Bakanlığımıza yapılan başvurulardan zirai ürün alımlarında müteselsil sorumluluk uygulaması konusunda bazı tereddütler olduğunun anlaşılması ve zirai kazancın götürü gider usulüne göre tesbiti ile ilgili hasılat haddinin yeniden tespit edilmesi nedeniyle, aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
1. Zirai Kazancın Tesbitinde Götürü Gider Esasının Uygulanması :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 53. maddesinde, yıllık zirai hasılat tutarları 4 milyon lirayı aşmayan çiftçilerin, kazançlarının götürü gider usulüne göre tespit edileceği hükme bağlanmış ve bu tutar, daha sonra 23/12/1983 tarih ve 83/7518 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1983 ve müteakip yıl hasılatına uygulanmak üzere 12 milyon liraya yakseltilmiştir.
Öte yandan, 30/12/1988 gün ve 20035 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 28/12/1988 tarih ve 88/13642 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile sözü edilen 12 milyon liralık had, 1/1/1988 tarihinden itibaren elde edilen hasılata uygulanmak üzere, 16 milyon liraya yükseltilmiştir. Bu nedenle, 1/1/1988 tarihinden itibaren zirai hasılatı 16 milyon lirayı aşmayan çiftçiler, diledikleri takdirde kazançlarını defter tutmaksızın götürü gider usulüne göre tespit edebileceklerdir.
Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 53. maddesine 3239 sayılı Kanunla eklenen hüküm uyarınca, satışlarının tamamı üzerinden tevkif yoluyla vergi ödeyen çiftçiler, ötedenberi hasılat tutarlarına bakılmaksızın (16 milyon lirayı aşmış olanlar dahil) götürü gider usulüne göre vergilendirilebilmektedirler,
2. "Emanet Usulü" Diye Anılan Usulle Yapılan Zirai Ürün Teslimlerinde Vergi Tevkifatı :
Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bazı çiftçilerin ürünlerini, bedelini daha sonra kesin olarak hesaplanmak üzere, "emanet usülü" olarak adlandırılan bir usulle alıcıları teslim ettikleri ve bu şekilde teslim edilen zirai ürün bedelleri üzerinden vergi tevkifatı yapılıp yapılamayacağı konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun 463. maddesinde, emanet (vedia) aktinin, bir menkul malın aynen geri alınmak üzere muhafazasını sağlamak için bir kimseye teslimini düzenleyen bir akit olduğu hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, "emanet"in sözlük anlamı, bir eşyanın, korunmak ve daha sonra aynen geri alınmak üzere birine ya da bir yere bırakılmasıdır.
Buna göre, bir malın emaneten birine tesliminden söz edilebilmesi için, bu malın emaneten bırakıldığı yerde mahafaza edilmesi ve daha sonra da bırakılan malın aynen geri alınması gerekmektedir.
"Emanet Usulü" adı verilen usulle zirai ürün teslimlerinde ise, zirai ürün alıcıya teslim edilmekte, bu ürünün fiyatı ileriki tarihlerde belirlenmekte ve kesin hesaplaşma bu tarih İtibariyle yapılmaktadır. Bu şekilde teslim edilen zirai ürünün teslim eden tarafından geri alınması, alıcı tarafından da iadesi, söz konusu olmamaktadır.
Bu açıklamalara göre, "emanet usulü" adı verilen usulle zirai ürün teslimlerinde satış, teslim tarihi itibariyle gerçekleşmektedir. Bu nedenle bu tür satışların, "emanet usulü" ile mal teslimi olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu durumda, "emanet usulü" adı altında yapılan zirai ürün teslimlerinde de satış tam anlamıyla gerçekleşmekte ve vergi tevkifatının da zirai ürünün teslimi tarihinde yapılması gerekmektedir.
Bu şekilde yapılan zirai ürün teslimlerinde, tevkifat matrahı, zirai ürünün teslim tarihindeki satış bedeli; bu bedelin belli olmaması halinde ise emsal bedeli olacaktır.
Öte yandan, "emanet" adı verilen usulle teslim edilen zirai ürünlerle ilgili kesin hesabın yapıldığı sırada, daha önce tevkifata tabi tututan miktarların üzerinde ilave bir ödemenin yapılması halinde, ortaya çıkan bu fark üzerinden de vergi tevkifatının yapılacağı tabiidir. Bu ödemeyle ilgili olarak düzenlenecek müstahsil makbuzunda, daha önce tevkifata tabi tutulan kısım, ilgili müstahsil makbuzuna atıf yapılarak, toplam ödemeden düşülecek ve böylece, ödeme farkı üzerinden vergi tevkifatı yapılacaktır.
ÖRNEK 1:
Manisa İlinde bulunan çiftçi (A), ürettiği pamuğun 2 tonunu 10/2/1989 tarihinde (B) tüccarına "emanet" adı verilen usulle teslim etmiştir.
Tüccar (B), (A)'dan emanet adı verilen usulle teslim aldığı pamuğun, teslim tarihindeki borsada alım-satım bedeli olarak ortaya çıkan 5.000.000 lirayı,emsal satış bedeli olarak dikkate alacaktır. Bu bedel üzerinden teslim tarihi itibariyle 200.000 lira vergi tevkifatı yapacak ve bu teslimle ilgili müstahsil makbuzunu düzenliyecektir. Tevkif edilen bu vergi, tüccar (B) tarafından muhtasar beyanname ile beyan edilerek, süresi içinde ilgili vergi dairesine ödenektir.
ÖRNEK 2:
Örnek (1)'de yer alan ve yukarıda belirtilen tarihte emanet adı verilen usulle teslim edilen 2 ton pamuğun kesin hesabı 12/5/1989 tarihinde yapılmıştır. Kesin hesaplaşmada 2 ton pamuğun bedeli 6.000.000 lira olarak belirlenmiştir.