Bağ-Kur Kanununun bu hükmü karşısında, anılan kanun uyarınca ödenen giriş keseneği ve primlerin, teşebbüs sahipleri tarafından hesaplara gider olarak yazılması gerekmekte ise de, söz konusu Bağ-Kur giriş keseneği ve primlerinin doğrudan doğruya kayıtlara gider olarak intikal ettirilmesi halinde, özellikle ortaklıklarda, her bir ortağın ortaklıktaki kâr payının her zaman eşit olmıyacağı; ödenecek giriş keseneği ve primlerin seçilen aylık gelir basamağına göre değişebileceği ve bu nedenlerle de safi ticari kazancın tesbitinde bazı güçlükler ve sakıncalar doğabileceği açıktır.
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Standart, Profesyonel veya Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
1479 Sayılı Bağ - Kur Kanununun 49/3 üncü maddesi hükmünün uygulanmasında tereddüd edilmekte olduğu anlaşıldığından, bu konuda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun sâfi ticari kazancın tesbitinde indirilecek giderlere ilişkin 40 ncı maddesinde, teşebbüs sahipleri tarafından kendileri için emekli ve yardım sandıklarına veya sigorta şirketlerine ödenen emekli aidatı ve sosyal sigorta primlerinin, gider yazılmasını öngören bir hüküm yer almamakla beraber; 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) Kanununun 49 uncu maddesinin 3 ncü fıkrasında, sigortalılarca ödenen giriş keseneği ve sigorta primlerinin vergi uygulamasında gider olarak yazılabileceği hükme bağlanmıştır.