2772 sayılı Kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 116 nci madde ile "Hayat Standardı Esası" adı altında getirilen otokontrol müessesesi hakkında asağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
1. Hayat Standardı Esasına Tabi Olan Mükellefler :
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 116 nci maddesinin birinci fıkrasına göre, aşağıda iki grup halinde sayılan tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler hayat standardı esasına tabi olup, dolduracakları hayat standardı esası bildirimini beyannamelerine eklemek zorundadırlar. Hayat standardı esası bildiriminin 1 numarali sırasında yer alan asgari miktar, birinci grupta sayılan mükellefler için 90.000,- lira, ikinci gruptakiler için ise 120.000,- lira olup, mükellefler bu rakamlardan durumlarina uygun olanını anılan bölümde göstereceklerdir.
a) 90.000 lira Asgari Miktar Üzerinden Hayat Standardı Esasına Tabi Olan Mükellefler :
- Ikinci sınıf tacirler (İşletme hesabı esasına göre defter tutanlar) ile,
- Gerçek usulde vergilendirilen (İşletme hesabı veya bilanço esasına göre defter tutan) çiftçilerdir.
b) 120.000 lira Asgari Miktar Üzerinden Hayat Standardı Esasına Tabi Olan Mükellefler :
- Birinci sınıf tacirler (Bilanço esasına göre defter tutanlar) ile,
- Gerçek usulde vergilendirilen serbest meslek erbabıdır.
Bu mükellefler yukarıda belirlenen asgari miktarlara aşağıda açıklanacağı üzere, hayat standardı göstergelerine göre tesbit edecekleri tutarları ilave ederek, hayat standardı esasına göre beyan edecekleri geliri hesaplayacaklardır.
Yukarıda belirtilen mükellefler dışında kalan ücretliler menkul ve gayrimenkul sermaye iradi sahipleri, götürü usulde vergiye tabi ticâri ve mesleki kazanç sahipleri, götürü gider usulünde vergiye tabi çiftçiler, sair kazanç ve irat elde edenler hayat standardı esasına tabi olmayacaklardır.
2. Hayat Standardı Göstergelerinin Uygulanması :
Mükerrer 116 ncı maddede hayat standardı göstergeleri ile her bir gösterge için tesbit edilmiş tutarları ayrı ayrı belirtilmiştir. Göstergelerin uygulanmasında asağıdaki hususların gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
a) Eş, Çocuk ve Bakmakla Yükümlü Olunan Diğer Kişiler :
Eş deyimi, daha önce yayımlanan 99 Seri Sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıklanmıştır. Çocuk tabiri ise, Gelir Vergisi Kanununun 33 üncü maddesinde tanımlanmıştır. Ancak, 18 yaşını bitirmiş olup, tahsilde bulunan 25 yaşını doldurmamış kimselerin Gelir Vergisi konusuna giren gelirlerinin bulunması halinde, Gelir Vergisi Kanununun 93 üncü maddesi uyarınca aile reisinden ayrı olarak mükellefiyetlerinin tesisi gerektiğinden sözkonusu kimseler hayat standardı uygulaması bakımından müstakil olarak işleme tabi tutulacaklardır.
Bakmakla yükümlü olunan şahıslar ifadesinden ise, aralarında akrabalık ilişkisi olup olmadığı dikkate alınmaksızın mutat geçim giderleri mükellefler tarafından karşılanan kişilerin anlaşılması gerekir.
b) İşletmede Kayıtlı olan Taşıtlar :
Hayat standardı göstergeleri tablosunun 1 ve 3 numaralı bentlerine göre, işletmede kayıtlı olan özel binek otomobiller ile hava ve deniz taşıtlarına ilişkin gösterge tutarlarının da mükelleflerin hayat standardı esasına göre gelirlerinin saptanmasında dikkate alınması gerekir.
Şahsi işletmelere kayıtlı sözkonusu taşıtlara ilişkin gösterge tutarlarının mükelleflerin bu esasa göre gelirlerinin saptanmasında tam olarak dikkate alınacağı açıktır. Ancak, işletmeye aynı cinsten birden fazla taşıtın kayıtlı olması halinde, bir taşıta ilişkin gösterge tutarının nazara alınması gerekmektedir.
Adi ortaklıklar ile kollektif ve komandit şirket ortaklarının (komandit şirketlerde komandite ortakların) gelirlerinin tesbitinde, işletmeye kayıtlı taşıt sayısının ortak sayısından az olması halinde birden fazla kişi tarafından kullanılan taşıtlara ilişkin harcamaların kişi sayısına göre, artacağı gözönünde bulundurularak, her bir ortak için bir taşıta ilişkin gösterge tutarının tam olarak nazara alınması gerekmektedir. Taşıt sayısının ortak sayısından fazla olması halinde ise, işletmeye kayıtlı taşıt sayısına bakılmaksızın, her bir ortak için bir taşıta ilişkin gösterge tutarının dikkate alınması icap etmektedir. Taşıtların müşterek veya iştirak halinde mülkiyete konu olması durumunda da, taşıt sayısına bakılmaksızın, her bir hissedarın gelirinin tesbitinde, bir taşıta ilişkin gösterge tutarının tam olarak dikkate alınacağı tabiidir. Şu kadar ki, taşıtların motor silindir hacimlerinin farklı olması halinde, silindir hacmi küçük olan taşıta ilişkin gösterge tutarının esas alınması gerekmektedir.
Diğer taraftan maddede, sözkonusu taşıtların hesap dönemi içinde iktisap edilmesi veya elden çikarılması halinde, bunlara ilişkin gösterge tutarlarının kıst olarak uygulanacağına dair bir hüküm yer almadığından, bu gibi durumlarda gösterge tutarlarının tam olarak nazara alinması icap etmektedir.