini tayin eden kısımlar olduğundan, ayrıca vergi değeri tayin ve takdir edilmiyecek ve bağımsız bölümlerle bağlantıları ölçüsünde bu bölümlerle birlikte değerleme konusu yapılacaktır.
d - Başkalarının arsaları üzerine yapılan binalar:
Özellikle büyük şehirlerde Devletin veya özel hukuk kişilerinin sahip oldukları arazi ve arsalar üzerine, sahibinin rızası alınarak veya alınmıyarak binalar yapıldığı bilinmektedir.
Kanunda tarif edilen bina kavramına dahil bulunan bu çeşit binaların değerlenmesinde de bina değerlemesine ilişkin hükümler uygulanacak ve beyanname binaya tasarruf edenler tarafından verilecektir.
2 - Mükellef :
Kanunun 3 üncü maddesi, bina vergisinin ki m tarafından ödeneceğini genel olarak açıklamaktadır.
Bu maddede, bina vergisini, binanın maliki, intifa hakkı varsa bu hakkın sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler ödemekle mükellef tutulmuşlardır.
Buna göre, binaya malik olan kişi vergiyi de ödeyecektir. Eğer bu bina üzerinde, gerek kanundan doğmuş olsun gerekse bir akde müstenit bulunsun, tesis edilmiş intifa hakkı varsa, vergi bu hakkın sahibi tarafından ödenecektir.
Maddenin ilk fıkrasının sonundaki hüküm bir nevi emniyet hükmü mahiyetindedir. Herhangi bir bina üzerinde kanunen malik veya intifa hakkı sahibi durumunda olmamakla beraber malik gibi tasarruf eden varsa bunlar, vergiyi ödemekle mükellef olacaklar yani, kanunî vasıfları haiz olmadıklarını dermeyan ederek vergiyi ödemekten kaçınamıyacaklardır.
Kanun koyucu, birden fazla kişinin bir binaya aynı zamanda malik olmaları halinde ortaya çıkacak durumu nazara alarak vergi mükellefi olacak hissedarlara bazı kolaylıklar tanımıştır.